1897 Basel Kongresi’ni ,1917 Balfour Deklarasyonu’nu,1948 İsrail’in BM tarafından ne kadar garip gerekçelerle kurulduğunu anlamazsak bugün ki hadiseleri anlayamayız.1991 SSCB’nin dağılması ile Siyonizm dünyayı tek başına şekillendirme adımları atmaya başlamıştır.Bu tarihte alınan ilk karar hedefin artık komünizm değil İslam âlemi olduğunu vurgulamışlardır.Son olarak ise 11 Eylül hadiselerini de ayrı bir merhale olarak görmek mecburiyetindeyiz.Bu hadise akabinde ABD Başkanı kendi ağzından Haçlı seferi ilan etmiştir.Bunlar tesadüf olarak olmuş olaylar değildir, belirli bir hedefe yönelmenin getirdiği bir süreçtir.Herkes bilmeli ki bizim tarihimiz şerefli sahifelerle doludur hiçbir zaman Müslümanlar Yahudilere zulmetmemiştir.Zulüm her zaman Hıristiyan cephesinden gelmiştir. Müslümanlar Yahudi düşmanı değildir ama zulmün, haksızlığın karşısındadırlar.Bu sebeple dünya Siyonizmine kararlılığımızı göstermek için 9 Şubat Pazar Günü Yenikapı’da Büyük Kudüs Mitingi’ni hep birlikte gerçekleştirdik.Bundan sonra yapılması gerekenler ise kısa vadede, D8’ler başta olmak üzere, bütün ulusal ve bölgesel kuruluşlar harekete geçirilmelidir.İslam ülkeleri, İsrail ile olan diplomatik ilişkilerini askıya almalıdır.Ciddi ekonomik, diplomatik, siyasi ve askeri yaptırımlar devreye sokulmalıdır.İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde bir ‘Filistin Gücü’ oluşturularak, gerekli teçhizatla Gazze’ye konuşlandırılmalıdır.Hukuka ve evrensel değerlere inanan, bütün küresel kuruluşların, bu zorbalığa karşı tek yürek halinde hareket etmesi sağlanmalıdır.Dünyanın her yerinden Filistin’e destek platformu oluşturulmalıdır.Orta ve uzun vadede ise, İslam ülkeleri olarak bir birimizle uğraşmayı bırakmalıyız.Sahip olduğumuz imkanları bir birimizi yok etmek için değil, desteklemek için kullanmalıyız.Coğrafyamızı sömürgeleştirmek isteyenlere karşı ortak stratejiler geliştirmeliyiz.Kaynaklarımızı doğru ve verimli kullanmalıyız.Aramızdaki ticareti güçlendirmeli, bu ticareti ortak bir para birimiyle yapmalıyız.İslam Ülkeleri Savunma İşbirliği Teşkilatı’nı da mutlaka kurmalıyız.Unutulmamalıdır ki, şartlar ne kadar zor olursa olsun bizim inancımızda umutsuzluğa asla yer yoktur.Karanlığın en yakın olduğu an, şafağın en yakın olduğu andır.İnanıyoruz ki bu mitingle ortaya konulan tavır, şafağın habercisidir.Erbakan hocamızın dediği gibi, “zulüm ebedi olamaz, kötülük er ya da geç hüsrana uğrayacaktır. Hiç kimse Müslümanların bugünkü dağınıklığından dolayı, İslam Birliğinin kurulamayacağını zannetmesin. Allah’ın izni ile İslam Birliği mutlaka kurulacaktır. Başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulma günleri yakındır. Unutmayın ki zafer inananlarındır ve zafer yakındır.”Gene geçtiğimiz hafta, Hatay’da bir vatandaşımız “çocuklarım aç” diyerek kendini yaktı.Bir insan çaresiz kalmazsa, böyle bir girişimde bulunması mümkün mü?Neymiş? Siyasi manevraymış, muhalefet olsun diye yapıyormuş.Bu nasıl akıl? Bu nasıl vicdan?O insan hayatını kaybetti. Reklam, ölmüş bir insanın ne işine yarar?Bu ülkede ekonomik sıkıntı var. İşsizlik var. Çalıştığı halde geçinemeyen insanlar var. Bunu görün artık.İktidar bunu görmek istemiyor. Gösteren kuruluşlara da gereken düzenlemeyi yapıyor ve yaptırıyor.TÜİK Ocak ayı enflasyon rakamı açıklıyor.Yıllık bazda enflasyon %12.15 olarak belirlenmiş.Peki nasıl belirlenmiş; TUİK kira, fatura ve gıdanın enflasyon hesabındaki payını azaltarak hesaplamaya gitmiş.İnsanımız maaşını aldıktan sonra kira, fatura ve gıda alışverişini yapınca elinde para kalmıyor.Ama iktidarın bundan haberi yok!Çünkü iktidarın enflasyonu ile milletin enflasyonu farklı.Ekonomiyi düzeltemeyen yönetim rakamları düzenliyor.Milletimiz ekonominin gidişatından muzdarip.Yöneticilere seslerini duyurmanın derdinde fakat yönetenlerde farklı sesleri kesmenin derdine düşmüş durumda.Bunun bir örneğini Silopi’de gördük.Bir öğretmen kardeşimiz, merhum Erbakan Hocamızın meclis konuşmasını sosyal medya hesabında paylaştığı gerekçesi ile, hakkında soruşturma açılmış ve bir beldeye sürgün edilmiş.Hani siz Erbakan’ın talebeleri idiniz? Neden rahatsız oldunuz?
