Bu zihniyete ve sahiplerine sormak istiyorum: Karşısındaki kişiye en ufak bir tehdit oluşturmayan birisinin öldürüldüğü olay geri plana atılarak tokatı tartışmak nasıl bir aklın ürünü ?
Deseniz ki, öğretmen öğrenciye tokat attığı esnada, etraftan bir şekilde bulduğu silahla kendisini savunmak için ateş etti falan, bu şekilde suça iten neden ilk tartışma konusu olabilir.
Gelin görün ki olay böyle değil. Atılan tokatın karşılığı olarak adam öldürmenin tartışılabilir olduğu düşüncesi nereden girdi sizin aklınıza ? En katı ceza uygulamalarında dahi göremezsiniz bu kadar orantısız karşılıkların " ama "lar eşliğinde savunulduğunu. Belli bir meslek grubuna ‘öğretmenlere’ olan öfkeniz utanmasanız ‘oh iyi olmuş’ demenize neden olacak, yazık size.
Silahlanmanın çocuklu yaşlara kadar düşmüş olması, okullardaki kabadayı kültürünün gittikçe büyüyerek öğretmenleri, idarecileri de tehdit ediyor olması, genç yaştaki ergenlerin şiddete özeniyor olmaları gibi asıl tartışılması gereken konular dururken atılan tokat bu meselelerden sonra ele alınacak bir mevzu.
Niye tokat attı diye saçmalayan bu zihniyet yüzünden ortalıkta disiplin falan kalmadı. Bir kısım ipsiz sapsız, ahlaksız psikopat ergenlerine yüz verile verile bu hale geldiler. Disiplin, otorite hiçbirşey tanımıyorlar. Hep kendileri haklı. Bazı veliler de bu işe çanak tuttuyor. Öğretmen ,idareci benim çocuğuma bağırmış, kızmış ,kıyafetine, saçına karışmış, git hemen şikayet et, öğretmenden hesap sor,okul bas, tehdit et,olmadı döv, tartakla sonra da şikayet et, ondan sonra bu çocuklar gençler niye böyle diye yakın! El birliği ile getirdiğimiz sonuç ortada.
Bizlerde öğrenci olduk, tokat da yedik, dayak da yedik. Yerine göre azarlandık, kızıldık, bağırıldık çağırıldık. Bu davranışa maruz kaldıysak vardır bir hatamız dedik. Velilerimize anlatttık, onlar da ‘eşşek sıpası bir şey yapmasaydın, öğretmenlerin de sana birşey yapmazlardı, ellerine sağlık’ derlerdi. O dönemlerde hatırlıyorum da hiçbir veli okula gelip disiplin içeren bu davranışlardan şikayetçi olmazdı, kimse öğretmene had bildirmeye kalkmazdı. Hatta çocuklarını okula kaydettirirken, okul yöneticilerine ‘eti senin kemiği benim’ diye emanet ederlerdi. Herkesin eti de kemiği de kendisinin olsun ama ne olur şu okullarımızda gerçek bir disiplin olsun. Öğretmenler,idareciler öğrencilere,velilere rencide ettirilmesin. Hakları korunsun, öğretmene, idareciye hakaret, tehdit, rencide edici sözler, davranışlar daha ağır bir şekilde cezalandırılsın. Öğretmenine saygı göstermeyen milletler; ilim medeniyet yolunda mesafe katedemezler, magazin toplumu olur çıkarlar.
İnşallah yetlkililer de bu olaylara çözüm bulurlar, okullarımızda disiplin yönetmeliğini daha etkin hale getirirler de, bu tip acı olaylarla karşılaşmayız, diye temenni ediyorum.
Hayatını kaybeden meslektaşımız, okul müdürümüz Ayhan Kökmen´e Allah´tan rahmet, yakınlarına ve eğitim camiamıza sabır ve başsağlığı diliyorum.
Eğitim sendikalarının, bu konuda beraber hareket ederek tepki göstermelerini, ortak açıklama yapmalarını takdirle karşılıyorum ve ortak açıklamanın şu kısmı ile yazımı bağlıyorum:
"Şiddeti nefretle kınıyor, reddediyor, telin ediyoruz. Öğretmene şiddet konusunda bütün eğitim çalışanlarının yekvücut şekilde dimdik ayakta olduğunu tüm Türkiye kamuoyuna ilan ediyoruz."
Lokman ÖZKUL-Eğitimci/Yazar
Yorum ve görüşleriniz için:[email protected]