Bir yürek kapısıydı çaldığım ve hiç ummadığım bir anda içeri alındım. Heyhat! Bir firkat geldi de coştum, ağladım… Yüreğinizin kapısına dayandım bugün de, ellerimde en güzel renkleriyle bezenmiş çiçekler ve gönlümde ifadesi zor, anlatılmaz hisler. Evet, işte bugün, umut kuşunun barındığı yüreklerde tekrar konaklamaya geldim. Hani dünyanın öbür ucunda en güzel ve en can alıcı rengiyle açsa bir gül, ya da bir uçurumun kenarında esen rüzgara inat, yeşerse dalında bir çiçek , inanın yaşama ve insana dair tüm sıkıntıları bir anda unutacağınızı bilsem, hiç üşenmeden gider usulca koparırdım dalından, yalnızca sizin için… Şayet mutluluk ve hüzün, dökülen her göz yaşında saklı olsaydı, inanın gözümde tek damla yaş kalmazdı.. Yine söz geçiremedim yüreğime, sahi ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda? Orhan Veli misali dokunabilir misiniz göz yaşlarıma ellerinizle? Tarifi imkansız acıları yüreğinde barındırır ya insan, dahası yaşamın çarkları içerisinde nelere şahit olmaz ki, çarkları bozulmuş bir dünyanın pençesinde verirken mücadele, umutla ve güvenle bakabilmenin yollarını arıyoruz geleceğe.. Aslında hep aynı noktada buluşuyoruz her zaman, istiyoruz ki; İNSANCA yaşama damgasını vursun yıllar , istiyoruz ki; sevgi, barış ve kardeşlik adına, dönsün dünya durmadan. En çokta bir türlü kavuşamadığımız, bambaşka bir dünyada huzurla yaşama hayaline yanarız. Öyle bir dünya hasreti sarar ki insanı zamanla, işte tam o anda Cahit Sıtkı Tarancı yetişir imdada ve o eşsiz dizeleriyle der ki : Memleket isterim, Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun. Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun, Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim, Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun, Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim, Yaşamak sevmek gibi gönülden olsun, Olursa bir şikayet, ölümden olsun. Ömür denen sermayeyi ne de çabuk tüketiyoruz farkında olmadan. Oysa beklentilerimiz, umut ettiklerimiz vardı yaşamdan . Çok kere duymuşsunuzdur bu sözü, derler ki; “elinizde sihirli bir değnek olsaydı ilk önce neyi değiştirmek isterdiniz ” diye. Umut dünyası ya bu dünya, başlardık saymaya; evimi, barkımı eşyamı; işimi eşimi ya da dünyamı.. Bir düşünsenize, elinizde sihirli bir değnek ve karşınızda kocaman bir dünya. Seçim şansınız nasıl olsa bolca. Haydi başlayın o halde hayal kurmaya ve değiştirin dünyanızı olduğunca … Bense, gönül dünyamdan başlardım her şeye. İlk önce güneşi hapsederdim yüreğime ve bir merdiven dayardım gecenin bir vakti yıldızlar ülkesine. Koparırdım dalından birer birer tüm yıldızları karanlığın onca kasvetine rağmen; her biri saçlarınızda taçlansın diye. Şimdi, elimde tuttuğum bu sihirli değneği önce yüreğime, sonra size ve beraberinde tüm dünya üzerine yöneltiyor ve işte dileğimi söylüyorum: Dilerim, Çiçekler en tatlı renkleriyle, Ufuklar koyulaşan pembelikleriyle , Evren tüm güzellikleriyle Size mutluluklar getirsin. Dilerim, Ayaklarınıza serilsin bahar, Gözlerinizde parlasın bütün yıldızlar, Kimsenin duymadığı ılık bir rüzgar Size sevgilerimi getirsin. Umudunuz ömrünüzden uzun olsun,, Sevgiyle BAHAR SAYGIN -GAZETECİ- SPİKER