Afyonkarahisar Barosu Başkanı Avukat Turgay Şahin, cinsel saldırı ve cinsel tacizle mücadelede, sadece ceza artırımının yeterli olmayacağını belirterek, “2004 yılında yürürlüğe giren 5237 yeni Türk Ceza Kanunu ile bu suçların cezaları artırıldı, ancak gördük ki bu suçlarla mücadelede sadece cezaların artırılması işe yaramıyor, konu psikolojik ve sosyolojik boyutuyla ele alınmalı” dedi. Son günlerde sıkça gündeme gelen ve yeni yargı paketinde çıkarılması düşünülen ‘Cinsel saldırı ve cinsel taciz’ suçlarında cezaların artırılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şahin, tasarı konusunda kendilerine ulaşan bir taslak olmadığını kaydetti. Tasarı hakkında kamuoyunun bir kısmında oluşan kadınlara pozitif ayrımcılık getirilecek algısının yanlış olduğuna vurgu yapan Şahin, şöyle konuştu: “Çünkü bu suçlar sadece kadınlara karşı değil, cinsiyeti ne olursa olsun çocuklara ve erkeklere karşı da işlenebiliyor. Yani bu suçlar sadece kadınları değil, aslında toplumdaki bütün bireyleri ilgilendiriyor.” “BU SUÇTAN DOLAYI CEZAEVİNE GİRENLER ÇIKTIKLARINDA ISLAH OLUYOR MU?” Şahin, bu tür suçlarla mücadelede sadece konuya ceza ayağı ile bakılmaması, olayın psikolojik ve sosyolojik boyutu ile ele alınıp ona göre bir mücadele yöntemi seçilmesi gerektiğine dikkat çekti. 2004’te yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu ile bu suçlarla mücadele kapsamında cezaların artırıldığını belirten Şahin, şöyle konuştu: “Ancak, geçmişte yaşadığımız bu deneyimle gördük ki bu olayı sadece ceza ayağıyla ele almak, suçları azaltmıyor aksine bu süreçte bahsi edilen suçlar dramatik biçimde artmıştır. Ayrıca bu tür suçlarda hapis cezasının önleyici etkisi tartışılmalıdır; yıllarca hapis yatan bir çocuk tacizcisi cezasını çekip çıktığında hastalıklı eğilimlerinden kurtuluyor mu? Ben pek böyle olmadığını düşünüyorum. Olanca iyi niyetine ve gayretine rağmen cezaevlerinin bu eğilimleri tedavi edebilecek bir yeterliliği ve imkanı yok. Cezanın yanı sıra ortada bir hastalık bulunduğunu düşünerek mevcut hastalığın tedavisi ve olası hastalıkların engellenmesine de çalışmamız gerekiyor. Bu sadece devletin işi değil.Tüm sivil toplum kuruluşlarının, ailelerin ve tek tek bireylerin meselesidir. Pornografi ile mücadele, internet ve uydu yayınlarının denetimi, bunda sansürü kastetmiyorum, bunun yerine çocuklarımızın sporla, sosyal aktivitelerle sosyalleştirilmesi ve ekran bağımlılığından kurtulmalarının sağlanması, böylece kişilik bozukluklarının önüne geçilmesi acilen düşünülmelidir.” Yeşilay’ın şu ara her türlü bağımlılıkla mücadele için kolları sıvadığını anlatan Şahin, şunları söyledi: “Madde bağımlılıklarının yanı sıra internet, cep telefonu bağımlılıklarını da ilgi alanlarına dahil etti. Bu konuda işbirliği yapılmalıdır. Psikolog ve psikiyatr desteği önemsenmeli ve suçla mücadelede öne çıkarılmalıdır.” “TASARIYA KATKI YAPMAYA HAZIRIZ” Şahin, söz konusu taslağa barolar, hukukçular olarak katkı sağlamak istediklerini anlatarak, sözlerine şöyle devam etti: “Son yıllarda çıkarılan birçok yasa tartışmaya açılmadı ve sivil toplum örgütlerinin konu hakkında görüşleri alınmadı. Baro olarak bugüne kadar bize gelen bütün yasa tasarıları üzerinde çalıştık ve toplumu çok yakından ilgilendiren konular hakkında tüm ilgililerin görüşlerine başvurulması gerektiğini söyledik. Bu tür yasa tasarıları oldu, bittiye getirilip hemen Meclis gündemine taşınmamalıdır. Öyle ki suç oranlarına bakıldığı zaman toplumu bu kadar yakından ilgilendiren bu konu muhakkak tartışmaya açılmalıdır ve görüşlere başvurulmalıdır.” (İHA)
