KONJONKTÜRE İMAN EDENLER

Abone Ol

     Bir şeye ne ile atıf yaparsan matufun temeli odur. Allah’a iman dediğimiz zaman, imanın temelini Allah; konjonktüre iman dediğimiz zaman, imanın temelini konjonktür tayin etmiş oluyor. Konjonktür “hal ve şartların dayatması” demektir. Zorbalıkla eş anlamlıdır. Bütün dünya, din ve eğitim camiası, sefil kelimeleri (: Kültür, ideoloji, felsefe, tanrı, insan/kadın hakları vs.), modayı, makyajı, markayı, futbolu dayatıyor. İnsanlar bu zorbalığı kabul ediyor. Kişi düşünme vasfını kaybettiği zaman her türlü zorbalığa boyun eğer. Her türden ‘hak’ konusunda; Allah’ın tayin ettiği haklar vardır. Tek dünya devleti sadece insan hakları değil, onlarca sefil kavram dayatıyor. Mesela; Allah’ın tayin ettiği hakları esas alan Allah’a, insan haklarını esas alanlar ise konjonktüre iman etmiş olur. Bu kadar.

    Ben Müslüman’ım diyende iman müktesep bir hak olmadığı için (çünkü onu koruması lazım), “…kesin olarak iman etmek…”  (Neml-2-3), “…imanlarına haksızlık bulaştırmayanlar…” (Enam-82) gibi onlarca ayet var. Ayetler kâfirden bahsetmiyor. Müslüman olduğu halde, imanı kesinlik kazanmayanlar, imanına haksızlık bulaştıranlardan bahsediyor. Bu ayetlerin tehdidinde olmak, konjonktüre iman etmektir. Müslüman’ın hem Allah’a, hem de başka şeylere iman etme tehlikesi vardır. Hak ilah’ı kavramayan için put, şehir meydanında değil, her yerde, her şeyde var.

    Herkesin reel politik davranması ve barış havarisi kesilmesi; konjonktüre iman etmenin devamıdır. Reel politik; politik gerçeklik demektir. Bu gerçeklik size şunu sunuyor: Kırk katır mı, kırk satır mı? Sıtma mı, ölüm mü?  Dünyadaki “sefil kavramlar”, finans karakolları, tezgâhlar, vekâlet savaşları, daha bilmem neler varken barış içinde yaşayamazsın! Bütün dünyayı en derinden kuşatan “konjonktür, barış, reel politik” teslisini keşfedemeyenler, bu teslise iman etmesin de ne yapsın! Şunu ispat ediyorum: Söz üzerinden, dünyadaki bütün sis bulutlarını dağıtamayan, kafasındaki teslis inançlarını atamaz. Teslis inancı Hıristiyanlıkta belki tek ama Müslümanlar arasında onlarcadır. Kavramları bilmeden o sisi dağıtamazsınız.  

    Konjonktüre iman etmenin alametleri: Herkes için geçerli olan ilk alamet kavramlar üzerinden vaki oluyor. Sefil kelime-yüce kelime (Tevbe-40) ayrımını yapamayan konjonktüre iman eder. Allah’ın çizgisi, sınırı, açık emri bu! Amel üzerinden ihmal, günahkâr yapar; kelime üzerinden ihmal ise giderayak imanı alır götürür. “Allah’ın kelimeleri değiştirilemez” (Yunus-64) emrine zıt olarak;  “elhamdülillah doğdun” demesi gereken, “iyi ki doğdun” diyorsa, Selam Aleyküm yerine ‘günaydın’ diyorsa; o kişi bu iki ayet üzerinden Allah’a savaş açmıştır. Bir ülkenin sınırını ihlal, savaş sebebidir. Ülke içinde vukuat, adli/idari bir vakadır. Tıpkı bunun gibi; Allah’ın kelimelerini ihlal etmek, Allah’a savaş açmaktır. Şunu herkes iyi bilmeli: Kuran’ın kelimesini ihmal, iptal ve takas etmek; pratikte Kuranı takas etmektir. Bizim dinimiz zahire göre hükmeder. Değiştirilemez diyor da sen değiştiriyorsan, Allah’a savaş açmışsındır. Çünkü Kuran; kendi kelimelerinden ibarettir.  

    İki asırdır ilk defa sadece Afyonhaber’in sayfalarında; Kavramlar-sloganlar (söz grupları), besmeleyi reddeden fiiller, tuzak bilgi sistemleri, teslis inançları, bir kelimeyi tanıma ameliyesi, İslami kavramların yama-takas-vekâlet kabul etmeyeceği, değerlere açıkça atıf yapılması zorunluluğu, sorgulamanın ne üzerinden yapılacağı, demokrasi (=ideoloji) üzerinden amel edip, İslam üzerinden sonuç beklemenin konjonktüre iman anlamına geldiği, ithal kavramın karşıtına döndüreceği, Kuranın pratikte değiştirildiği, belirsiz olan her şeyin sadece “söz üzerinden” açık edilebileceği... Hakikatlerini ilk kez dile getirdik. Demek ki iki asırdır Türkiye nal topladı. Tanımlayan hükmeder. Tanım ve tasnif ne üzerinden ise din onun üzerinden oluşur. . İslam dışı her tanım; batıl bir dinin ilanıdır. Türkiye, batıl tanımlar/inançlar yüzünden artık tek dünya devletinin şubesidir. Önce iman, sonra vatan kurtarılmayı bekliyor. Tanım ve tasnif, sefil kavramlar üzerinden olduğu için terör örgütleri meclise girdi; bu gidişle o dört harfliler de girecek. Aynı kavramları kullananlar aynı meclise düşerler. Diktatörlerin (sefillerin) düşüşü dikey olur. Bu sayfalar bunun ispatıdır.