Rekabet güzel ama, sinirler geriliyorrnrn rnrnHerkes itiraf ediyor ki; Afyonkarahisar’ın çözüm bekleyen en acil sorunlarının başında şehir içi ulaşım konusu geliyor.rnrnŞehir içi ulaşımın neşter atılması gereken ...

Gözden kaçırmayın

ERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYORERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYOR

Rekabet güzel ama, sinirler geriliyor   Herkes itiraf ediyor ki; Afyonkarahisar’ın çözüm bekleyen en acil sorunlarının başında şehir içi ulaşım konusu geliyor. Şehir içi ulaşımın neşter atılması gereken (hatta kimilerine göre kangren olduğu için kesilip atılması gereken) en büyük yarası toplu ulaşım araçları. Bir süredir minibüsçülerle Tureks otobüsleri arasında adeta “öldüresiye” bir rekabet yaşanıyor. Bu kıyasıya rekabetten herkesin şikayetçi olduğu inkar edilemez bir gerçek. İnatlaşmada geri adım atan yok şimdilik. Ataların “Para bir inat uğruna, bir murat uğruna kazanılır” sözünü doğrularcasına inat, tüm çıplaklığıyla ortada. Murada eren olacak mı, göreceğiz. Gazete sayfaları, tv ekranları, bir çok kez minibüsçülerle otobüsçüler arasında yaşanan şiddet olaylarına konu oldu. Bunlardan daha çok olmak üzere minibüsçülerin minibüsçülere karşı giriştiği şiddet olaylarına da tanık olduk. Esnafların birbirini suçladığı, esnafların otobüsleri, otobüslerin esnafları suçladığı, il yöneticilerinin şoförleri, şoförlerin il yöneticilerini, ya da meslek kuruluşlarının esnafı, esnafın meslek kuruluşlarını, vatandaşların ise hepsini birden suçladığı pek çok beyanata tanık olduk hep birlikte. Tüm bu kavgaların, tantanaların, suçlamaların sonunda geldiğimiz nokta tarafların birbirini bitirme iddiasıyla rekabete girişmesi, vatandaş ve il yöneticilerinin de kenara çekilip seyretmesi şeklinde tezahür ediyor şu günlerde. Oysa biz şehir içi trafikte huzura erdiğimiz günleri de hatırlıyoruz. Herkes kurallara uyduğunda, görevinin gereğini yerine getirdiğinde şehir içi trafikte durum güllük-gülistanlık olabiliyor. Elbette ki bu tespitimiz vatandaş penceresinden baktığımızda böyle. Esnaf penceresinden baktığımızda durumun güllük-gülistanlık olduğunu söylemek o zamanlar için pek mümkün değildi. Şimdi kimisi “Tarlamı satar, yine rekabete devam ederim”, kimisi “Besihaneyi boşaltır yine bu işten vazgeçmem”, diğeri “Şuradan gelen parayı buraya aktarır yine dişimi saydırmam” diyor ama… İşin aması var. Hazıra dağ dayanmaz. Herkesin borcu, derdi, ödemesi, geçindirmek zorunda olduğu ailesi var. Bunların hiç birisi olmasa dahi zararı kim sever ki? Kısa süre içerisinde zarar artık çekilmez hale geldiğinde, sinirler gerilecek, yumruklar sıkılacak, levyeler, bıçaklar yine ortada uçuşacaktır. Görünen köy kılavuz istemez. Bizler vatandaş olarak rekabetten, ucuz hizmetten memnunuz. Ama bunun böyle süreceğinin garantisini kimse veremez. O nedenle geç olmadan durumun net bir fotoğrafı çekilip ortaya konmalı, herkes sorumluluğunun gereğini yerine getirmeli, gereken önlemler, düzenlemeler yapılmalıdır. Çok geç olmadan…   SEZER KÜÇÜKKURT / KOCATEPE GAZETESİ