MEMLEKETİMİZİN GURURU-MİLLİ SİNEMANIN ÖNCÜSÜ
YÜCEL ÇAKMAKLI
1937 yılında Bolvadin Zafer Caddesi’ndeki “Çakmaklı Konağı”nda
doğdu. Babasının memuriyeti sebebiyle ilk ve orta öğrenimini Afyon’da
tamamladı.7 yaşında iken babasını kaybetti. Tasavvuf terbiyesi almış
muhafazakar bir ailesi vardı. İçindeki sinema tutkusu, aile baskısına
rağmen gittikçe gelişti. Boş zamanlarında arkadaşlarıyla bir olup
sinemaya gidiyordu. Hatta bunun için bazen okulunu ihmal ettiği bile
oluyordu. Öğrenimi sırasında yazlık sinemalarda çalışarak harçlığını
çıkarıyordu. Bu arada bol bol film seyretme imkanı da buluyordu.
Özellikle ramazana rastlayan yaz aylarında iki dedesi onu yanlarına
alıp gerekli dini eğitimi vermek için gayret ediyordu. Mevlevi dergahı
müntesibi dedesinin fahri imamlık yaptığı yıllarda ona yardım
ediyor, hem de bir şeyler öğreniyordu. Zaman zaman müezzinlik
ediyor, minareye çıkıp ezan okuyordu. Ama her sözünün arkasından,
sinema ile igili bir cümle geliyordu. Dedesinin anlattığı Hazreti Yusuf
hikayeleri “arkası yarın” şeklinde ve merak uyandıracak biçimde, onun
hayal dünyasında sinema ile örtüşüyor adeta bir” dizi film “ senaryosu
haline geliyordu. Otuz ramazan her gün, Kur’andan ve Mesnevi’den
dini hikayeler dinliyordu. Nitekim yıllar sonra, dinlediği bu hikayeleri
sinema diliyle seyirciye aktarma ihtiyacı duyduğunu kendisiyle yapılan
söyleşilerde itiraf edecekti.
1955 yılında yüksek öğrenim görmek üzere İstanbul’a geldi. İktisat
Fakültesine kayıt oldu ama gönlünde sinema sevgisi ve arzusu yattığı
için ona en yakın alan olarak gördüğü Gazetecilik Enstitüsüne geçti.
Devamlı bir şekilde, dergi ve gazetelerdeki sinema eleştirmenlerinin
yazılarını okuyarak kendini geliştirdi.Üniversite yıllarında Fatih’teki
Vakıflar Talebe Yurdu’nda kalıyordu. Geceleri derslerinden arta kalan
zamanlarını, bedava film seyretmek ve harçlığını çıkarabilmek için
sinema gişesinde bilet satıyordu.
1959 yılından itibaren gazetelere amatör olarak yazılar yazmaya
başladı. 1960 yılında da Gazetecilik Enstitüsü’nden mezun
oldu.1961-1963 yılları arasında bir buçuk yıl Artvin Borçka’da yedek
subay olarak askerlik yaptı. Yanında götürdüğü, başta Kur’anı Kerim
olmak üzere,milli ve manevi kültürün kaynağı sayılabilecek temel
eserlerle birlikte sinema sanatıyla ilgili kitapları da okudu. Sinemacı
olmanın temellerini oluşturmak için askerlik süresini değerlendirmeye
çalışıyordu.
1963 yılında terhisini müteakip, dönemin çok satan muhafazakar
gazetelerinden “Yeni İstanbul” gazetesinde, Tarık Buğra, Gökhan
Evliyaoğlu, Hamit Tezkan gibi yazarlarla birlikte 6 ay çalıştıktan sonra
1968 yılına kadar sinema asistanlığı yaptı. Bu arada Osman F. Seden,
Orhan Aksoy, Mehmet Dinler gibi yönetmenlerin yardımcısı olarak
50’ye yakın filmde çalıştı. Türk sinemasının büyüklerinden, usta-çırak
ilişkilerini ve sinema sanatını öğrenmeye gayret etti.
