HİZMETE ALKIŞ… Eski belediye başkanı Abdullah Kaptan döneminde şehrin ne kadar geriye gittiği şimdi daha iyi anlaşılıyor. Boşa geçen yıllara yazık oldu, iktidar partisinin belediye başkanıydı… Yapılması gerekeni değil, aklına geleni yaptı. Eski belde belediye başkanından başdanışman, emekli eğitimciden genel koordinatör atadı… Kokarçayı, akarçay haline dönüştürmeyi düşünmedi, şehrin meydanına fil heykeli dikti. Mezarlığın üstündeki Afyon Konağında, sıra geceleri düzenleyip, aldı kaşıkları eline, kırık hava oynadı… Şehrin ana arterlerinde kanalizasyon patlayınca künkleri, su şebekesi patlayınca vanaları değiştirdi… Bu dönem, alt yapı tamamıyla değişmeye başladı, şehir şantiye haline geldi. Hepimiz, yolların kapanmasından, tozdan, çamurdan şikayetçi olduk. Ancak, evladiyelik tabir edilen, uzun yıllar sıkıntı yaşatmayacak alt yapı yapıldı. Öte yandan; başkanın, sıra gecesi düzenlediğini, kırık hava oynadığını da hiç duymadım. Seçim vaatlerini yerine getirebilmek, Afyon’u layık olduğu yere taşımak için çalıştığını, çabaladığını, Akarçay projesi ile yeniden gördük. Başkan Çoban, Kaptan döneminde şehrin yapılmayan, yapılamayan hizmetlerini de yapma azim ve gayreti içinde. Bir anlamda, iki dönemlik çalışıyor… Bu arada, Sayın Bakan’ın büyük destekleri takdire şayandır. Hizmete alkış gerekir… *************** KONAKLAR… Son günlerde tarihi konakların restorasyonları hız kazandı. İlimizde tescilli 400 tarihi konak bulunuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın destekleri ile belediye ve valilikler tarafından ‘sokak sağlıklaştırması’ adı altında tarihi evler restore edilerek korunurken, sokaklar da yeniden revize edilerek tarihi dokuya uygun hale getiriliyor. İş adamları tarafından restore edilen bazı tarihi konaklar da butik otel ve restoran olarak turistlerin hizmetine sunuluyor. Şehrin markalaşmasına ve tanıtımına önemli katkılar sağlayan tarihi konaklarda müşteriye Afyonkarahisar’ın yöresel yemekleri sunuluyor. Bir iş adamı, bu tarihi evlerden birisini turizme kazandırmak için başlattığı çalışmada buranın 18. Yüzyılda Afyonkahisar’da görev yapan Ermeni Papazı Hachadur Done Lian’a ait olduğunu öğrendi. Osmanlı döneminde Afyonkarahisar sancak durumundayken merkezde 48 bin 136 Müslüman, 4 bin 650 gayrimüslim nüfus varmış. Ermeniler, Türkler başta olmak üzere, Osmanlı Devleti’nin tüm unsurlarıyla XIX. yüzyıl sonlarına kadar barış ve güven içinde yaşamışlar, Osmanlı yönetimiyle ilgili hiçbir şikâyet ya da sorunları olmamıştır. Nitekim Afyonkarahisar Ermenilerinin her türlü sosyal, kültürel ve ekonomik hakka sahip olduğu ve hatta özellikle ekonomik ve ticari yönden Türklerden çok daha geniş avantajlarının bulunduğu görülmüştür. Özellikle 1838 tarihli ticaret anlaşması ve Tanzimat döneminden itibaren Avrupa devletlerinin baskılarıyla Osmanlı tebası azınlıklara tanınan ticari ve siyasi imtiyazlar ekonomi alanındaki serbest rekabet dengesini bozmuştur. Tarihçilerin araştırmalarında, Afyonkarahisar’da da tespit edilen ekonomik veriler bu görüşü destekler özellikler taşımaktadır. Türklerle gayrimüslimler yakın ilişki içinde bulunmuşlar ve toplumlar arası karşılıklı etkileşimler yaşanmıştır. Bu etkileşimin somut sonuçlarını sülale ve şahıs isimlerinden kılık kıyafet ve beslenme kültürüne kadar çok geniş bir sahada görebilmek mümkün olmuştur. Diğer taraftan gayrimüslimler Afyonkarahisar’ın idari yapısında da önemli oranda temsil gücüne sahip olmuşlardır. Afyonkarahisar’da yaşayan en kalabalık gayrimüslim cemaat olan Ermenilerin sülale isimlerinin yukarıda bahsedilen konularda aydınlatıcı bazı özellikler taşıdığı görülmektedir. Devam eden araştırmamızla, Ermeni ailelere ait sülale isimlerinden bir kısmını tespit etmek mümkün oldu. Tespit edilebilen isimler, mahkeme defterlerine aksedenlerle sınırlı olduğu için bu isimlerin şehirdeki bütün Ermeni aileleri kapsamıyor. Afyonkarahisar’da yaşamış Ermeni sülale isimlerinden bazıları şöyle; Ammioğlu, Diyaroğlu, Abrioğlu Elizoğlu, Marangozoğlu, Altınoğlu Andonoğlu, Matemanoğlu, Hayrebetoğlu, Mertekozoğlu Avadanoğlu, İğnecioğlu, Avakoğlu İsayioğlu, Balgamoğlu İstanbulluoğlu Basmacıoğlu, Bıçakçıoğlu, Bıdıkoğlu, Kamburoğlu, Sadmaoğlu, Kaplanoğlu Sarrafoğlu, Bogosoğlu, Sırmaoğlu, Boyacıoğlu, Kavdioğlu, Bötekoğlu Cebecikoğlu, Kazeroğlu, Şahinoğlu, Coşkunoğlu, Kemçioğlu, Tokatlıoğlu Çaçakoğlu, Koçoğlu, Topaloğlu, Çalçerioğlu, Torosoğlu, Çarıkçıoğlu… Şüphesiz ki, sülale sayısı çok daha fazladır. Bu isimler Mahkeme sicil kayıtlarına aksedenlerin bir kısmıdır. Hıristiyan Ermenilerden, Müslümanlığa geçen birçok kişi ve ailenin olduğu da tarihçiler tarafından ifade edilmektedir… Biz Ermenilerin konaklarını bile yıkmıyor, onarıyoruz. Ya Ermeniler?