İYİ Parti İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu’nun partinin seçim bürosunda düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklama:
“Bu gün 14 Mart Tıp Bayramı.
Türk hekiminin gücünü ve onların çalışmalarını önceleyen mücadeleleri inkar edilemez. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün "BENİ TÜRK HEKİMLERİNE EMANET EDİN" veciz sözü hekimlerimize duyulan güvenin en açık ifadesidir.
Bizler İYİ Partimizin iktidarında sağlık koşullarımızı iyileştireceğimizin ve yurtdışına beyin göçünün önüne geçeceğimizin sözünü veriyoruz.
Bu vesile ile 14 Mart Tıp Bayramının hekimlerimize ve tüm sağlık personelimize hayırlı olmasını diliyor, bu yıl ki bayramın sorunların giderilmesinde bir milad niteliği taşımasını temenni ediyoruz.
Bildiğiniz gibi depremin ardından pek çok kez o bölgeyi ziyaret edip dava arkadaşlarımızla birlikte eksikleri gidermeye çalıştık.
Geçtiğimiz hafta sonu da Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcılarımız, GİK üyelerimiz ile birlikte deprem bölgesinde vatandaşlarımızla bir araya geldik.
Vatandaşlarımızın sorun ve sıkıntılarını dinledik. Birlikte neler yapabiliriz diye düşündük. Çözüm önerilerimizi derledik.
Ancak şöyle bir gerçek var ki bu deprem felaketinin etkileri ne yazık ki hatalı yönetimden, liyakatsizlikten ve basiretsizlikten dolayı daha yıkıcı olmuştur. Gözlemlediğimiz kadarıyla o bölgede herkes her şeyin farkında. Kendilerine yapılan haksızlıkların farkındalar. Şüphesiz ki en büyük adalet Allah katında sağlanacaktır ancak biz vatandaşlarımızın da demokrasi arenasında sandıkta adaleti sağlayacağından eminiz.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener ile birlikte İYİLİK Evleri projemiz kapsamında yaptığımız barınma alanlarını ziyaret ettik. Hekim arkadaşlarımız gönüllü olarak muayene ve sağlık kontrolleri yaptı. Biz İYİ Parti olarak üzerimize düşen her şeyi gücümüzün yettiği kadarıyla yapmaya devam edeceğiz
Değerli basın mensupları Cumhurbaşkanı aday belirleme sürecinden bahsetmek istiyorum.
Millet iradesinin hâkim kılınabilmesi için her türlü demokratik yolu değerlendiren partimiz, ülkemizin geleceği için en doğru adayın belirlenmesini sabırla beklemiş, süreci büyük bir sağduyu çerçevesinde yürütmüştür.
Son olarak yapılan değerlendirmeler sonucunda Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmasına ve seçim kazanıldığı takdirde Cumhurbaşkanı Yardımcılıklarına da Sayın Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın getirilmesine karar verilmiştir.
Bizler İYİ Parti olarak millet iradesini kendimize rehber edinerek çıktığımız bu yolda Cumhuriyetimizin bekası ve milletimizin refahı için sağlam adımlarla yürümeye devam edeceğiz.
Parlamenter sistemi geri getireceğiz ve tek adam rejimine demokrasi ışığında son vereceğiz.
Bu sebeple ülkemizin güneşli günler görmesi için, İYİ bir gelecek için şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da millet iradesini kendimize rehber edineceğiz.
Biz, Allah’ın izniyle Cumhuriyetimizin 100. Yılında tarih yazacağız…
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in kaygılarını, ülkemizin geleceği hususundaki hassasiyetini kendisine siyasi malzeme edinmeye çalışan kesimler ittifak içindeki görüş ayrılıklarını da kendi menfaatlerine yorumlamaya çalıştılar.
Ancak şunu çok iyi bilmelidirler ki; Millet İttifakı’nın ve Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in tek derdi memleket meselesidir.
Kişisel çıkarları bir kenara bırakıp tek adam rejimine son verecek bir siyasi hamle yapmak uğruna ortaya atılan fikirlerin tek amacı bir orta yol bulmaktır.
İttifaklarda fikir ayrılıklarının görülmesi çok olağandır. Tek adam rejimine alışmış, itaatkar kesimin bunu anlaması elbette ki çok güçtür.
Ancak inanıyorum ki aziz milletimiz bizimle aynı kaygı ve endişeleri taşımakta ve ülkemizin parlak geleceği için atılan tüm adımları doğru yorumlamaktadır.
