8 Mart Dünya Kadınlar Günü, aile kurumunun temel taşı, değerlerimizin temsilcisi, taşıyıcısı ve koruyucusu olan kadınlarımızın sosyal yaşamda yaşadıkları sıkıntıları ve sorunları ifade etmeleri açısından önemli bir gündür.

 

Toplumumuzun yapısını güçlendiren, şekillendiren, aile birliğinin en önemli unsuru olan kadınlarımız sevginin, merhametin, fedakârlığın ve duyarlılığın sembolüdürler. Kadınlarımız hayatın her alanında etkin bir şekilde yer alarak ailelerine ve topluma önemli katkılar sağlamaktadırlar.

 

Kadınlarımız, tarihimizin her döneminde, kurulan ilk Türk Devletlerinden bu yana devletin kuruluşunda ve yönetiminde daima erkeğin yanında yer alıp etkin bir rol üstlenmişlerdir. Gözünü budaktan esirgemeyerek her daim kahramanca mücadele eden Türk kadını, Kurtuluş Savaşı’nda, Cumhuriyetimizin kuruluşunda ve son olarak 15 Temmuz gecesi hain, alçak darbe girişimine karşı dik duruşuyla tarihe adını altın harflerle yazdırmıştır.

 

Dünyada demokrasinin gelişmesi ve insan hakları standartlarının yükselmesiyle birlikte kadın hakları mücadelesinde önemli mesafeler kat edilmiştir. Devletimiz mevcut durumu yeterli görmeyerek başta eğitim olmak üzere gerek sosyal hayatta, gerekse ekonomik hayatta kadınlarımızın toplumdaki konumunun geliştirilmesi, hak ettiği değerin verilmesi, her türlü bedeni ve ruhi şiddetten uzak, sağlıklı ve huzurlu bir şekilde yaşaması için çalışmalara devam etmektedir.

 

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in  “Cennet Annelerin ayakları altındadır”, “Kadınlar size Allah’ın (cc) emanetidir.” buyruğunu düstur edinen bizler, bugüne kadar kadınlara yönelik her türlü şiddetin, ayrımcılığın ve istismarın karşısında olduğumuz gibi bundan sonra da olmaya devam edeceğiz.

 

Bu duygu ve düşüncelerle tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü en içten dileklerimle kutlar; sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmelerini dilerim.