“Suriye’de 7. Yılına giren zalim Esed rejimi ve destekçileri katliam ve saldırılarına yenilerini de eklemeye devam etmektedir. İki gün önce sabah İdlib ‘in Han Şeyhun beldesine düzenlenen kimyasal silah saldırısında çoğunluğunu çocukların oluşturduğu 150'den fazla sivil ölmüş, yine çoğu çocuk 500 sivil yaralanmıştır. Ardından yaralıların tedavi edildiği Rahma hastanesi ve yine yaralılara müdahale eden sivil savunma merkezlerine 5 defa saldırıda bulunulmuştur. Yine İdlib’de Maret Numan bölgesinde Hastane vurulmuş, tedavi gören onlarca sivil yaralanmış, hastane kullanılamaz hale getirilmiştir. Şamda kuşatma altında bulunan Doğu Guta Kabun mahallesinde çok sayıda hava saldırısı olmuş, Duma da ise engelli sağlık merkezi vurulmuş, Hama’da birçok noktaya aynı anda hava saldırıları düzenlenmiş, İHH İnsani Yardım vakfı tarafından desteklenen ekmek fırını dahi vurulmuştur.

 

Bu görüntüler ilk değildir. Maalesef Dünya Devletlerinin şu an ki tutumlarına bakılırsa son da olmayacaktır. Obama döneminde kırmızıçizgi ilan edilen Kimyasal saldırı, 2013 yılında gerçekleştirilmiş, ancak ne kırmızıçizgi kalmış ne de zulme engel olunmuştur.

 

Dünya devletlerinin oynadığı barış tiyatrosunun kurbanı maalesef yine Suriyeli masum siviller, kadınlar ve çocuklar oluyor. Halep işgalinden sonra Batı adeta tüm Suriye muhalefetini terör örgütü olarak kabul etmeye başlamış PYD/PKK gibi terör örgütlerini ise özgürlük savaşçısı ve terörle mücadelede müttefik olarak kabul etmekte ve karadan havaya füzeler dahil olmak üzere her türlü ağır silahlarla donatmaya hız vermiştir.

 

Türkiye’nin Daeş ve YPG/PYD/PKK terör örgütlerine karşı mücadelesinde ise ABD-Rus ittifakı ve onlara eklemlenen mezhepçi İran çetelerinin Türkiye’ye karşı ittifak oluşturduklarını görmekteyiz.

 

Cenevre de başlayan güya Barış Görüşmeleri, müzakereci devletler ve yetkililerin tatil yapmalarından başka bir işe yaramamıştır. Aynı şekilde büyük umut olarak sunulan Astana Barış görüşmelerinde de oyalanmaya çalışılmaktadır. Başta Türkiye’nin tüm iyiniyetli çabalarına, barış görüşmelerinin yürümesi için gösterdiği samimi ve yoğun çalışmalara rağmen Suriye de barış için bir yol alınamamaktadır. Dünya devletleri bu gayretli barış çalışmalarını adeta sabote etmekte ve tam anlamıyla vahşet devam etmektedir. Bu vahşet karşısında susmak Müslüman’a yakışmaz. Allah Teala ayeti kerimesinde

 

“Mü’minler kardeştir” buyuruyor.

 

O halde bugün kardeşlerimizin yanında olmazsak, hesap gününde yüce yaratıcımızın huzuruna hangi yüzle çıkarız. “Zulme sessiz kalmak, zulme ortak olmaktır” Biz zulme sessiz kalmıyor ve zalimleri lanetliyoruz. Bitmeyen vahşet karşısında yürekleri yanan, kardeşlerinin acısına ortak olan gözyaşı döken bizler sesimizi yükseltmeye devam ediyoruz.

 

Kadın-erkek demeden, yaşlı-çocuk ayırt etmeden insanların üzerine kimyasal bombalar yağdıran, toprağı, havayı, suyu zehirleyerek nesillerin geleceğini heba eden insanlık suçu işleyen zalimlerin derhal cezalandırılmasını istiyoruz.

 

Ey Müslümanlar, İslam ümmeti! Saldırı ve terör haberlerine alışıp duyarsızlaşmayın! Kardeşliğinizi unutmayın, tek yürek olarak mazlumun yanında yer alın! Ey dünya kamuoyu ey İslam ülkelerinin liderleri, ey insan hakları yetkileri! Bu sessizliğiniz sizin sonunuzun belirtisidir.

 

Bu katliamları durdurmak için maddi ve manevi her türlü gücünüzü seferber edin! Masumları, anaları, yavruları katleden bu vahşeti durdurun!

 

Bizler Afyonkarahisar Sivil Toplum Kuruluşları Platformu olarak bu sessizlik karşısında susmuyor ve haykırıyoruz

 

Bizler mazlumların kardeşiyiz ve umuduyuz… Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun Zalimler için yaşasın cehennem” dedi.