Biz her basın toplantımızda seçimler ne zaman yapılırsa yapılsın hazırız dedik. Tek adam rejimini değiştirmekte kararlıyız.Vatandaşlarımıza çağrımız “sandığa mutlaka gidin. Oylarınıza sahip çıkın.
Herkesin oy kullandığı sandığı izleme hakkı vardır. Tüm vatandaşlarımızı buna davet ediyoruz.
Milletin iradesi bu işi sonuçlandıracaktır.
Şu an seçim dönemine girilmesi dolayısıyla programlarımızı yapıp çalışmalarımıza başladık. Mahalle başkanlarımız, sandık görevlilerimiz, müşahitlerimiz, üyelerimiz ile biz hazırız.
Gelelim MHP’nin figüranlığı kabul etmiş İl Başkanının sataşmalarına…
İşi gücü bırakmış, zırvalıyor beyefendi… Neymiş efendim, eski defterleri açacakmış, işçilerin benden alacağı varmış bilmem ne…
Boş boş konuşacağına iddia ettiklerini kanıtla. Kimin alacağı varsa kanıtlamayan namerttir. Benim 30 yıldan fazla ticari hayatım var.
Sen kim oluyorsun da beni boş ithamlarda bulunarak karalamaya çalışıyorsun?
Rüzgara karşı tükürüyorsun Kocacan! Rüzgara karşı tüküren kendi yüzüne tükürür! Bunların hesabını senden tek tek soracağım. Hesaplaşacağız…
Kendinizi dev aynasında değil boy aynasında görün, bakalım kaç karışsınız.
Ülkenin demokrasi çarkı sizin sayenizde dönüyor sanıyorsunuz ama iktidarın gölgesinde kaybolduğunuzun farkında bile değilsiniz.
Yok hükmündesiniz işte kabul edin…
Partinizde kendini benim muhatabım olarak görme gafletine düşen bostan korkuluğuna da siyasi adap öğretin. Aklı sıra bize sorular soruyor.
Hepsi cevabını bildiği sorular aslında ama polemik yaratacak, adından söz ettirecek ya laf olsun diye konuşuyor işte…
Cemal Toptancı dediğin şahıs, iddiaları yüzünden yargı önünde hesap veriyor. Sen de bana bir şey olmaz diye hariçten gazel okuyorsan kendini mahkemelerde bulursun ona göre…
Kızılay’dan Türk isminin çıkarılmasından bahsediyorsun…
Sizin yardakçılığını yaptığınız AKP’nin despot zihniyeti sayesinde bu ülkede hangi kurum tek başına karar alıp uygulayabiliyor?
Emir verildi, Türk ismi çıkarıldı. O zaman da tepkimizi ortaya koyduk, şimdi de koyarız.
Bu gün Afyonkarahisar’ımızın her yerinde Erzincan maden suları satılıyor. Kızılay’ın Afyonkarahisar’da fabrikası yok mu?
Buna sesinizi çıkarttınız mı? Yoksa siz ipinizi tutanlara gıkınızı çıkaramıyor musunuz?
Bizi vatanseverliğimizle sınayacak son merci sizsiniz bu ülkede.
Biz bostanları sökeli çok oldu, Mayıs ayında tekrar dikeceğiz Allah’ın izniyle…
Büyü de gel, öğren de gel…
Siyaseti yanlış saflarda öğreniyorsunuz, siyasi arena boş konuşma yeri değildir. Herkes konuştuğunun arkasında duracak, herkes iddiasını kanıtlayacak…
Başımıza gelen felaketin ardından biz yaralarımızı sarmaya çalışırken, Kızılay yeni yaralar açmaya devam ediyor…
Dernekten ziyade bir holding misali çalışan bu kuruluş, yardımseverlerin desteklerini kendilerine maaş edinmiş… bünyesinde 12 şirket barındıran Kızılay, 2 CEO, 1 CEO yardımcısı ve 17 genel müdürle faaliyet gösteriyor.
Tamam diyelim ki kurumsallaşmış, üst düzey yöneticiler gerekli… peki ya aldıkları maaşlar ve huzur hakkı? Şimdi söyleyeceklerim ne yazık ki vicdanlarınızı sızlatacak cinsten…
Kızılay başkanı maaşının haricinde huzur hakkı adı altında 36 asgari ücrete tekabül eden 306 bin TL alıyor… bakınız kazanıyor diyemiyorum ne yazık ki… Dernekten alıyor…
Hayırseverlerin bağışlarından doğrudan ya da dolaylı olarak bu giderler karşılanıyor. Kamu vicdanı bu görevlerin gönüllü olarak üstlenilmesini bekler.
