İYİ Kİ VARSIN EREN-3.BÖLÜM
‘’Biri de çıkıp demiyor ki Eren iyi ki varsın’’

Eren’ler iyi ki var, iyi ki de var olmaya devam edecekler. Anadolu’nun bu yiğit çocukları dünya döndükçe var olmaya devam edecek ve de iyi ki var olacaklar…
Bölücü hain terör örgütü, Doğu Karadeniz’de konuşlanmak, orada da varlığını sürdürmek istiyordu. Karadeniz’in yiğit mert insanı, bu hainleri Karadeniz’e sokmamıştı, orada barınamıyorlardı. Bir terörist olduğunu duyduklarında bile hemen herkes silah dahil eline ne geçerse teröristin veya teröristlerin peşine düşüyordu. Kadın erkek, çoluk çocuk, yaşlı genç demeden, herkes bu hainleri yakalama derdindeydi. Bundan dolayı teröristler özellikle Doğu Karadeniz’de barınamıyor orada konuşlanamıyordu. Bölücü terör örgütüne yeni talimat gelmişti, Doğu Karadeniz’de konuşlanmaları konusunda. Bir gurup terörist aldıkları emir sonucunda tekrar girişimde bulunmaya karar verdiler. Gizlenerek, saklanarak, gizli yollardan Doğu Karadeniz’e ulaştılar. Konuşlanma yeri olarak da, çok ağaçlık ve ormanlık bir yer olmasından dolayı Trabzon’un Maçka İlçesi’ni tercih ettiler. Ormanlık alanda görülemeyeceklerine inandıkları bir yeri konaklamak için tespit edip oraya yerleştiler. Bir müddet orada kalıp gizli gizli çalışmalarda bulundular. Yanlarında erzak getirmişlerdi ama bir müddet sonra erzakları tükendi. Erzakları tükenince yakınlardaki evlere girip hırsızlık yapmaya başladılar. Hırsızlık olayları artınca ahali, - ne oluyor bizim buralarda hiç hırsızlık olayı olmazdı, nereden çıktı bu hırsızlar- diye araştırmaya başladılar. Evlerde nöbet tutulmaya başlandı, çevre araştırıldı lakin o süreçte bir sonuca ulaşılamadı. Okul sonrası bir gün, Eren yorulmuş ve bunalmıştı. Ormanlık alanda biraz kafa dinlemek ve ruhsal dinginlik için yürüyüşe çıktı. Bir müddet yürüyüş yaptı, ağaç altında uzanarak yorgunluk attı ve kafa dinledi. Dönüş yolunda ağaçlar arasında hareketlenmeler gördü. Bir de ne görsün, teröristler ağaçlar arasında dolaşıyordu. Eren’i fark etmediler, Eren de onlara görünmeden geri dönüş yolunda gizlice hareket etti. Bir yandan da teröristleri takip ediyordu. Bölücü hain terör örgütüne bağlı gurup, erzak almak amacıyla çevredeki bir eve girdi. Gurubu takibe devam etti Eren. Girdikleri evden erzak çalarken gören Eren, hemen oradan uzaklaşıp çevrede devriye atan, jandarma ve polislerden oluşan ekibe durumu haber verdi. Eren benim işim bitti diyerek oradan ayrılmadı. Ferhat Başçavuş’a ‘Komutanım onların yerini ben size gösteririm’ diyerek, güvenlik güçlerine kılavuzluk ederek olay mahalline doğru yol aldı.
Diğer yandan, Maçka’nın Köprüyanı Mahallesindeki Vazelon Manastırı yakınlarında polis ekipleri ile diğer bir terörist gurup arasında sıcak çatışma yaşanıyordu. Kahraman polislerimiz teröristleri saklandıkları ve vuruştukları inlerden birer birer temizliyordu. Silah sesleri üzerine kahraman, yiğit, gözü pek Karadeniz halkı da olay mahalline intikal etti. Onlar da teröristlerle vuruşacaklardı. Emniyet Amiri, ‘Allah razı olsun sizden, lakin biz bunlarla baş ederiz siz devreye girmeyin’ diyerek onları durdurdu. Yine de halk, güvenli bir yer bulup oraya konuşlandı ve çatışmayı takip etti. Kendilerine iş düşseydi gözlerini kırpmadan atılacaklardı. Emniyet güçlerimiz son terörist sağ kalmayıncaya kadar mücadeleye devam etti ve gelip gelmeyeceklerine onları pişman etti. Bütün teröristler temizlenmişti, o bölge teröristlerden arındırıldı lakin hırsızlık yapan terörist gurubu vardı. Eren; Ferhat Başçavuş, askerler ve polislerle birlikte onların peşine düşmüştü. Eren, teröristlerin hırsızlık yaptıkları evi el işaretiyle Ferhat Başçavuş’a gösterdi:
‘Komutanım işte şu ev’.
