Tarihler, 14 Ağustos 1922’yi gösterdiğinde Akşehir’de (Konya) hareketlilik başlamıştı. Uzun zamandır beklenen an gelmişti. Türk ordusu 1 yıldır bugünü bekliyordu. Ordu, taarruz için yola çıkıyordu.
Akşehir’den hareket eden ordunun hedefinde bir yer vardı; Şuhut!
Bundan tam 100 yıl önce, tarihler 24 Ağustos 1922’yi gösterdiğinde, Türk ordusu 10 günlük bir yolculuğun ardından Şuhut’a gelmişti.
Fakat bu yolculuk öyle kolay olmamıştı.
***
Sevgili Afyonhaber okuyucuları…
Bugünkü yazımda bu 10 günlük yolculuğun hikayesini anlatacağım.
Akşehir’den Şuhut’a yapılan bu 10 günlük yolculuğun şifreleri 28 Temmuz 1922 tarihinde gizli…
Haydi, gelin bu şifrelerin peşine takılalım.
***
Tarih, 28 Temmuz 1922…
Ordunun karargâhı Akşehir’de… Türk ordusu taarruz için hazırlıklarını bitirmek üzere… Yapılan planların komutanlara anlatılması ve taarruz planlarının tartışılması lazım… Fakat bunu yaparken bu çalışmanın Yunan ordusuna duyurulmaması da gerekiyor.
Karar veriliyor: “28 Temmuz günü Akşehir’de ordu içinde bir futbol maçı yapalım. Herkes Türk ordusu maç yapıyor, eğleniyor sansın. Akşam da karargâhta taarruz planlarını tartışalım…”
***
Gerçekten de 28 Temmuz 1922’de Akşehir’de bir futbol maçı organize ediliyor.
Bu maç, 100 yılın maçı…
Kırmızı takım ile beyaz takım 2-2 berabere kalıyor… Maçı Akşehirliler de izliyor… Herkes mutlu, eğleniyorlar…
Sonra herkes dağılıyor…
Ve sıra geliyor gerçek amaca…
Akşam 21.00’de komutanlar Akşehir’deki karargâhta toplanıyor ve taarruz planını tartışıyorlar…
***
Fevzi Paşa planı anlatmaya başlıyor:
“Sayıca bizden üstün olan düşmanı bir darbede çökertmek istiyoruz. Birliklerimizin büyük bir kısmını Afyon’un güneyinde toplayacağız. Süvari kolordusu ile birlikte Sincanlı Ovası’na ineceğiz. Düşman da parçalara ayrılacak ve biz bu parçaları kolayca yakalayacağız. Düşman İzmir yönüne doğru kaçmaya başlayacak…”
***
Plan sade ve açıktı. Ama riskliydi… Komutanlar arasından bir kişinin kafasında soru işaretleri vardı. O kişi Yakup Şevki Paşa idi. “Ben bu plana katılmıyorum. Kafamda soru işaretleri var” diyor ve devam ediyor. “Yüz bine yakın insanı Afyon’un kuzeyinden güneyine indirmek zor. Hele bunu düşmana fark ettirmeden yapmak ise imkânsız. Düşman bunu öğrenirse de baskın yapmamızın bir anlamı kalmaz. Ben askerlerimizin bir kısmını yerinden oynatınca düşman uçağı ertesi sabah bu değişikliği görüyor. Bunu önleyemeyiz.”
İsmet Paşa da ona şöyle cevap veriyor:
- bizim askerlerimizin hareketini anlamaması için her türlü tedbiri alacağız.”
- bir beyin fırtınası oluyordu.
- Şevki Paşa’nın tereddütlerini açıkça söylemesi de çok iyi. Zira başarılı bir taarruz için her şey konuşulmalıydı.
O toplantıda konuşulan konuların bir tanesi de ordunun taarruz için hareketiydi. Taarruz planına göre Afyon’un karşısına üç piyade, üç süvari kolordusu yığılacaktı. Bu kolorduların sayısı tam olmamakla birlikte yaklaşık olarak 100 bin kişi yapıyordu. Gerçekten büyük bir sayıydı.
Şimdi sıra ordunun planlı, programlı ve dikkatli bir şekilde Afyonkarahisar’a sevk edilmesindeydi.Planın ayrıntıları tek tek konuşuldu.
Şu kararlar alındı:
- Yürüyüş çizelgeleri düşmanı uyandırmamak üzerine yapılacak
- Birlikler düşmanın anlamaması için bir gün önceden taarruz yerinde olacak
- Ordunun yürüyüş yolu üzerinde bulunan bazı köyler Yunanlar taarruz edecek haberleri ile geri gönderilecek
- Bazı köyler tamamen boşaltılacak
- Gündüz ağaçların altında, evlerde, ahırlarda, dere kenarlarında saklanan askerler sadece gece yürüyecek
- Asla ateş yakılmayacak, gece yürüyüşü sırasında ışık kullanılmayacak
- Gerideki birliklerin çadırları sökülmeyecek ve buralarda biraz da olsa asker bırakılacak… Sanki yaşam normal akışında devam ediyor izlenimi verilecek… Böylece gündüz uçan düşman uçakları Türk ordusundaki hareketliliği göremeyecek…
- Yürüyüş 14 Ağustos’ta başlayacak ve hedef Şuhut olacak
- TBMM’de taarruz planı önceden konuşulmayacak, sadece hükümet içinde yer alan milletvekilleri bilgilendirilecek
- Ordu taarruza geçtikten sonra TBMM’ye bilgi verilecek
***

Her anlamda büyük bir gizlilik. ‘Zafer, ayrıntıda gizlidir.’
Gerçekten 100 bin kişinin hareketi çok zordu… Ve bu plan gerçekten uygulanmıştır. Mükemmel bir disiplin örneği sergilenmiştir.
14 Ağustos’ta Akşehir’den yola çıkan Türk ordusu bu gizlilik planları ile 24 Ağustos günü Şuhut’a gelmiştir. Mustafa Kemal Paşa da yanında Fevzi Paşa ve İsmet Paşa ile yine aynı gün akşamı 19.00’da Şuhut’a gelmiştir. 24 Ağustos gecesini ve 25 Ağustos gününü Şuhut’ta geçirip Çakırözü köyüne geçmiştir.
Gün, 25 Ağustos gecesinden 26 Ağustos sabahına doğru akıyordu.
Artık, ZAFER için her şey hazırdı.