AFYONKARAHİSAR BARO BAŞKANI AVUKAT TURGAY ŞAHİN KUDÜS FİLİSTİN BASIN AÇIKLAMASI;

Gözden kaçırmayın

Belediye Başkanı Mehmet Zeybek’in Veda MesajıBelediye Başkanı Mehmet Zeybek’in Veda Mesajı

 

AFYONKARAHİSAR BARO BAŞKANI AVUKAT TURGAY ŞAHİN KUDÜS FİLİSTİN BASIN AÇIKLAMASI; KUDÜSÜN STATÜSÜ DEĞİŞTİRİLEMEZ BM KARARLARI İHLAL EDİLEMEZ

 

“Ve Kudüs şehri.

 Gökte yapılıp yere indirilen şehir.

Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri.

 Altında bir krater saklayan şehir”

 

Sezai KARAKOÇ

 

Kudüs Arapların, özelde de Filistinlilerin meselesi değildir.

 

Kudüs derin bir ruh, tarih boyunca bir çok kültürdeki ismi ile selam ve barış manasında devasa bir semboldür.

 

İsrail, her dildeki adları (Urselam-Yeruşalayim-Jerusalem-Kudüs) ile büyük bir anlam yüklü olan Kudüs’ü başkent yapmak için gerçekten madde ve manada çok küçük kalmaktadır.

 

Kudüs İslam’ın üç önemli hareminden birisi,

 

Osmanlı Türkünün’nın üzerine titrediği emaneti,onuru…

 

Tüm semavi dinlerin gözbebeği,

 

İnsanlığın nabzının attığı yer,

 

Barış ile Yıkım arasındaki ince hat,

 

Tahammül ile Sefer arasındaki durak,cennet ile Kıyamet arasındaki geçittir Kudüs…

 

Haçlıların kan banyosu yaptırdığı bu güzide şehir Selahaddin ile bir barış yurdu olmuştur… Osmanlı ile emin beldeye inkilab eden dev bir anıt, mana yüklü bir eser ve baştan başa bir ruhtur…

 

Büyük Şair Sezai KARAKOÇ’un dizeleriyle “Gökte yapılıp yere indirilen şehir”dir; Nuri PAKDİL’e göre ise saatlerimizin ayarlı olması gereken başlangıç noktası, Nizar KABBANİ içinse “Gözlerinden kocaman yaşlar akan hüzün şehri”dir…

 

Mehmet Akif İNAN ise Kudüs’ün kalbi Mescid-i Aksa’yı düşünde görmüştür : Beyt-i Makdis ona “Gözlerim yollarda bekler dururum ;nerde kardeşlerim” demekte, “Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı, Çöllerde kayıp bir yetim vâhayım” diye inlemektedir.

 

Edebiyatımızda neredeyse İstanbul kadar yer bulan bu müstesna şehir şimdilerde işgal altındadır, en son barış yurdu olarak bıraktığımız, her din mensubunun özgürce ibadet ettiği bu selam yurdu artık emperyalizmin çatışma merkezi olarak kurguladığı, savaş ve yıkım bahanesine dönüştürmek istediği bir barut fıçısına çevrilmiştir.

 

İkinci Dünya Savasından sonra emperyalizm Kudüs merkezli siyasi bir dram yaratmış, Ortadoğu bitmez tükenmez ihtilafların, çatışma,savaş ve katliamların merkezi haline getirilmiştir!

 

Filistin Sorunu tek başına ele alınamaz, yahut Kudüs yalnızca Filistin Sorununun bir parçası değildir; Ecdadın inşa ettiği Pact-Ottomana’nın yani Türk ve Müslüman Barışını yıkan Batı’nın yarattığı bir kaostur… Bu nedenle de insanlığın gündemindedir.

 

1947'den bu yana tüm Birleşmiş Milletler kararlarında, Kudüs'ün İsrail hakimiyeti altında bulunması kabul edilmemiş, 1967'de İsrail'in Doğu Kudüs'ü işgal etmesinden sonra yine Birleşmiş Milletler İsrail'i Kudüs'ün statüsünü değiştirecek girişimlerden kınamaya çağırmıştır.

 

İsrail'in 1980'de ilhak kararı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nce kınanmış, bu konuda İsrail hükümetinin almış olduğu tüm kararların hükümsüzlüğü kayıt altına alınmıştır.

 

Bu kararda, ayrıca İsrail'deki diplomatik misyonların Kudüs'teki bulunamayacağı açıkça ifade edilmiştir.

 

İsrail'in işgalci,soykırımcı ve saldırgan politikalarının hülasası olan Kudüs'ü başkent yapma girişimlerine bugüne kadar sinsi ve hesapçı bir mesafede duran Amerika Birleşik Devletleri'nin bu defa destek vermesi asla kabul edilemez.

 

Filistin halkının yaraları kanamaya devam ederken, İsrail’e destek mahiyetinde böyle bir kararın alınması; barışa, huzura ve insanlık vicdanına vurulmuş ağır bir darbedir.

 

Bu kabul edilemez gelişmeler karşısında, Birleşmiş Milletlerin kararları hilafına, Kudüs'ün tarihi statüsünü değiştirmeye yönelik maceracı girişimleri kesin bir şekilde reddetmekteyiz.

 

Kudüs'ün statüsü değiştirilemez bu konuda, Birleşmiş Milletler kararları ihlal edilemez.

 

Hastalıklı “Tanrıyı Kıyamete Zorlama” senaryosu için fitili ateşlemesini umdukları Kudüs saldırısı gerçekten de kıyameti getirebilir ama bu “kıyamet” kimin kıyameti olur bilinmez!

 

Son sözümüz “Kudüs’te ne işimiz var?” diyenlere: Biliniz ki emperyal güçler bize de “Anadolu’da ne işiniz var?” diyorlar!Bu toprakları vatan yapmamız nedeniyledir ki Suriye ile, Irak ile, Filistin ile işimiz var, Kerkük ile, Musul, Halep ve elbette Kudüs ile de hep işimiz olmuştur ve olacaktır.

 

Bu kabul edilemez gelişmeler karşısında, Türkiye Cumhuriyetini oluşturan 80 milyonun her bir ferdinin, BM kararları hilafına Kudüs'ün tarihi statüsünü değiştirme yönündeki maceracı girişimleri kesin ve tartışmasız bir şekilde reddetme iradesini Afyonkarahisar Barosu olarak dünya kamuoyuna ifade ve ilan ederiz.