Bir köy özlemi var bende; hem dışımda, hem içimde,
Gördükçe; bakarım gelip, geçerken, ararım yolumun üstünde,
Özenirim yaşantılarına köylülerin, doğallıklar içinde,
Ağaçların gerisinde kalan, o saklı bahçelerinde hem de Ekim’de…
Çatal çatal ayrılan yollardan, herhangi bir köye uğrasam,
Bekliyor olsa, beni köy evinde, sağlıklı bir yaşam...
Allı, güllü, morlu yeşilli, örtülerle, türkü örtünsem sımsıcacık,
Yün yorgan içinde, tertemiz havası, zıpkın gibi fırlasam gözüm açık.
Saat diye kursam; horozun sesini, sabahın seheri yıkasa yüzümü,
En taze yumurtasını kırsam tereyağına, sucuklu; doyursam gözümü…
Buz gibi suyunu içe içe, huzur bulsam, doğayla iç içe,
Yeniden doğdum desem, hayat dolu, canlı, dirice.
Koyunları, kuzuları yayılırken, kekik kokulu yaylalarında,
Çobanım sulasa koyunlarını, soğuk pınarları, kuyularını bulup da,
Sığınsa bir ağacın altına, aniden yağsa yağmur, çise çise,
Sırtındaki keçe kepeneğe bürünüp, keyifle etrafını seyretse…
Kavalı yanık yanık çalsa, kaybolan koyunu, kuzuyu bulsa,
Gökkuşağını sarsa, dağlar, yaylalar mis gibi toprak koksa.
Neyleyim sahili, denizi; seyretsem gün dönümünü dağlardan batarken;
Meralardan gelen hayvanları görsem, şaşırmadan ahırlarına dağılırken...
Gün batınca sağılsın, Çayırbağı’nın hayvanları, sütü, yoğurdu, yağı,
Bolvadin’de kaymaklar, mayalansın peynirler; sağlıkla tütsün ocağı.
Ekilse tarlalar, kendi Anadolu’nun kendi has tohumlarından,
Başaklar filizlenip dolsa, alsa hasadını bereketli topraklardan.
Çiftçi dayı ekip biçsin, kaldırsın harmanı, ayırsın sapla samanı,
Cemile teyzem, yoğursun hamuru, katmerleri pişsin sabah ezanı...
Domatesleri koparsam dalından, taze taze, yeşillerin arasından,
Fasulye, bostan, ne varsa ekilmiş, toplasam bereketle tarlasından.
Bir elim uzansa, Sultandağı’nın kirazına, vişnesine; her meyvesine…
Şuhut patatesi, yüklesem çuvallara, öteki elim ulaşsa tüm köylerine.
Ağaçlarında meyveler, nazlı nazlı olgunlaşsa, soğuk vurmasa,
Elmalar, armutlar, kayısılar, ayvalar, şeftaliler dolsa taşsa,
Toprak değsin elime ayağıma, yüzüme, gözüme, yüreğime,
Ayazda çatlayan tenim, dönsün kızıla çalan bakır rengine.
Adını bilmediğim çiçeğim kokusu lavantaya karışsın,
Kırların renkleri, mor beyazlarla yarışsın, sevgiyi hatırlatsın.
Deresinden aksın sular, tertemiz havasında uçsun arılar, kuşlar
Bal süzülsün yanaklarında, koştursun köy meydanında çocuklar.
Hayallerimi doğrasam mis gibi tarhana çorbasına, kaşıklasam mutluluklara
Akşam olunca gömelim dertleri, acıları topraklara; göz kırpalım yıldızlara,
Köyler size mecburuz, köylü dayı, köylü bacı siz olmazsanız, biz de açız.
Bedeniniz güçlü kuvvetli, emeğiniz bereketli olsun, kalmayın, bahçesiz, tarlasız…
Mürşide AYHAN