ULUSAL DURUŞ…rnrnDün Ankara’da patlayan bomba olayını televizyonlarda izlemişsinizdir.rnrnHaberin veriliş şekli tam bir rezaletti.rnrnAvrupa medyasından öğreneceğimiz çok şey var…rnrnÇünkü;rnrnKendilerini vuran teröre psikolojik anlamda destek verecek görüntüleri ...

Gözden kaçırmayın

ERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYORERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYOR

ULUSAL DURUŞ… Dün Ankara’da patlayan bomba olayını televizyonlarda izlemişsinizdir. Haberin veriliş şekli tam bir rezaletti. Avrupa medyasından öğreneceğimiz çok şey var… Çünkü; Kendilerini vuran teröre psikolojik anlamda destek verecek görüntüleri ekranlarına taşımazlar, tek kare basmaz, tek satır yazmazlar. Son üç ayda 47 şehidimiz var, mayınlar bombalar patlıyor, yollar kesiliyor, insanımız kaçırılıyor, örgüt bayrakları meydanlarda cirit atıyor, bayrağımız yakılıyor. Medyaya bakıyorum… Televizyon programlarında akıl verenleri, gazete köşelerinde hesap soran keskin yazılar görüyoruz. Milli duygular üzerinde konuşmak, yorum yapmak, kalem oynatmak, yüreği yaralı olan millete şirin görünmek güzel de… Hükümet’i terörle mücadelede aciz göstermenin memlekete faydası ne? Rahat koltuklarda oturup, “Nerde bu devlet” diye ahkâm kesmek midir yurtseverlik? Hükümet bu ülkeye iyilik yapmak istiyorsa, medya yöneticilerini bir araya getirmeli. Teröre karşı “ortak bir dil” oluşturulmalı. Çünkü patlayan bomba değil, ülkeye zarar veren.. Reyting rekabeti yüzünden “psikolojik bombardımana” alet oluyoruz, buna kafa yormalı… Yanlış anlaşılmasın, “sansür” den söz etmiyorum. Bir “ortak bir tavır” dan “ulusal duruş” tan, söz ediyorum. ********* Geçenlerde halı sahada top oynayan üç polisimiz şehit oldu. Anında teröristler aranmaya başlandı ancak sonuç alınamadı. Teröristler Kandil’den gelip, olayı yaptıktan sonra tekrar Kandil’e mi kaçtı? Hayır. Teröristler, olayın olduğu şehirde saklandılar. Belki de orada yaşayan insanlardı. Bu konu tartışılmıyor, yazılmıyor. Hükümetin teröre karşı projeleri tartışılıyor. *************** NE DENİR?… Hiçbir zaman söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmuyor. Misal “Dürüst ve imanlıyız” diyorlar… Oysa “Dürüst ve imanlıyız, harama el sürmeyiz” diyen Hüseyin Efendi ile İbrahim Efendi, daha bir gün önce etraftakilerini atlatıp 35 plakalı arabayla, arka yoldan eşekle buluşmaya  gidiyorlar. Şaşırtmaca olarak da, başka model bir siyah arabayla eve dönüyor, ama diğerinin plakası bu sefer buna takılıyor. Eminim kapı çalarken parolaları da vardı: “Tık...tık...tık…” Evdeki; sağ elini kulağına huni yapıp iyice eğilerek ve içerden kapının deliğine dayayarak: “Kim o…” “Biziz biz, zampik Hüseyin, dandik İbrahim…” “Parola?..” “Bilek…” “İşaret?..” “Bilezik…” “Tamam…” Düğün mü bu?   İlla takacak… Bakın; Hüseyin Efendi hem hacı, hem yıkımcı, hem pis zampara olursa…   Sıpalar tarafından dövülmesine rağmen;   Eşofmanları çekip hala eşeğin peşinden giderse…   Sapıklık değil midir bu?   İbrahim Efendi’ye gelince…   Hem hacı olur, hem harama el sürerse, hem dünür sahibi olur hemde evladı yaşında kızlarla fingirderse, görünürde vakit namazlarını da kaçırmazsa…   Ne denir böyle adama?