rnrnTürk siyasal yaşamında kurduğu partiler, nüktedanlık ve hazırcevaplılığıyla tanınan, müzmin muhalif duruşu ve ismi Kırşehir’le özdeşleşen bir siyasi lideri sütunuma konuk etmek istiyorum. Genç kuşakların ...

Gözden kaçırmayın

ERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYORERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYOR

  Türk siyasal yaşamında kurduğu partiler, nüktedanlık ve hazırcevaplılığıyla tanınan, müzmin muhalif duruşu ve ismi Kırşehir’le özdeşleşen bir siyasi lideri sütunuma konuk etmek istiyorum. Genç kuşakların çoğunun muhtemelen bilemeyeceği, Kırşehirlilerin hemen hatırlayacağı, Türk siyasi yaşamında ismi unutulmayacak bir portre: Osman Bölükbaşı.   Osman Bölükbaşı’nı Fatih Artvinli’nin “Seraba Harcanmış Bir Ömür: Osman Bölükbaşı” isimli çalışmasına sadık kalarak anlatmaya çalışacağım. Artvinli’nin 2004 yılında bir yüksek lisans tezi olarak hazırlayıp sunduğu çalışma, 2006’da kitaplaşır.[1]   Yazar, Osman Bölükbaşı’nın 1946–1973 yılları arasındaki siyasi yaşamı ve mücadelesini masaya yatırır. Çok partili yaşama geçişle birlikte kurduğu partiler ve muhalif çizgisi, partilerinin tezleri, ordu ile ilişkileri, siyasi yaşamı, Bölükbaşı’nın liderlik profili bir cerrah titizliğiyle irdelenip ve incelenir. Demokrat Parti’de müfettiş olarak görev yapan Bölükbaşı, etkili muhalefeti göremediğini beyan ederek bu partiden ayrılır. Millet Partisi, Cumhuriyetçi Millet Partisi, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ve tekrar Millet Partisi’nde görev almıştır. İlki hariç diğerlerinin hep genel başkanıdır Bölükbaşı. Bu partiler çoğu zaman devrin üçüncü büyük partisidir.   Özellikle 50–60 arası yıllarda iktidar-muhalefet ilişkileri çok gergin ve sıkıntılı geçmektedir. Sonu 27 Mayıs ihtilalı ile bulan bu dönemde genelde muhalefet özelde (daha doğrusu bu kitap bağlamında) Bölükbaşı, partisi ve Kırşehir epey köşeye sıkıştırılacaktır. Mecliste tek vekil olarak görev yapan Bölükbaşı’nın ilk partisi Millet Partisi irticacı olduğu öne sürülerek kapatılmıştır. İkinci partisini kurarken Millet Partisi’nin önüne Cumhuriyetçi sözünün eklenmesi tesadüf değildir. Daha sonra 54 seçimlerinde Kırşehir’den 5 vekil çıkaran Cumhuriyetçi Millet Partisi’ni iktidar ilden ilçe yaparak cezalandırır. Bu hatasını anlayan iktidar birkaç yıl sonra Kırşehir’i geri il yapar. Bu sefer de Bölükbaşı’nın dokunulmazlığını kaldırıp kendisine hapse gönderir. Bölükbaşı bu durumu şöyle haykırır: “Kırşehir kaza olma sırasını savdı. Şimdi kaza olma sırası Bölükbaşı’nda” (s.84) DP iktidarının özellikle ikinci ve üçüncü döneminde iktidar sarhoşluğu denilebilecek birçok olaya imza atar iktidar. Muhalefetin seçim dışındaki zamanlarda miting ve toplantı yapması bile yasaklanır. Tekirdağ gezisine çıkarken ısrar üzerine Çorlu’da mola veren Bölükbaşı burada konuşması isteyen partililere kendine özgü üslubuyla şu cevabı verir: “Konuşma devri kapandı, bakışma zamanı başladı. Bunun da yasak edilmesinden önce bari birbirlerimizi iyice süzelim.”(s.77) Artvinli’nin vurguladığı gibi Bölükbaşı, DP dönemini bir cümlede özetleyecek eleştirisini şu şekilde belirtir: ‘Köye çeşme getirdiler amma adalet, müsavat ve hürriyet çeşmelerini kuruttular” (s.111)   İktidarın artan baskısı karşısında diğer muhalefet cephesiyle sık sık güç birliğine girer Bölükbaşı. 27 Mayıs ihtilalını “meşru bir ihtilal” olarak görmesine rağmen 27 Mayısçıların icraatlarının çoğunun altına imza atmaz. En yüksek oyunu da bu dönemde alır. 54 vekille meclise girer. Bölükbaşı siyasi yaşamında sık sık istifa edip geri partisinin başına geçer. Böylece karizmasıyla partiyi yürütmeye çalışır. Muhalif yönü ağır basan Bölükbaşı’nın iktidar olmaya pek gönlü yoktur. İktidar olalım diyenler ile kendisinin düşüncesi çelişince partiden yeni bir parti daha doğar. Kendisi Millet Partisi’ni tekrar kurar. Partisi kısa bir süre iktidar olur. Bölükbaşı Türk siyasetinde alışılmadık tavırlarını sergilemeye devam eder. İlginçtir acaba “taç başı uslandırır” atasözünü ciddiye aldığından mıdır? Genel başkan olmasına rağmen iktidar olduğu dönemde bakanlığı kabul etmez.   