- Anadolu’da yüz elli yıldır her gelen nesil öncekini aratıyor. Bu tartışmasız bir gerçektir. Hangi reçeteler uygulandı, neler yapıldı; oraya girmeye gerek yok. Ayette diyor ki; “onlar bir milletti geldi geçti…” On kalem tedbir alınabilir… İlk akla gelen sual; alınacak tedbirlerden ilki (veya hepsi) ne olmalıdır?
- “Yeryüzünün yegâne iktidarı, insanların beğeni ve arzularını yönetenlerdir. Bundan ötesi iaşe ve ibate taburu, kolluk kuvvetlerine, sevk ve idareye vaziyet etmektir…” (Hakikatin Yasaları) İnsanların beğeni ve arzularının, Anadolu’nun tevhidi değerleri ile sağlaması yapılmadıkça, başka bir gayrette bulunmanın faydası yoktur. Beğeni ve arzular kesinlikle emirle, talimatla, temenni ile değiştirilemez; düzene sokulamaz. Gönüllülük esası ile olur. Beğeni ve arzular, maddeler halinde sıralanır. Tevhidi filtreden geçirilir ve elenir; anlatılır. Soru: İnsanların günümüzde beğeni ve arzuları nelerdir; bunlardan bir tanesi bile tevhidi filtreden geçirilmiş midir?
- Müstemleke memuru ne demektir? Müstemleke memurunun dilinin temel taşları nelerdir? Bir Anadolu ehli, müstemleke memurunun dili ama özellikle kavramları ile konuşursa ağzından düşman sesi çıkarmış olur mu? Havuz delikse (Allah’ın inzal buyurduğu kavramlar yerine ithal kavramlar ihdas edilmişse) havuzu doldurmak için daha fazla su (her hangi bir reçete sunmak) havuzu doldurur mu?
- Bugün itibarı ile Cihanşümul organize tuzaklar nelerdir? Ayetin ifadesi; insanlar kendi kendilerine zulmettiğine göre (yunus-44), çağdaş tuzaklara düşmenin insanlarda bir tarz olduğunu söyleyebilir miyiz?
- 1960’lı yıllardan başlayarak, ülkemizin tamamını oluşturan en az on grup, birbirine karşı kıyasıya mevzilenip, 12 Eylül düdüğünün ötmesine niçin sebep oldular? Hiç kimse, hiçbir tabelanın altına girmeseydi, düdük ötmeyecekti değil mi? Çünkü ilgililer, ‘biraz daha gerginlik olsun, bizim gelişimiz inandırıcı olsun” demişlerdi.
- “İlahiyata rağbet çok, kebairde gerileme yok; dinden geçinmek gibisi var mı?” sorusu; dost acı söyler ama doğru söyler, atasözüne denk düşer mi?
- ‘İdeoloji’ kavramının ne olduğunu batıdan öğrendiğimize göre (bu kesin); batı bize kendi ideolojisini öğrettiği için batı ile başımızın dertten kurtulmadığı doğru mu?
- Dünyadaki müesses düzenin bekçileri, hangi imkânlarla bizim ensemizde boza pişiriyorlar, (pişirmek istiyorlar)? Hak din bizim ama borusu öten, boza pişiren onlar.
- İnandığımız dinimizden arzuladığımız sonuçları, kendi yanlışlarımız yüzünden alamadığımıza göre, İslam’ın dalgakıranları diyebileceğimiz ciddi yanlışlarımız olmalı; onlar nelerdir acaba?
- “Televizyon: Öldüren Eğlence” adlı kitap, televizyondan asla iyi bir verim alınamayacağını, ancak sıradan eğlenceler için öldürücü bir alet olduğunu izah ediyor. Anadolu irfanı bu alete ‘aptal kutusu’ diyor. Türkçede bu kitabın bir benzeri dahi yazılamadığına göre; TV konusunu gayrimüslimler, nasıl oluyor da Müslümanlardan daha iyi dile getirebiliyorlar? (Cevaplar için evet, hayır şeklinde değil, gerekçeli izah gerekiyor.)