İlk defa ,Tohum dergisinin 1964 yılı Ağustos sayısında çıkan sayısında;
”Türk sinemasının, ancak köylüsü ve şehirlisi ile manevi kıymetleri
maddeden üstün tutan Müslüman Türk halkının inançları, milli
karakteri, gelenekleri ile yoğrulmuş, Anadolu gerçeğini yansıtan filmler
yaparak, ”milli sinema” düşüncesini ortaya koymuştu. Milli sinemanın,
milli kültürü aktarmasını istiyordu. Kitlelerin sesini duyurmayı ve
sinema sanatıyla herkesin özüne dönmesini temin etmeyi bir görev
olarak üstlenmişti.
Nihayet bu düşüncesini hayata geçirmek amacıyla Yüksek İslam
Enstitüsü öğrenci dernekleriyle iletişime geçerek Elif Film Şirketi’ni
Ali Emir Osmanoğlu ve Ergün Bayık ile birlikte kurdu. 1965 yılında
gazeteci olarak hacca gittiğinde ortaya çıkan belgesel film fikri, 1969
yılında çekilen “Kabe Yolları” ile gerçekleşti ve sinemaya ilk adımını
attı. Bu film büyük ilgi gördü. 1970 yılında gerçekleştirilen ve Şule
Yüksel Şenler’in “Huzur Sokağı” romanından uyarlanan “Birleşen
Yollar” filmi ile Türk sinema tarihinde yeni bir akımı başlattı. 1975
yılına kadar, kendilerine o dönemde zor ulaşılan Türkan Şoray, İzzet
Günay, Salih Güney ve Semih Sergen gibi önemli oyuncularla çalıştı.
1972 yılında Milli Türk Talebe Birliği bünyesinde ,üniversiteli gençleri
bu alanda eğitmek için oluşturulan sinema kulübünde yetişen gençler
arasında, Mesut Uçakan, Salih Diriklik başta olmak üzere bir çok
yetenekli gençlere destek oldu.
1975-1990 yılları arasında TRT’de Genel Müdür Danışmanı ve Film
Yönetmeni olarak çalıştı. Sultan 4. Murad, Küçük Ağa ve Kuruluş
(Osmancık) gibi bir çok önemli filmlerini burada gerçekleştirdi.
Anadolu’nun muhafazakar insanını sanatla tanıştırıp ahlaki açıdan
bozulmaya uğramadan geliştirilmesini, sinema ve televizyonun bu
yöndeki etkisinin göz ardı edilemeyeceğini, ahlak anlayışımızın
ve inançlarımızın batı toplumlarından farklı olduğunu, tarihi bir
gelişim içinde oluşmuş ahlak anlayışımızın olduğunu, bu dönemde
televizyonun büyük önem taşıdığını, sinemayı evlere taşıdığını,
aile ve normal okuldan sonra televizyonun üçüncü okul olduğunu,
sinemanın gücünü gördüğünü ,hissettiğini; kendisi gibi muhafazakar
çevrede doğup büyümüş birisini bile çekip içine aldığını, ailesi ve
okul çevresinden sonra kişiliğini bulmada etkili olan , büyük bir
güç olduğunu hissettiğini, Türkiye’de sinema ile televizyonun aile ve
okuldan daha etkili olduğunu gördüğünü; 1988 yılında Hafta Sonu
gazetesine verilen ve “dobra dobra” köşesinde yayınlanan röportajda
dile getiriyordu.
Yönetmenliğini yaptığı filmlerle büyük ses getiren Türk milletinin haklı
takdirini kazanan Yücel Çakmaklı, 1967 yılında evlendi. Evliliğinden
iki kız, bir erkek çocuğu dünyaya geldi. İki kızı da diş hekimi oldu.
Oğlu ise uluslararası işletme okudu. 6 torunu oldu .Mesleğini ve
hayatını inşa ederken hayat arkadaşı desteğini hiç eksik etmedi.