Bu ülkede, Erbakan Hocayı paylaşanlara ceza, sayın Erdoğan’ı paylaşanlara terfi veriliyorsa, fikir özgürlüğü de, adalette yok demektir.
Bir başka örneği Kahta Belediyesi.Önceki Ak Partili belediye başkanı borçlanmış, ödememiş, sonra belediye Saadet Partisine geçince haciz işlemi başlatılmış.Belediyeye ait ne kadar iş makinesi ve araç varsa haczedilmiş.Belediye nasıl hizmet edecek? Edemeyecek.Bu durumda siz kimi cezalandırdınız? Kahta halkını.Bu mu adaletiniz? Bu mu fikir özgürlüğünüz?Şimdi yerel bazı konulara da değinmek istiyorum. Geçen hafta belediye meclisinde alınan kararla, teleferik ihalesine çıkılma kararı alındı.Şimdi biz belediyeye desek, trafik ve otoparkı çözün, ondan sonra bu işlere para verirsiniz.Hemen derler ki bizden para çıkmayacak, yap işlet devret ile yaptırıyoruz.Nasıl yaptırıyorsunuz? 25 yıl işletme hakkı ve yıllık 140 bin müşteri garantisiyle.Peki yıllık 140 bin yolcu binmezse ne olacak? Aradaki farkı belediye ödeyecek. Hani sizden para çıkmıyordu?Şu yolcu ve müşteri garantili işlerden vazgeçin artık. Köprülerde ne kadar ödediğimizi görmüyor musunuz?Hava alanlarında ne kadar ödediğimizi görmüyor musunuz?Zafer Hava alanına ödediğimizi görmüyor musunuz?Yıllık 140 bin müşteri! Afyonun nüfusu 240 bin. Bu sayıyı tutturmamız mümkün değil.Bizim tuhafımıza giden bir başka boyutu ise,kararın oy birliği ile alınmış olması.Yani muhalefet partileri de kabul demişler. Hayret doğrusu.Biz böyle söyleyince Saadet Partisi teleferiğe karşı mı?Hayır. Biz teleferiğe değil, yapılış usulüne ve zamanına karşıyız. Müşteri garantisine karşıyız.Hamama giren terler demiş atalarımız. Ticarete atılan da riske girecek. Karını zararını kendisi düşünecek.140 bin müşteri garantisi. Bir de bunu dolar ya da Euro üzerinden verirsiniz. Ne ala memleket.Her fırsatta kul hakkının vebalinden bahseden, sayın Mehmet Zeybek beyi uyarıyoruz.Afyonkarahisar halkı binmediği teleferiğin parasını ödeyecek. Bundan daha büyük bir kul hakkı var mıdır?Bu vebale girmek istemiyorsanız bundan derhal vazgeçin.Bilindiği gibi afyonumuzun birinci problemi trafik. Siz trafiği çözmeden, bir yerlere gelmeniz mümkün değil.Gastronomi şehri olarak seçilmemiz güzel bir şey.Coğrafi işaret almamız güzel bir şey.Bunlar dışarıdan insanların gelmesine sebep olacak.Ancak gelen insan bu trafiği görünce bir daha gelmek istemeyecek ve dostlarına da tavsiye etmeyecektir.Bundan dolayı bizim her şeyden önce trafik sorununu çözmemiz gerekir.Bir belediyenin asli görevi, şehirde yaşayan insanların hayatını kolaylaştırmaktır.O şehirde yaşayan insanlar memnun iseler, en iyi reklamı onlar yapacaktır. Sizin reklam ve tanıtımla uğraşmanıza bile gerek kalmaz.
Reklam demişken, İmaret Camii önünde ekmek dağıtım kuyruğu hiç hoş olmadı.Ordu bulvarından hoş değil diye kaldırılıp, İmaret’e konması doğru değil.Daha ara sokaklar tercih edilmeli diye düşünüyoruz.Son olarak okul bahçesinde kartopu oynayan çocuklarda meydana gelen yanıkların, kullanılan alkali maddenin sebep olduğu ortaya çıktı.Olayı örtbas etmeye çalışmak yerine, açıkça biz bir hata ettik diyerek, öğrencilerden ve velilerinden özür dilenip, helallik alınsaydı daha hoş olurdu.Ama travma ile oluşmuş diyerek olayı kapatmaya çalışmak ayıptır, günahtır.Sorumluların hak ettikleri cezayı almalarını bekliyoruz.Bu düşüncelerle hepinize teşekkür ediyor, hayırlı günler diliyorum.
Saadet Partisi Afyonkarahisar Merkez İlçe Başkanı Orhan Arslan