Araştırmacı-Yazar Abdurrahman Uzun, Afyonkarahisar'da ‘Türkiye Yüzyılı Buluşmaları’ kapsamında bir söyleşi düzenledi. Yüzlerce kişinin katıldığı, yoğun ilgi gören söyleşide önemli mesajlar veren Uzun'un konuşması sık sık alkışlarla kesildi.
Burada konuşan AK Parti İl Başkanı Hüseyin Ceylan Uluçay millet ittifakının adaylarının birinci ajandalarında teröre özgürlük, ikinci ajandasında şehit aileleri ile fotoğraf çekilmek olduğunu söyledi.
‘Türkiye Yüzyılı Buluşmaları’ kapsamında Afyonkarahisar'a gelen Araştırmacı-Yazar Abdurrahman Uzun yüzlerce kişinin katıldığı bir söyleşi düzenledi. Söyleşiye AK Parti Afyonkarahisar İl Başkanı Hüseyin Ceylan Uluçay, Afyonkarahisar milletvekili İbrahim Yurdunuseven, Merkez İlçe Başkanı Ziya Coşkun Karadeniz, Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, milletvekili adayları ve çok sayıda vatandaş katıldı.
“Millet ittifakı neden teröre karşı bir pozisyon almıyor?”
Programın açılış konuşmasını AK Parti Afyonkarahisar İl Başkanı Hüseyin Ceylan Uluçay yaptı. Uluçay konuşmasında şunları söyledi; Değerli dava arkadaşlarım HDP terör vesayeti altında değil mi? Terör örgütü ile ilişkili bir partidir. İnlerinden başlarını kaldıramayan PKK terör örgütünün yöneticilerinin kendi varlıklarını koruma ve yetki devri beklentileri var değil mi? Sorulması gereken bir soru var.
Neden Millet İttifakı teröre karşı bir pozisyon almıyor? Neden anti-emperyalist bir açıklama yapılmıyor?
“Birinci ajandalarında teröre özgürlük, ikinci ajandasında şehit aileleri ile fotoğraf çekilmek var”
Burada Afyonkarahisar’da Millet İttifakının adayları ‘biz terörist değiliz’ diyorlar. Evet terörist değilsiniz ama milletvekili seçilmeniz için Kandil’deki teröristlerin, FETÖ’cü teröristlerin gece gündüz beklenti içerisinde olduğu insanlarsınız! Kandil’den terör elebaşlarının Millet İttifakı için yaptıkları destek açıklamaları nedir Allah aşkına buna bir açıklama getirir misiniz? Öyleyse bu mantığa göre ‘Bölgesel Özerklik Şartı’ ile terörist Apo’ya ve terörist Selo’ya ve diğer tutuklu teröristlere özgürlük bekletişi oluşmuyor mu? Teröristler hapiste çürüyecek diyebiliyorlar mı? Hayır asla diyemiyorlar! Hadi çıksın desinler. Diyemezler çünkü bunların ikinci ajandalarında teröristlere özgürlük, birinci ajandalarında da Afyonkarahisar’da şehit ailelerinin derneğinde hatıra fotoğrafı çektirmek var!. Ankara’da başka, Afyonkarahisar’da başkalar. Bunların hepsi de naylon milliyetçidir.
BOP’tan vazgeçtik, Erdoğan en azından Kudüs’ü elimizden almasın”
Daha sonra mikrofonu eline alan uzun söyleşide önemli konulara dikkat çekti. Uzun’un dikkat çektiği konulardan bir tanesi de Kudüs'tü. Uzun şöyle konuştu: Birinci Dünya Savaşı'nın bütün faturasını Osmanlı coğrafyasına çıkardılar. Onun için Tayyip Erdoğan'la alakalı diyorlar ya size ‘BOB eş başkanıyım’ dedi. Büyük Orta Doğu Projesi, İsrail'in projesi. Tayyip Bey dedi ki ‘ben eş başkanıyım. Bana bir sandalye verin’ dedi. Niye? Çünkü Tayyip Erdoğan Abdülhamit kafasıyla hareket ediyor.
