Sezer Küçükkurt – Kocatepe Gazetesi Merhum M. Ziya Çerçel’in 1934 yılında Afyonkarahisar’da yayınlanan Taşpınar Dergisi için kaleme aldığı “Deli Bekir” başlıklı alıntımıza bugün de devam ediyoruz kaldığımız yerden: “Padişah istediği adamı sürüyor, istediğini öldürtü-yor. Öldürenler başı boş bırakılıyor. Bunun ne yargıya, ne Tanrı buyruğuna sığan yeri yoktur. İmamı Müsliminden bu yeni adet Kanlıya katile olmaz adalet Ehlizler vergisi arttı begayet Bu nas pula erdi, derman kalmadı Kadı da müfti de kesesini doldurmak peşin-dedir. Mevlam bırakmasın ağzından tadı, Var mı domuz gibi yırtıcı kadı Düzce ceremenin keşfiyye adı Halkı nasıl soyup soğan eyledi Münafık ol müfti fasit müsevvit Gizlice akça ver hasmınla bile git Demiştik Harabi başı boş gezer kendine budala süsü verir. Onun bir türlü ermiş olduğuna genel bir inanç vardır. Herkes Bekir’e kendisine bir mani, bir beyit söylemesi için yalvarır. Taze bir gelin çeşmeden su getirirken Bekir’den kendi alın yazısı için bir mani demesini umuçlar. Gelin sevmediği kaba bir adama verilmiştir. Bekir işine gitmesini söyler, gelin direnir, ne yapsın çaresiz söylecektir. Arıların arısısın, Doğan ayın yarısısın Bir eşeğin karısısın Yazık etmiş pederin Böyle imiş kaderin Verimleri (eserleri) Bekir’in yazılmış eseri yoktur. Koşukları ulus arasında ağızdan ağıza yayılmıştır. Dehşeti tarafından deyişlerinin yazılmış olması usa yatgın gelir. Yazık ki Dehşeti’nin bir cöngü elimize geçmedi. Lise’den Bay Rıza köylerden, kocalardan yaşayışını geçmişini, koşuklarını derlemeye savaşmış bir çok deyişleri yazmıştır. Bay Ali Canip’in edebiyatındaki “Beğenmez” redifli tekerlemede bulunmıyan kıta şudur: Bir elif çıkmaz karnını yarsan Yanıldır seni bir süal sorsan Evliya sanırsın başında dursan Kendinden başka bir imam beğenmez Benim Bekir’i daha dipli yazmaya bu kadar gücüm yetti. Umarım ki onu daha aydınlığa çıkaracak eller bulunur. Aşağıya Bekir’in koşuğunu koyuyorum. Elim erdikçe de deyişlerinden biriki biriki sunarım. Bunları okurken usuma dolanan şu sözlerle yazımı bitiriyorum. Koca Bekir şimdi olmalıydın da dileklerinin yerine geldiğini görmeliydin!…” Çerçel’in bu yazısının altına Afyonkarahisarlı ünlü tarihçi Süleyman Göncçer tarafından bir düzeltme notu eklenmiş. Gönçer notunda şöyle demiş: “Sayın arkadaşım geçen sayıda Bekir’in nerede öldüğünü ve mezarının nerede olduğunu öğrenemediğini yazıyor. Bekir Sincanlı nahiyesine bağlı Sinir Köyü’nde ölmüş orada köy mezarlığına gömülmüşür. Anbanazlı Şahanoğlu -Bekir’in biricik çırağı- gelip ölüsünü kaldırmıştır. Bunu Bekir hakkında araştırma yaparken Sinir Köyü’nde hocalardan öğrendim. Düzeltirim. Süleyman (Hilmi) Gönçer M. Ziya Çerçel’in Deli Bekir ile ilgili yazısı ve Süleyman Gönçer’in düzeltmesi bu kadar. Taşpınar’ın devam sayılarında Harabi’ye ait (Deli Bekir) şiirlerden örnekler verilmiş. Aslında, Kurtoğlu Kısa Kısa köşesinde bu işi yapıyor ama… Afyonkarahisar’ın önemli kültürel değerlerinden olduğuna inandığımız o şiirlerden örnekleri uygun bir günde aktarmaya çalışırız. Kaybolup gitmemeleri amacıyla… Taşpınar’dan ilginç bir not daha aktararak bugünü tamamlayalım. Taşpınar’da Abdurrahim Mısri’nin hayatını anlatan Edip A. Gökpınar, yukarıda alıntı yaptığımız M. Ziya Çerçel ve ailesi ile ilgili şu bilgiyi aktarıyor: “Afyon’un değerli ve emekli hocası bay İbrahim ailesinin aldığı Çerçel soy adı: tarihde Afyon’dan Yusuf Dayı kumandasında Afrika’nın şimal kıyısına akın eden 250 Türk kahramanları Cezayir yakınlarında Çerçel (Cherhcel) kentini ele geçirip Afyon’a geri döndüklerinde halktan çerçelliler, çerçeller geldi deye ad almışlar ve kahramanlar bir de yeniden Çerçel mahalesi kurmuşlardır. (Çerçel hadisenin araştırmasını Haydar Çerçel yapmıştır)”