SORUMLULAR HESAP VERMELİ
Çocuklarını menenjit hastalığından kaybeden acılı anne ve baba sorumluların hesap vermesini istiyor.
Denizli’de 5’inci sınıf öğrencisi 11 yaşındaki Cennet Yılmaz’ın ‘menenjit’ hastalığına yakalanıp hayatını kaybetmesinin ardından Cennet’in baba ocağı Afyonkarahisar’ın Kızılören ilçesine ateş düştü. Burada toprağa verilen kızın ailesi yaşananlardan dolayı üzüntülerini dile getirdi. Kızının ‘taksi görevi mi yapacağız’ diyen 112 ekiplerinin yüzünden öldüğünü iddia eden gözü yaşlı anne Emine Yılmaz, bu durum hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.
Memleketi Afyonkarahisar’da çocuğunu defneden baba Ahmet Yılmaz, çocuğunun başına gelenleri duygulu bir şekilde anlattı. İlk olarak hafif bir baş ağrısı ve karın ağrısının olduğunu kızının kendisine ilettiğini ve bunun üzerine kızının okula gitmek istemediğini söyledi. Ancak, ertesi gün kızının fenalaşması üzerine doktora götürdüğünü anlatan Ahmet Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Ertesi gün biraz daha kötü olunca ben onu devlet hastanesine götürdüm. Durumu ciddi göründüğünden ben acile muayene ettirmek
istedim. Orada bizi bir hemşire karşıladı. O, çocuğumun acile değil polikliniğe götürülmesini söyledi. Ben polikliniğe gittim. Orada doktor muayene etti. Çocuğumun ciddi bir şeyinin olmadığını sadece gribe yakalanan bir hastanın durumunu gösterdiğini iletti. Buna bağlı olarak 3 çeşit ilaç verdi. Ben daha sonra verdiği ilaçlarla birlikte eve geldim. Burada kızıma az bir yemek yedirdikten sonra ilaçlarını içirdik. Sabaha karşı yine rahatsızlandı. Ben yine kızımı saat 05.00 gibi hastaneye götürdüm. Bu kez
kusmaları vardı. Bunu doktora ilettim. Kan tahlili ve idrar tahlili yapmak istedi. Çocuğum bir şey yemediği için idrar tahlili yapamadılar. Kan tahlili sonuçlarının ardından doktor bizi çağırdı, kızımın midesinde gaz olduğunu, bundan dolayı rahatsız olduğunu söyledi. ‘Kusması var mı?’ diye sordular ben de ‘Evet’ var dedim. Daha sonra iğne yaptılar. Bu da çocuğuma bir şok etkisi yaptı. İğneden çok korkardı.”
Hastanede yapılan tedavinin ardından eve geldiğini anlatan Yılmaz, kızına ilaç içirmek için çorba verdiğini ancak bir kaşık çorba bile içemeden yine kustuğunu söyledi. Kusmasının ardından kızının travma geçiriyor olabileceğini düşündüğünü ileten Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü, bir duyarsızlık başlamıştı. Hemen telaşla 112’yi aradım. 112’de çıkan bayana durumu anlattım. ‘Gelir misiniz?’ dedim. 5 dakika içinde geldiler. Doktor geldi baktı, kızım onlara bakabiliyordu ama bakışları çok anlamsızdı.
Doktor bana neyinin olduğunu söyledi. Bende yaşadıklarımızı anlattım. Ama hâla hasta olduğunu ve bugün daha kötü olduğunu söyledim. ‘Bunun üzerine sizi çağırdım’ dedim. ‘Kızımı hızlı bir şekilde hastaneye götürün’ dedikten sonra ‘Eğer biz bu kızı götürürsek size karşı taksi görevi yapmış oluruz. Bu da olmaz’ dedi. Bende ‘Peki’ dedim. Beni uğurlarken form doldurdular. 10 dakikada içeride kızım acı çekerken doldurttu. Bunun da bizim eve geldiğine dair fişmiş. Sonra gittiler bir komşumun aracı ile hastanenin
acil bölümüne gittim. Orada kızım daha çok rahatsızlandı. Hiçbir duyarlılığı yoktu. Doktorlar başka şeylerden şüphelenerek önce bir kan aldılar. Daha sonra yüksek ateşten dolayı menenjit olmuş dediler. Doktorlar, bize, kızımızın omuriliğinden su alarak inceleme yapmak istediklerini sordular, biz de kabul ettik.”
Buradaki müdahalenin ardından Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin 5. katında bulunan bir odaya kızını koyduklarını aktaran Yılmaz, yoğun bakım üniteleri dolu olduğundan kızının buraya konulduğunu iletti. Burada kızının nefes alması için elle hava verilen bir cihaza bağlandığını dile getiren Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz burada iki saat kaldıktan sonra Ege Üniversitesi’nde bir yerin olduğu tespit edildi. Oraya nakledilmemiz istendi. Ama kızımın bitkisel hayatta olduğu her haliyle belliydi.
İki doktor nezaretinde biz ambulansla İzmir’deki Ege Üniversitesi’ne gittik. Hastanede kızımı yoğun bakıma aldılar. Ama kızımız burada bir gün sonra vefat etti. Biz de başkaları hayat bulsun diye kızımızın organlarını bağışladık. Burada ilçemizde defnettik.”
Acılı anne Emine Yılmaz ise, kızının eşi bulunmaz bir kişiliğe sahip olduğunu söyleyerek şöyle konuştu: “Hiçbir çocuk onun yerini dolduramaz. Benim çocuğumu götürmeyen doktorların evlatları da benim çocuğum gibi olsun. Benim çocuğuma şifa olsunlar diye çağırdık. Ama ‘Biz size taksi görevi yaparız’ diye benim çocuğumu götürmediler. Ben nasıl yandıysam onlar da öyle yansın”
Acılı anne ve baba çocuklarının bu duruma gelmesine neden olan sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.