Osman Bölükbaşı’nın hatipliği, nüktedanlığı ve hazırcevaplığı geniş kitleleri hep etkilemiştir. Ama bunların oya dönüşmesi için aynı şeyleri söylemek mümkün değildir. Miting ve toplantılarının çok kalabalık, oldukça coşkulu olmasına rağmen sandıktan beklenen oyları alamaz Bölükbaşı. Hatta birçok mitingde bu durumdan yakınır “Bizim tanesi çıkmayan harmanımız boldur. Sapı uzun tanesi kıt Türk Milleti; meydanlarda veriminiz bol, benden alkışlarınızı esirgemezsiniz, ama sandık başına gidince başkasına oy verirsiniz… Bizim kümeste tavuk çok ama hep başkalarının folluğuna yumurtluyorlar… Meydanlarda rahman diye alkışlarsınız, sandık başına gidince şeytana sarılırsınız.(doğru söylüyorsunuz diyen kalabalıklara) Ben doğruyum ama ne çare, ah bir de sizi doğru yola getirebilseydim, harmanı bol, tanesi az milletim benim.”(s.238)   Kitabın sonunda ek olarak Demokrat Parti’den ayrılış dilekçesi bulunmaktadır. Günümüzdeki “Gördüğüm lüzum üzerine…” diye başlayan bir iki cümlelik istifa dilekçelerinden çok farklıdır. Bölükbaşı’nın istifa dilekçesi daha doğrusu mektubu, edebî yönü ağır basan bir mektup olarak yorumlanabilir.   Yukarıda Bölükbaşı’nın oya dönüşemeyen durumunu başarısızlık olarak yorumladığımızda Fatih beyin “Seraba Harcanmış Bir Ömür: Osman Bölükbaşı” isimli çalışması aynı zamanda Bölükbaşı’nın bu başarısızlığının tahlili olarak da okunabilir. Osman Bölükbaşı hakkında yapılan bu yüksek lisans tezinin emsallerinin çok üzerinde hatta doktora çalışması standartları düzeyinde olduğunu beyan etmek durumundayız. Bir kamu kurumunda çalışan, tezini sunduğu aynı üniversitede doktora çalışmasına devam eden Fatih Artvinli’nin yakın gelecekte kaliteli akademisyenlerimizin arasına katılacağını tahmin ediyorum. Kitabın sonuç bölümünün çok ciddi tespitler içerdiğini, bu bölümü dikkatle altını çizerek okuduğumu söylemek zorundayım. Ülkemizde bu alanda akademik çalışmaların züğürtlüğünü de göz önünde bulundurduğumuzda “Seraba Harcanmış Bir Ömür: Osman Bölükbaşı” nın Türk siyasetinin Anadolu Fırtınası Bölükbaşı hakkında ciddi bir boşluğu dolduracağını umut ediyorum. Son olarak eserin sonuç bölümündeki tahlillerinden uzun bir alıntıyla satırlarıma son veriyorum:   ”Osman Bölükbaşı, Türkiye’de ‘siyasetin popülerleşmesi’ne katkıda bulunmuştur. Özellikle, okuma yazma oranının son derece düşük olduğu 1950’lerin Türkiyesi’nde Bölükbaşı, başkentte olup bitenleri Anadolu’ya, meydanlara taşımıştır. Kürsüde saatlerce Meclis tutanağı, belge, evrak, gazete küpürü okuyan, siyasi olayları ve iktidar politikalarını fıkralarla ve popüler benzetmelerle halka anlatan Bölükbaşı, hem Türkiye’de siyasetin popülerleşmesine hem de popülist siyasetin oluşumuna katkıda bulunmuştur.   Osman Bölükbaşı’nın halkı yüceltme, gerçek halkı temsil etme- kahramanlık, cesaret, meydan okuma vb. gibi popülist motiflerle yüklü bir siyasi dili vardır. Siyasi iktidarları, halktan uzaklaştığı, siyasileri hırs, ikbal, menfaat peşinde koştuğu gerekçesiyle eleştiren Bölükbaşı, iktidarı ve genel olarak siyaseti bir ‘şer kaynağı’ olarak göstermiştir. Osman Bölükbaşı, Türk siyasi yaşamında iktidarlara güvenmeyen, her siyasi iktidardan şikâyetçi olan inatçı ve müzmin bir muhalefet anlayışının simgesi olmuştur.   Bir muhalefet partisi lideri olarak Osman Bölükbaşı’nın Türk siyasetine en büyük katkısı, sürekli muhalefet konumun kullanarak, Türkiye’de siyasetin ve demokrasinin niteliğine dair rakiplerinin dile getiremediği bazı cesur tespitlerde bulunması olmuştur. Ancak, bu tespitler tutarlı bir siyasi program ve düşünce etrafında temellendirilmediği ve hiçbir zaman iktidarı hedeflemediği için, çok partili yaşama geçişten sonraki çeyrek yüzyıllık dönemde üçüncü bir parti ve muhalefet çizgisinin kurumsallaşamaması ve kalıcı olamaması ile sonuçlanmıştır.” (s.193)     [*] Eğitimci, E-posta: ikizkuyu@yahoo.com [1] Fatih Artvinli, Seraba Harcanmış Bir Ömür: Osman Bölükbaşı, 252 sayfa, 1.baskı, 2007, İstanbul, Kitap Yayınevi, www.kitapyayinevi.com