DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, Anadolu Ajansı muhabiri Cünayt Ateş’e yaptığı açıklamada “Türkiye'de siyasetin en büyük yanlışı şu; partiler genel başkanların malı, kasaları da genel ...

Gözden kaçırmayın

ERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYORERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYOR

DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, Anadolu Ajansı muhabiri Cünayt Ateş’e yaptığı açıklamada “Türkiye’de siyasetin en büyük yanlışı şu; partiler genel başkanların malı, kasaları da genel başkanların beyt-ül malı” diye konuştu. Genel Başkan Uysal, AA muhabiri Cüneyt Ateş ile yaptığı röportajda şunları kaydetti: “Siyasete yeni bir anlayış getirmek istiyoruz. Her eleştiriyi, öneriyle destekleyeceğiz” “Dedem 1952-1960 yıllarında DP’nin İncehisar Belediye Başkanlığı görevini yaptı. İki amcam da siyasetin içindeler. Ailem, siyasetin yanı sıra ticaretle de uğraşıyor. Dedem mermerciliğe 1943’te başlıyor, sebebi; Anıtkabir. Devlet, Anıtkabir için mermeri ile ünlü İtalya’dan mermer istiyor. İtalyanlar ise ‘Afyon İscehisar’da şu şu koordinatlarında dünyanın en kaliteli mermerleri var’ diyor. İscehisar’da mermerciliğin başlamasının hikayesi budur. Dedem katip olduğu için devlet mekanizmasıyla ilişkisi olan bir adamdı. Anıtkabir’de değişik yerlerden gelen çok çeşitli mermerler var ama beyaz Afyon mermeri İscehisar’dandır. Anıtkabir’in yapımı için beyaz Afyon mermerini biz verdik. Kendisine yöneltilen ”Milyonlarca ciro yapan aile şirketleri varken neden siyaseti seçtiniz” sorusunu ise Uysal, gülümseyerek ”Siyasete girmenin akılla izah edilecek bir tarafı yok aslında” cevaplandırdı.     Genel Başkan Gültekin Uysal   ”Genç olunca, insanlar soru işareti ile bakıyor” 1995 yılından itibaren ben hep partinin içerisindeydim. Dönemin genel başkanı Mehmet Ağar’ın zamanında, Ağar ile görüştüm daha sonra ‘Seni il başkanı yapıyoruz’ dediler 2003 yılında ve 26 yaşında Afyonkarahisar’da partinin il başkanı oldum. Önce kabul ettim sonra itiraz ettim. Afyonkarahisar’daki yerleşik yapı nedeniyle çekincelerim vardı. Ancak Ağar, hem destek oldu hem de GİK’e aldı beni. Bir çabası vardı. Partiye karşı hem kişisel hem kurumsal sadakat göstermeye çalıştık. Genç olunca insanlar soru işareti ile bakıyor, ama çalışmalarımı gördükçe ilgileri artıyor, destekliyorlar. Ağar’ın genel başkan yardımcısıydım, makam aracım vardı ama kendi arabamla gelip gidiyordum. Neticede kamu burası, kamu sorumluluğu ile iş yapmak zorundasınız. Türkiye’de siyasetin en büyük yanlışı şu; partiler genel başkanların malı, kasaları da genel başkanların beyt-ül malı.”