HSYK seçimlerini yorumlayan Afyonkarahisar Baro Başkanı Turgay Şahin: “Burada asıl problem şu, HSYK’nın yapılanması yanlış. Anayasa değişikliği ile HSYK demokratik bir kurum olmadı. Demokratik olmasının iki yolu var. Ya doğrudan halk seçer veya halkın seçtiği parlamento seçer. Hakim ve savcıların kendi arasında yaptığı seçim demokratik bir seçim olmaz” dedi. HSYK seçimleri sonrasında Gazete 3’e açıklamalarda bulunan Afyonkarahisar Baro Başkanı Turgay Şahin, sonuçların yargı camiasına, hukuk camiasına ve ülkemize hayırlar getirmesini dileyerek değerlendirmelerine şöyle devam etti: “HSYK bir anayasal kurum. Bu seçimler sonrası her Türk vatandaşı HSYK’yı öğrendi ya da bir şekilde ilgi duydu, gündemimize girdi. Ancak bu çokta sağlıklı bir durum değil. Yargının kendisinin gündem olması bir sağlıksızlığa, bir rahatsızlığa işaret ediyor. ne zaman yargı tartışılır olursa, yargı gündeme gelirse o zaman birer problem var demektir. Son üç aydır da tüm siyasi gündemin önünde ve ötesinde HSYK seçimi problemi vardı. Bir çekişme var. HSYK yargının bir üst kurumu gibi görünüyor. Büyük ölçüde böyle ama bir mahkeme değil, yargı kurumu değil. Hakim ve savcıların atama işlemleri, disiplin işlemleri ve hizmet içi eğitimlerini organize eden kurum. 3 tane dairesi var. 22 tane üyesi var. Adalet Bakanı ve Müsteşarı HSYK’nın doğal üyeleri. 4 üyesini cumhurbaşkanı atıyor. 1 üyesi Adalet Akademisi’nden atama ile geliyor. 3 üyesini Yargıtay seçiyor. 2 üyesini Danıştay, 10 üyesini de kürsüdeki hakim ve savcılar seçim ile belirliyor. Bunlar seçildikten sonra 4 yıl boyunca kanunla ve anayasa da belirlenen görevleri yerine getiriyorlar.” “ÖTEDEN BERİ İSTEDİĞİMİZ ÇOĞULCU YAPI OLUŞTU” HSYK’ya gerektiğinden fazla anlam ve önem yüklendiğini kaydeden Şahin: “Sanki bu kurumda seçimleri kazan ekip; ülkeyi ele geçirecek, yargıyı ele geçirecek. Böyle bir niyeti kimse izhar etmedi ama böyle algılandı. Birde Yargıda Birlik Platformu vardı. Seçimlerde ciddi bir başarı gösterdiler. Adli yargıya seçilecek 7 üyenin 7’sini de Yargıda Birlik Platformu aldı. Bildiğimize göre her siyasi eğilimden her farklı kesimden görüşlerin temsil edildiği üst platform. Yani bizim öteden beri istediğimiz çoğulcu, çok sesli, tarafsız bir ekip oluşumu için hayırlı bir adım olarak görüyorduk. HSYK ile yargı herhangi bir kuruma mal olmasın, herhangi bir düşünce tarafından ele geçirilmesin, orası birilerinin kalesi, birilerinin mevzisi, birilerinin ele geçirdiği yer olmasın. Yargının sorunlarını veya kendine verilen sorunları yerine getiren ve bizimde millet olarak unutacağımız bir kurum olsun. HSYK’yı gündemimizden çıkartalım, unutalım. Kendi işlerini yapsınlar bizi meşgul etmesinler. Eğer normalleşme olursa böyle olacağını ümit ediyoruz” ifadelerini kullandı. “VARSAYIMLAR ÜZERİNDEN BİR ŞEYLER SÖYLEMEK DOĞRU DEĞİL” Yargıda farklı grupların üstünlük sağlamaya çalıştığı iddialarını da yorumlayan Şahin: “Bizler hukukçuyuz. Varsayımlar üzerinden bir şeyler söylemek doğru değil. Bildiğimiz bir şey vardı. HSYK 12 Eylül 2010 referandumundan önce, kapalı, tek sesli, tekelci bir yapıydı. Adeta 5 üyesi vardı ve 5 üyesi de tornadan çıkmış gibi tek bir düşünceyi, tek bir dünya görüşünü, ve tek bir siyasi eğilimi temsil ediyordu. İşin doğrusu Anayasa Referendumu’n da bizim ümidimiz, HSYK’nın çoğulcu, herkese açık, demokratik bir kuruma dönüşmesiydi. HSYK daha önce ele geçirilmiş bir durum olduğu için herkesin böyle bir endişesi var. Yeniden ele geçirilecek mi? Yeniden birileri burayı sahiplenecek mi?ancak şuanda görünen yapı o ki büyük ölçüde, çok sesliliğin sağlandığı dengeli bir yapı oluştu gibi gözüküyor” diye konuştu. “HSYK’NIN YAPILANMASI YANLIŞ” Kağıt üzerinde görünen çoğulcu bir yapı ancak bunun işleyişte nasıl olacağını ilerleyen günler gösterecek vurgusu yapan Şahin: “Çok sesliliği, hukuk ilkeleri çerçevesinde yansıtabilmeliler. Daha büyük bir sıkıntıda yaşanabilir yada daha iyi olacak bunu ilerleyen günler gösterecek. Ancak burada bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Burada asıl problem şu, bizim eğri oturup doğru konuşmamız lazım. HSYK’nın yapılanması yanlış. Anayasa değişikliği ile HSYK demokratik bir kurum olmadı. Demokratik olmasının iki yolu var. Ya doğrudan halk seçer veya halkın seçtiği parlamento seçer. Bu ikisinden biri varsa o yapı demokratik bir yapıdır. Örneğin Amerika’da başsavcılar ve yüksek yargı üyelerinin büyük bir bölümünü halk seçiyor.bize çok yanancı gelebilir ancak böyle. Onlar formülü böyle üretmişler ve demokrasi ile yargının irtibatını böyle kurmuşlar. Hakim ve savcıların kendi arasında yaptığı seçim demokratik bir seçim olmaz. Bu eleştiriyi yapınca bize sizde seçim yapıyorsunuz diyorlar ancak iz meslek odasıyız. Onlarda meslek odası için seçim yapabilir. Yargı adına seçim var ortada dolayısı ile bu durum değişmeli. Yani kürsüde ki hakimlerde seçilmeli ancak ağırlıklı olarak parlamentonun bu seçimi yapması lazım” dedi. >>>Fatma UYGUN-Gazete 3