Eğer bu coğrafyada bir masa kurulursa ve o masada senin sandalyen yoksa kendini menü defterinde ara. Seni yiyecekler. Senin olduğun bir coğrafyada masa kurulursa ve senin sandalyen yoksa o masada seni yiyecekler. Tayyip Erdoğan dedi ki ‘sandalye verin bana.’ Oturdu. Büyük Orta Doğu Projesi masasını kafasının üstüne çaktı. Şimdi İsrail diyor ki ‘BOP'tan vazgeçtik. En azından Kudüs'ü almasın bizden bu adam.’
“Devlet nerede diye soranların haricinde herkes burada”
Uzun konuşmasında Marmara depremini hatırlatarak şunları söyledi; Anadolu'nun eli ayağı düşmüş. En son darlıktan nefes alamadığımız yer Marmara depremi, 99. Orada yıkıldık biz. 17, 18 bin resmi rakam diyorlar. Çok daha farklı bir manzara vardı. Ben o zaman imam hatipte okuyordum. MGV bize bir minibüs tuttu transit. Bizi koydu dedi ki ‘Gölcük'e yardıma gidiyoruz’ dedi. 19 gün Gölcük'te kaldım. Yaz Ağustos ayı öyle bir sıcak cesetlerin hepsi enkaz altında. Ortada devlet diye bir şey yok. Kızılay diye bir şey yok. Zaten AFAD'ın UMKE falan filan yok. Zaten o zaman daha kurulmamış bile. Bütün millet kendi elleriyle ne yapıyorsa öyle çalışıyor. Gençler bana bir yardım edin. Şu çocuğumu çıkarayım. Yemek ısmarlayacağım size diyor. Çocuğuz ya daha genciz. Bir şey teklif edip bizden yardım istiyor. On dokuz gün oradaki o ceset kokusu benim burnuma öyle bir işledi ki oradan geldikten sonra üç buçuk, dört ay ne yediysem, ne içtiysem o ceset kokusu benim damağımdaydı. Öyle bir manzaraydı. Yedi buçuk yılda Marmara Bölgesi'ndeki enkazları kaldırdık. Yedi buçuk yıl. Şu anda Nurdağı'nda köy evleri dağıtılıyor. Diğer bütün on bir ilde harıl harıl yeni deprem konutları yapıyor. TOKİ daha üç ay, dört ay geçmiş Marmara depreminden sonra en çok yıkıldığımız yer burası oldu. Elli bin kurban verdik. Elli binin de üstünde. Bunda o kadar çok şey var ki neresinden bakacağım.
Bir gün aradılar beni. Elbistan'dayım. Dediler ki Abdurrahman CNN'e bağlanacağız. Tamam. Bağladılar beni canlı yayına. Abdurrahman Bey orada devlet yok deniyor. Siz ne diyorsunuz dedi. Ben de ona şunu söyledim; Vallahi sosyal medyada, televizyonda, ötede beride. Devlet nerede diye soranların haricinde herkes burada. Bir tek onlar yoklar burada. Devlet nerede diye soranların haricinde
Afyon orada. Bir önceki sizin Vali Gökmen abi bir gün Maraş'ta bir gün Elbistan'da bir gün Adıyaman'da bütün valilerimiz, bütün milletvekillerimiz, bütün teşkilat mensuplarımız al sana bakanlarımızın hali. Hepsi saç sakal karışmış birbirine. Eğer devlet burada yoktu kelimesi doğruluk payı olsaydı bizim hiçbir bakanımız hiçbir milletvekilimiz sokakta gezemezdi. Millet linç ederdi. Amma bizim bütün belediye başkanlarımız, bizim bütün vekillerimizin hepsi arazideydi. Afyon'dan bir sürü dostla karşılaştım orada. Günlerce Kırıkhan'ın oradalar.