Hadi diyelim, öylesine gönlü geniş şahıslar bulamadık, para karşılığı hizmet etmek istediler.
Peki makul bir ücretlendirme yapılamaz mıydı?
Bu meblağlar vicdanımızı sızlatmasa olmaz mıydı? Yazıklar olsun, haram olsun ne diyelim…
Benzer bir durum ne yazık ki ilimizde de söz konusu. AFJET yönetim kurulunun kamudan aldıkları maaşlarının yanı sıra AFJET’ten de maaş aldıkları biliniyor…
Türkiye şartlarında zor olsa da öğretmenlerin ek iş yapmasına alıştık, özel sektör çalışanlarının hatta siz kıymetli basın mensuplarının ek iş yapmasını kabullendik de kamuda üst düzey yönetici diyebileceğimiz isimlerin çift maaş alıyor oluşu bizi kara kara düşündürdü açıkçası…
AFJET’te yönetim kurulu başkanının yani Sayın Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı’nın 20 bin TL maaşı olduğunu öğrendik. Yönetim Kurulu Üyelerinin ise aylık 12’şer bin TL ek gelir elde ettiklerini duyduk.
Yani bu hesaba göre AFJET kasasından her ay yönetim kurulu için 100 bin TL’den fazla para çıkıyor.
Safsatalarla vaktinizi harcayacağınıza kimlere çanak tuttuğunuzu bir hatırlayın istedim.
Bakın bu videoda aşağılanan kim, aşağılayan kim… o günleri ne çabuk unuttunuz?
Şimdi yardakçısı olduğunuz kişi o zamanlar sizi ve liderinizi adam hesabına almıyor, çocuklarımızı bu adamdan koruyalım diyor. Ne çabuk unuttunuz o günleri?
AKP zihniyeti ne yazık ki çoğu zaman sapla samanı karıştırıyor. Ülkede siyaseti karıştırmadıkları tek bir konu bile kalmadı.
Sanattan sağlığa, askeriyeden hukuka, eğitimden spora kadar her konuda siyaset hakim… bunun son örneklerinden birisi de Sayın Süleyman Karakuş’un, yöneticisi olduğu HES iLAÇ Afyonspor adına yaptığı basın açıklamasıdır.
Afyonkarahisar Belediye Başkan Yardımcısı olan ve AKP’de çeşitli görevler alan Karakuş, açıklamasında şu ifadelere yer veriyor.
Aynen aktarıyorum: “Ülkemizin zor zamanlarında kenetlenmeye en ihtiyaç duyulan günlerde milli acımızı yürekten paylaştığımızı, tribünlere hakim olmaya çalışan kirli siyaset ve ZİLLETE karşı olduğumuzu ve kınadığımızı kamuoyunun bilgisine sunarız.”
Bakın satır arasında siyasi mesaj veriyor Karakuş. Zilllete karşı olduğumuzu bilin diyor.
Zillet kelimesi hiç şüphesiz ki siyasi çağrışım yapıyor. Tribünlerden atılan sloganları kendilerine tehdit olarak algılayıp eleştirenler alenen sporu siyasetle yönetmeye çalışıyorlar.
Deprem felaketlerinden bu kadar canımız yanmışken, ders çıkarmamız gerekirken yapılan şu inşaata bakın…
Kent merkezinde belediye tarafından yapılan bir inşaat bu.
Hepimizin bildiği gibi bir bina için hayati önem taşıyan kolonlar, sağlam olmalı. Binayı taşıyan, ayakta tutan kolonlar sağlam olmazsa Allah korusun en küçük bir sarsıntıda bina yerle bir olur.
Bunu artık hepimiz acı tecrübelerle öğrendik.
Ama gelin görün ki Afyonkarahisar Belediyesi bildiğini okumaya devam ediyor… daha yapım aşamasındayken bile kolonlar yamalı…
Hiç mi ders almadınız beyler? Hiç mi üzülmediniz? Hiç mi vebal hissetmediniz? Bu ne vurdumduymazlık, bu ne iş bilmezliktir?
Birkaç yıl sonra da ya da inşaat bitip de resmi işlemler başladığında bu bina depreme dayanıklı değil deyip yıkacak mısınız?
Olmadı sil baştan yapacağız mı diyeceksiniz?
Her işiniz gibi bu da mı çift dikiş gidecek?
Yapılan hata bu kadar göz önündeyken buna nasıl izin veriyorsunuz?
Bir de Belediye Başkanı’nın bir açıklaması var.
