Nurullah MARDİN, Türkeli Gazetesi…   “Söz gümüş ise susmak altındır.” Bu söylemle her birinize selamlar olsun. Allahın selamı ile günümüze başlayalım derim. Kime karşı susmak gerek? OY verip, göreve getirdiğimiz kişilere karşı susmalıyız. Vergilerimizle maaş alan kamu görevlilerine karşı susmak gerek. Neden mi? Susmaz iseniz, sustururlar da ondan diyorum. Eleştiriye karşı hoşgörümüz, saygımız, sabrımız, tahammülümüz kalmamış da ondan susmak gerek. Bir soru sorsanız. Alacağınız cevap, beklentinizin yıllar öncesine denk gelen konuları içermektedir. Siz, “Kar yağıyor üşüyorum, yardım ediniz.” İlgililer size “1919 yılında Ağustos ayında çok Sıçaklar olmuş.” diyor. Siz, “İş arıyoruz.” diyorsunuz. İlgiller size, “Kamu kurumlarında sendikalar, yaptıkları grevler nedeniyle özelleştirmeler yapılıyor, fabrikaların tamamı satılmalıdır.” diyorlar. Siz, “Adalet istiyoruz.” diyorsunuz. İlgililer, “yeni yasaları bekleyiniz, özel mahkemeleri takip ediniz” cevabını veriyorlar. Susmak gerek diyorum bende. Yok hakkımı ararım ülkede demokrasi var, hukuk var derseniz; alacağınız cevap uğrayacağınız muamele, ancak hakkınızı öldükten 25 – 50 yıl sonra mezarınıza tebliğ edileceğini düşünmeniz gerek. Bu nedenle susunuz. Nefes alabiliyorsanız sizi yaratan Allah’a şükür ediniz. Öyle olur ki aldığınız nefese bile engel olmak isteyen kişiler karşınıza çıkabilirler. Susmak Gerek. Anlattıklarınız anlaşılmıyor ise, Sorduğunuz sorulara, kelalaka denen türden cevaplar alıyorsanız, Her geçen an, bir önceki anı zamanı günü arar oluyorsanız, Tek yapmanız gereken şey SUS-MAK-TIR . Bildiğin ne varsa, kendine sakla. Senin bildiğin kadar karşındakinin unuttuğu olduğunu unutmayınız. Siz susunuz. Sadece dinleyiniz. Konuşan kişinin nefesi sıkıştığında alkış tufanı başlatınız ki, hatip nefes alsın, size söyleyeceklerini okuyup hatırlasın. Yalnız siz susunuz. Susanın başına kaynar sular dökülmezmiş. Susan, bir köşe de sütlüaşını yermiş. Kendi ve vatandaşın hakkını arayacağım diyenlerin başına da gelmedik çile, eziyeti sorun, sıkıntı kalmaz imiş. Ben sütlüaşı seviyorum, susuyorum. Siz konuşup konuşmamakta serbestsiniz. Kaçanın anası ağlamazmış. Artık susmak gerek ne dersiniz?