1990’da TRT’den ayrıldı.2005 yılında Peyami Safa’nın romanından
uyarlanan Cumbadan Rumbaya filmi son çalışması oldu ve yine son
olarak ”Dinle Neyden” filminin süpervizörlüğünü (film çalışanlarını
denetleme) üstlendi. Yaptığı işlerin boşa gitmediğini görmenin
gururunu hep yaşadı ve çalışma azmini hiç kaybetmedi.
1991 yılının Mart ayı başlarında Bolvadin Belediye Kültür Merkezinde
hemşerileri ile buluştu ve “Günümüzde Türk Sineması” başlığı altında
konferans verdi. Bu konferansta, sinema dünyasındaki sıkıntılardan
bahsederek filmlerinde ,maneviyata dönük senaryolardan
yararlandığını ve bu tür yapımlara halkımızın sahip çıkmasının
sevindirici olduğunu belirtti.
Ayrıca yönetmenliğini yaptığı “Sahibini Arayan Madalya” filminin
galası da aynı tarihlerde Bolvadin’de yapıldı. Büyük bir davetli ve
izleyici topluluğunun katıldığı gala gecesinde kısa bir konuşma yapan
ve Bolvadinlinin kendisini bağrına basmasından mutluluk duyduğunu
belirten Yücel Çakmaklı’ nın konuşması sık sık alkışlarla kesildi.
Minyeli Abdullah-1,Minyeli Abdullah-2 ve Sahibini Arayan Madalya
filmleri 15 gün Bolvadin Köksoy Sinemasında gösterime devam
etti. Yetkililerden alınan bilgiye göre filmlerin 9500 kişi tarafından
seyredildiği bildirildi.
2007 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından verilen “Üstün
Hizmet Ödülü “ nü hemşerimiz yazar, romancı İbrahim Ulvi Yavuz’un
elinden aldı. 2008 yılında TBMM tarafından “Devlet Üstün Hizmet
Madalyası’’na, aynı yıl Kültür Bakanlığı tarafından sinemadaki 50
yıllık hizmetleri dolayısıyla “Emek Ödülü”ne layık görüldü
Bir kalp yetmezliği nedeniyle geçirdiği ameliyat sonrası 23 Ağustos
2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde Hakka yürüdü
ve Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi. Allah rahmet etsin.
Türkiye Yazarlar Birliğinde 20 yılı aşkın süredir, yönetim kurulu üyeliği,
genel başkan yardımcılığı ve genel başkanlık dahil her düzeyde görev
yapan , halen Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı 2.Başkanı olarak hizmet
veren ve 30 yıllık emek sonucu hazırladığı Bolvadin Ansiklopedisi
ile memleketimizin yüz akı olduğunu ispat eden ; hikaye, roman, şiir
,hatıra, inceleme ve araştırma gibi edebi türlerde yaklaşık 20 esere
imza atan değerli büyüğümüz İbrahim Ulvi Yavuz’un da katkılarıyla,
2010 yılında Yücel Çakmaklı’nın adı, Türkiye Yazarlar Birliği’nin
Ankara Dikmen vadisinde bulunan tesisine verildi ve tesisin adı “Yücel
Çakmaklı Sanat Merkezi” olarak değiştirildi.
Yine AKÜ Bolvadin Meslek Yüksek Okulu ve Güzel Sanatlar
Fakültesinin 13 Mart 2017 tarihinde ortaklaşa düzenlediği etkinlikte,
ölümünün 8. Yılında Milli Sinema akımının kurucusu ünlü yönetmen
geniş bir katılımla anıldı. Bu etkinliğe Milli Sinemanın önemli
isimlerinden yönetmen ve yapımcı Mesut Uçakan da katıldı Ayrıca
MYO Müdürü Doç. Dr .Cantürk Kayahan’ın moderatörlüğünde,
Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölüm Başkanı Prof.
Dr. Nesrin Kula Demir de yer aldı. Yaklaşık iki buçuk saat süren
söyleşi, Bolvadin Belediye Başkanı Fatih Kayacan’ın Mesut Uçakan’a
günün anısına plaket takdim etmesiyle sona erdi.
Bu değerli hemşerimizi bir kez daha rahmet ve şükranla anıyoruz.
Mekanı cennet olsun.