Zamanının Müslüman ve Türk topluluğunun birliğini ve manevi bütünlüğünü, gönül birliğini temin eden üç zirve isim vardır. Mevlana, Hacı Bektaşı Veli, üçüncüsü ise yalın ve en güzel Türkçe’siyle Yunus Emre’dir.   Bu üç zirve şahsiyetin ortak özelliği tasavvuf ekolünün önderleri olmakla birlikte Allah ve insan sevgisini en iyi işleyen birer manevi örnek, edebi şahsiyet olmalarıdır.   “Sevgide güneş gibi ol… Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol… Hataları örtmede gece gibi ol…  Tevazuda toprak gibi ol… Öfkede ölü gibi ol…” der Mevlana hazretleri…   Bir gönül ve aşk insanı olan Yunus ise “Yaratılanı sev yaratandan ötürü” diyerek bütün insanlığı bütün mahlukatı bütünü mevcudatı kısaca yaratılmış olan her şeyi sevmemiz gerektiğini söylüyor. İnsanların kimlikleri ve milliyetleri önemli değildir, hatta ve hatta dinleri de önemli değildir Yunus Emre için. Önemli olan yaratılmış olması ve onu da bir yaratanının bulunması yani Yüce Allah tarafından yaratılmış olmasıdır.   “Sevelim sevilelim bu dünya kimseye kalmaz” der Yunus Emre…   “Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için, Dost’un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim” diyen Yunus, gönül yıkanların kıldıkları namaza da “bu kıldığın namaz değil” diyerek bakıyor… Bakınız ne diyor Yunus Emre…   Bir kez gönül yıktın ise Bu kıldığın namaz değil Yetmiş iki millet dahi Elin yüzün yumaz değil   Bir gönülü yaptın ise Er eteğin tuttun ise Bir kez hayır ettin ise Binde bir ise az değil   Yol odur ki doğru vara Göz odur ki Hak’kı göre Er odur alçakta dura Yüceden bakan göz değil   Erden sana nazar ola İçin dışın pür nur ola Beli kurtulmuştan ola Şol kişi kim gammaz değil   Yunus bu sözleri çatar Sanki balı yağa katar Halka matahların satar Yükü gevherdir tuz değil     İçinde bulunduğumuz şu hoşgörü ve barış ortamına çok muhtaç olduğumuz, kin ve nefret duygularının zirve yaptığı bu ortamda bu satırlar sanırım insanımızı kendisine getirir…     .   www.idrisozek.com [email protected] www.facebook.com/idrisozek www.twitter.com/idrisozek