Terörist gurup güvenlik güçlerinin oraya doğru geldiğini hissetmişti. Asker ve polisler ne kadar gizli gelmeye çalışsalar da hainler fark etmişti. Çevreye yayılıp çatışma pozisyonuna geçtiler. Eren dikkatli bakışları neticesinde onlardan bazılarını fark etti. Hemen Ferhat Başçavuş’a ‘komutanım yere yatın’ dedi. Ferhat Başçavuş siper alırken askerlere de emir verdi:
- Asker yere yat, siper al.
Askerler ve yanlarındaki polisler de hemen kendilerini yere atarak, güvenli bir alanda kendilerini sipere aldı. Teröristler uzaktan ateşe başladı, bunun üzerine Ferhat Başçavuş, önce teröristlere ‘teslim olun’ çağrısında bulundu. Bu çağrıya da ateşle karşılık verdiler. Ferhat Başçavuş da ateş emrini vererek, onları yaylım ateşine tutturdu. Terörist gurup oldukça kalabalıktı, şiddetli çatışma yaşanıyordu. Eren, Ferhat Başçavuş’un yanındaydı. Güvenlik güçlerimiz teröristlerden bazılarını indirdi. Onların açtığı ateşten, kendini Eren’e siper eden ilk Ferhat Başçavuş yara aldı. Çatışma esnasında Ferhat Başçavuş tam 41 isabet aldı. Ferhat Başçavuş, Eren’i korumak için kurşunlara siper almayı göze almıştı ve o şekilde de şehadete kavuştu. Daha sonra hainlerin kurşunları Eren’in narin vücuduna isabet etti. Teröristler birçok kayıp verip, kaçmaya başladı. Güvenlik güçlerimizden bir gurup onları takibe koyuldu. Bir gurup da, Eren ve Ferhat Başçavuş’un yanında kaldı. Ferhat Başçavuş Rahmet-i Rahmana kavuşmuştu, Eren’in de yarası ağırdı ve ikisi de birlikte, bu vatan için canlarını verdi. Eren daha 16 yaşındaydı, kısacık hayatında kahraman gibi yaşamış kahraman gibi can vermişti. Ferhat Başçavuş da, 41 yaşındaydı 41 kurşunla vatan savunması uğrunda şehadete kavuştu. Yıllarca şerefle yaptığı askerlik hayatını şehitlik gibi yüce bir mertebe ile neticelendirmişti. Bu vatan bu topraklar için iki şehit daha vermişti. Güvenlik güçlerimizin düzenlediği ‘Eren’ operasyonuyla, diğer teröristler de hak ettikleri cezayı aldı. Eren’in ve Ferhat Başçavuş’un kanları yerde kalmadı.

İki şehit ateşi daha düştü ülkeye. Eren’in annesi ve yakınları, Eren’in şehadet haberini alınca yıkıldı. Bir yanda acı, üzüntü vardı diğer yandan da metanet hakimdi.
Hepsinin ağzından şu kelimeler dökülüyordu:
‘Vatan Sağ olsun..’
Bu vatan, bu millet, şüheda fışkıran bu topraklar için nice yiğitler, kahramanlar şehit olmuştu. Eren ve Ferhat Başçavuş da onlardan ikisiydi. Eren ve Ferhat Başçavuş; bizim için, ülkemiz için şehit olmuş iki yiğit, iki kahraman, iki aslan parçası. İkinizde, size kıyanlardan uzun ve ebedî yaşayacaksınız, gafiller hala şehitlerin ölmediğini anlayamadılar. Her defasında ‘şehitler ölmez’ diye haykırdığımız halde, o kıt akılları bunu anlamaya yetmedi. Eren; her 11 Ağustos günü olduğu gibi ve her ‘iyi ki varsın’ sözlerini duyduğumuzda olduğu gibi yine aklımıza düştün güzel çocuk. Düşmeye de devam edeceksin..
4. Bölüm haftaya.. Lokman ÖZKUL- YAZAR

