rnrn rnrnBelediye son günlerde işgaliyeye izin vermiyor.rnrn rnrnEsnafa sıkı denetim yapıyor, göz açtırmıyor.rnrn rnrnBelediyenin, düne kadar ekonomik hayatı canlandırmak adına dükkan önlerinin halkı rahatsız etmemek kaydıyla kullanılmasına, isteyerek ...

Gözden kaçırmayın

ERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYORERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYOR

  Belediye son günlerde işgaliyeye izin vermiyor.   Esnafa sıkı denetim yapıyor, göz açtırmıyor.   Belediyenin, düne kadar ekonomik hayatı canlandırmak adına dükkan önlerinin halkı rahatsız etmemek kaydıyla kullanılmasına, isteyerek ve bilerek tolerans gösterdiği inkar edilemez.   Buna rağmen;   Esnaf belediyenin bu toleransını: haksız, sınırsız, ticari ve toplumsal etiğe uymayan
yöntemlerle abarttıysa…   Vatandaşta bu husustaki rahatsızlığını belediyeye bildirirse belediyenin uygulama yapması gayet normaldir.   Esnafın dükkan önünü teşhir amacıyla kullanması bir tür işgaliyedir.   İşgaliye geçici kullanım olup kira sözleşmesi de yoktur.   Belediye işgaliye bedeli alır veya almaz buna kararı encümen verir.   Aslında, vatandaşın küçük esnaftan bir şikayeti de yoktur.   Esas problem;   Sigara yasağının başlamasından sonra, oturma alanlarını dışa taşıran yaya ve araçla bir yerden bir yere ulaşmayı zorlaştıran işletmelerdir.   Pastaneler, cafeler, bistrolar, büfeler gibi..   Belediyeden beklenen, küçük esnaftan ziyade bu işletmelerin yaptığı işgaliyeye dur demesi ve gerekeni yapmasıdır.   Zaten vatandaşında, küçük esnafın dükkan önüne koyduğu dondurma, meşrubat sattığı buz dolaplarından veya teşhir amacıyla koyduğu iki sandık eşyadan rahatsız olduğuna ihtimal vermiyorum.   Ancak bu hususta belediyeyi kışkırtanlar olduğunu biliyor ve onları kınıyorum.   Hele mübarek Ramazan ayının başlangıç günlerinde, esnafın sıkıştırılmasına sebep
olanlara açıkça “ayıp ettiniz” diyorum.   Öte yandan; küçük esnafın belediyenin gösterdiği iyi niyetli toleransı istismar
etmeyeceğine ve belediyenin ikazlarına uyacaklarına inanıyorum.   AYAKLI BANKALAR… Yaşam bize devamlı ders verir, ama biz anlamayız. Yaşam; asla yorulmayan, vazgeçmeyen, bitmeyen-tükenmeyen bir öğretmendir. Ama insanoğlu dangalak… Anlamaz… İşte son anlatılan olay: Bir mermerci elindeki çekleri iskonto ettirecek.. Ancak, banka kredisi dolu.. Arkadaşı onu Karagözoğlu Caddesinde birine götürüyor. İskontocu İsceli Kemal D. Diye birine… Ekonomide iskonto deniliyor, halk arasında tefe… 20 bin liralık 3 ay vadeli çek kırdıracaklar.. İskontocu çeki alıp, bankadan soruyor ve “Tamam hallederiz..” diyor. 10 bin lirayı kasadan çıkartıp mermercinin önüne koyuyor. Üç ay vadeli çeke yüzde 50 faiz… Vergi yok, muhtasar yok, sigorta yok… Demek ki mermerci altı aylık çek getirse borçlu çıkacak. Afyon’un senelerdir çözülemeyen problemi
bu ayaklı iskontoculardır… Yıllardır çok ocak söndürdüler, yuva
yıktılar. Hüseyin Efendi bu vicdansızların önde
gelenidir. İbrahim Efendi ile son aylarda sıkı fıkı
olmalarının nedeni neymiş? İbrahim Efendi’de paçayı kaptırmış Hüseyin
Efendi’ye… Yandı gülüm keten helva.. İbrahim Efendi bankalara borçlarını
ötelemiş ancak vadelerinde ödeyemediği için, ocağına düşmüş Hüseyin Efendi’nin… Onun için ayrılamıyorlar. Aynı malı kullanıp, aynı kaba şey
ediyorlar… Allah ıslah etsin… Damat Efendi ile Sümbül Ağa, bana ve
Afyon’daki bir dostuma ankesörlü telefonlardan küfür ettiriyor. “Sevgilisi Emsal’in karnındaki tepiyor, o hala daha
Sümbül Ağa Serkan T.’nin sevgilisi Zü…’e sarkıyor…”
Bu söze çok bozulmuş… Telefonda kabadayılık olmaz… Buna tele-kabadayılık denir. Dallamaya bak… Diğer iddialar için sesi çıkmıyor, çatı
katındaki garsoniyerin perdesini kapatmadan yaptığı edepsizliğe bozuluyor. Sümbül Ağa, sana ne oluyor? Peşkirci değil misin sen?