FİTNE ATEŞİ VE BENZİN
Rahmetli annem Saddam Hüseyin idam edildiğinde çok üzülmüştü. Üzülme nedeni Saddam'ın idamından ziyade onun Amerika tarafından idam edilmesi idi. Bu; doğal, yalın, pürüzsüz, önyargısız, adeta masum bir çocuk tepkisiydi ve doğruydu da... Zira annem okuma-yazma dahi bilmezdi.
Saddam günahlıydı da onu öldürenler daha mı az günahlıydı. Kasım Süleymani suçluydu da ona suikast düzenleyenler daha mı az suçlu... Suikast İsrail tarafından yapılsaydı da mı aynı tepkiyi verecektiniz. Dış müdahalenin olduğu hangi ülke huzur bulmuştur. Onlara alan açmanın adı en hafif tabirle gaflettir.
Öldürülen malum şahsa, bir başka deyişle bir zalime bile karşı olsa Amerika'nın yanında neden yer almamak gerektiğinin mantıksal nedeni nedir biliyor musunuz... Birgün sizinle işi bittiğinde ya da çıkarları çatıştığında bütün dostlarını (!) satar da ondan... Saddam’ı İran’a karşı kullanırken araları fevkalade iyi idi mesela... Zira bir yandan potansiyel bir düşmanı bertaraf ediyor, en azından işlevsizleştiriyor, bir taraftan da silah satarak zenginliğine zenginlik katıyor, bölgeye yerleşiyordu. Bölgedeki uzantısı İsrail ise olan bitenleri elini ovuşturarak seyrediyor, elini sıcak sudan soğuk suya sokmadan büyük İsrail’in önündeki bir tehditten daha kurtuluyordu. Bugün konjonktürel çıkarınız gereği birlikte verdiğiniz fotoğraf, sıranın size gelmesini beklemenin ötesinde bir anlam taşımıyor.
İran; Şii fanatizmi, Fars milliyetçiliği gibi nedenlerle ve de bir miktar palazlandığını düşündüğü için; örneğin Afganistan'da, örneğin Irak’ın işgalinde, Suriye'de bu güçlerle işbirliği yaptı. Oysa işgal edilen toprak öyle ya da böyle İslam toprağı… Ve gün döndü devran döndü, silahlar da kendisine döndü... Taliban da öyle değil miydi. Yıllarca işbirliği yaptı ve işi bitince infaza maruz kaldı. Üstelik iki eski dostunu birbirine kırdırarak…
Bunlar tabi zahiri sebepler... Asıl olan zalimle yapılan işbirliği ya da zalime yapılan yardım... Gözünüzü kin bürümüşse bunları görmeniz mümkün olmaz. Bireysel hayatınızda da böyledir bu... Siyasal hayatınızda da... Söz gelimi güçleri yetse, Tayyip Erdoğan’ı parçalaması için kurtların önüne atacak pek çok ehli kıble yok mu aramızda... 15 Temmuz neydi mesela… Konjonktürel çıkarlarınız gereği iletişime geçtiklerinizin nihai hedefi sizinle aynı değilse, kullanıldığınızı anladığınızda çoğu zaman iş işten geçmiş olur.
Tabii bir de sünnetullah var. Allah bu ilahi yasasının bir gereği olarak bir zalimi diğer bir zalim eliyle cezalandırır. Olan biraz da budur. 20 küsur yıldır sahada olup, sırf mezhebi sebeple insanların kanlarını döken, onları yerlerinden eden, sayısı belirsiz insanın ölümüne neden olan, bunu yaparken de ümmet bilinciyle değil, ırkçı ve mezhebi reflekslerle hareket eden bir kişinin sonu Allah'ın bu kanununun tecellesinden başka bir şey değildir. Bize düşen buradan ders alıp üzerinde tefekkür etmektir; aynı durum tekrarlamasın diye… Bir zalim öldü diye diğer zalimin ekmeğine yağ sürmek değildir vazifemiz… Amerika ve diğer hiç bir şer odağının operasyonu uzun vadede İslam dünyasının çıkarına değildir. Bu Saddam’ın öldürülmesi için de Ladinin öldürülmesi için de böyledir.
Ortada iki katil varsa birisi diğerinden daha az masum değildir elbette... Ama o iki katilden birisi diğerini ortadan kaldırmışsa katilin birisinden yana olmamız gerekmez. ABD'nin sesi olmamak gerek elbette... ABD'nin sesi olmamak İran'ın sesi olmak demek değildir. Ya da tersi…
Amerika'nın ilk açıklamasına dikkat ettiniz mi... Bilmem şu kadar 'sünninin' katili dedi. Sünnilik diye bir şey mi var. Bu sünnilik denen şey ayrı bir din midir. Koruyucusu Amerika mıdır. Elbette burada kastedilen sünnilik, ehli sünnet değildir. Amerikan ayrıştırmacılığının, çıkartmak istediği şii-sünni çatışmasında taraflardan birisidir.
Bir zamanlar kumar oynarken yumruk yiyen bir başbakanımız vardı. Üstelik ülkenin her bakımdan uçurumun kenarında olduğu 1990'larda... İyidir-kötüdür, doğrudur-yanlıştır, haklıdır ya da haksızdır, ama o anda bu milletin başında gözükmektedir. Alıp bacağından mı asarsınız, falakaya mı çekersiniz, hapse mi atarsınız yoksa idam mı edersiniz ne ederseniz edin ama siz edin, dışarıdan birileri değil... Bu anlamda İranlı general de aynı konumdadır.
15 Temmuz malum olduğu üzere bir Amerikan operasyonuydu ve başarısız oldu. Başarılı olsaydı sadece FETÖ'cüler değil, birçok kişi de zil takıp oynayacaktı. Ama bu ülkede bir iç savaş çıkacak, düşman çeşitli gerekçelerle ülkeye sızacaktı. Saddam düşünce öyle oldu nitekim... Kaddafi düşünce de... Bu ne Saddam'ı aklar ne Kaddafiyi... Mesele 'esasen' nerede durduğunuzla ilgilidir.
Bir başka açıdan bakarsak da; İran'ın esasen Amerika ve İsrail'in dostu olduğunu söylemek fevkalade cahilce ve önyargılı... Savaşın ne demek olduğunu bilmeyenler oturduğu yerden ahkâm kesiyor. Ama bu üç ülke biliyor. Bu yüzden karşı karşıya gelmiyorlar. Bölgesel savaşlar bile vekâleten yürütülüyor. Bakınız nisbi olarak bir ülkeye karşı açıkça işlenen bir suikast bile bütün dünyayı teyakkuza geçirdi. Zira onlar da biliyor bunun anlamını... İran’la bu ülkelerin düşman olmadığını söylemek, en az Tayyip Erdoğan’ın Amerika’nın adamı olduğunu söylemek kadar cahilcedir.
İran şimdilerde derin bir travma içerisinde... Çünkü kutsalına dokunuldu. İnsanlar her nasıl duygu yüklü olduklarında hassasiyetleri zayıflıyorsa ve de biz bunu nisbi olarak tolere ediyorsak, benzer bir durum devletler için de söz konusudur. Şimdilerde İran'a ilişkin, tahrikle ilgili bütün yorumlamalar kötü niyetli değilse cahilcedir. Hiç değilse bir süreliğine bunları askıya alıp, büyük düşmanın yaktığı ateşe benzin taşımamalıyız.