Diyor ki ben Afyonkarahisar’da çok katlı binalara izin vermedim, bedeli ne olursa olsun 5 kata asla izin vermeyeceğim…
Peki az önce bahsettiğim manzaraya nasıl izin verdiniz Sayın Başkan? Kolonları çürük olduktan sonra 5 kata izin versen ne olur vermesen ne olur?
Ayrıca Afyon’da son yıllarda gökdelen gibi yükselen binalar sizden izinsiz mi yapıldı? üstelik de zemini sıkıntılı olan bölgelerde? Söylemler değil eylemler önemlidir Sayın Başkan…
Söylemler ve eylemler demişken Afyonkarahisar Belediyesi’nin sene başında şov yaptığı personel maaşlarının iç yüzünü öğrendik ki yuh artık dedik…
En düşük belediye personeli maaşı 11.150 TL olacak diyen Başkan, işin aslını astarını anlatmamış meğer… Belediyede en düşük maaş şuan 10.800 TL civarında. En yüksek maaş da 11.375 TL. Anlatılan rakamlar tam olarak gerçekleştirilememiş üstelik zam verirken de bazı haklar personelden geri alınmış… Bakın Başkan o zammı nasıl yapmış…
Belediye personeli eskiden yılda bir kez 1 maaş ikramiye alıyordu. Onu kaldırıp ikramiyeyi 12 aya bölmüşler. Günlük yemek ücreti alan personel onu da artık maaşının içinde alacak. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…
Çalışanları üzerinden şov yapan, maaşlara en yüksek zammı Afyon Belediyesi yaptı diye övünen başkana sormak istiyorum şimdi. Kamuoyunu böyle kelime oyunları ile yanıltmak size yakışıyor mu?
Göz göre göre bu uygulamayı yaparken çalışanlarınızın yüzüne nasıl bakıyorsunuz?
Verdiğiniz sözde zamdan önce ekstra yemek ücreti ve ikramiye alan personelinize zam kisvesi altında haksızlık yapmaya utanmıyor musunuz?
AKP’nin övünerek anlattığı bir haksızlığın çözüme kavuşturulmasını öngören EYT yasası, yeni haksızlıkları da beraberinde getirdi.
Ne yazık ki EYT ihtiyaçlara cevap vermedi. Yasa EYT’lilerin sorunlarını tamamıyla çözemedi! 5 bin gün prim sözü tutulmadı, kısmi emeklilikte yaş koşulu kalkmadı, intibak düzenlemesi yapılmadı ve en önemlisi 2000’lerde işe girenlere kademe getirilmedi.
Kısaca hem EYT'lilere verilen sözler tam olarak tutulmadı. Böylelikle bu sefer de emeklilikte adalet sorunu oluştu. 24yıl boyunca hak ettiklerini almaya çalışanlar, bu kez çok farklı sonuçlarla karşı karşıya kaldı.
Ne yazık ki yasa herkesin yüzünü güldürmedi. Elekten geçenler emekli, geçemeyenler yine mağdur…
1 gün ile hak kaybına uğrayanlar var. Uzun yıllar bu sorunu da EYT gibi konuşur gibi geliyor…
Ülkemizin en acı gerçeklerinden biri olan geçim sıkıntısından bahsedelim biraz da… biliyorsunuz önümüz Ramazan… Mübarek ramazan ayına sayılı günler kaldı. Her ramazan olduğu gibi bu ramazanda da temel besin maddelerine zam geleceğini tahmin edebiliyoruz. Ama gelin görün ki kasaplar ramazan ayında kıymanın kilosunun 300 TL olacağını söylüyor… Evet yanlış duymadınız. 300 TL…
Yarım kilo kıyma alıp az az yemeklere kullanarak 1 ay geçirmeye çalışan vatandaşlarımız var bizim. Hatta hiç et kıyma alamayan vatandaşlarımız var.
Bu gidişata kim dur diyecek? Bir eli yağda, bir eli balda olanlar halkın çektiği çileyi anlamazlar.
Kendini kaf dağında görüp burnu havada gezenler ezileni büzüleni görmezler.
Bakın indirim kovalayan vatandaşlar Tarım Kredi marketlerinin önünde uzun kuyruklar oluşturuyorlar. Tek bir kalem ürünü indirimli alabilmek için…
Bir ürünü piyasadan 3 lira 5 lira aşağıya satın alan vatandaş kendini şanslı hissediyor. Görün işte memleketin halini…
Hal böyle iken kasapların önü ise bomboş.
İnsanlar hayatta kalabilecek kadar en temel besin maddelerini satın alma derdine düşmüş.
Et, kıyma lüks geliyor artık. Kasaplar sinek avlıyor… “