Şehir içi trafik … Minibüs…. Tureks… Özdilek Kavşağı… 200 bin liralık rapor… Raporun siyasal bedelinin olması… vs… vs… Afyonkarahisar’ın ‘trafik’ kapsamındaki toplantısında sürekli yapılan konuşmalara bakılınca havanda su dövülmüş gibi gözüküyor… Ortaya yine havanda su dövülmüş gibi bir sonuç çıksa da kelimeler arasında kalan ama sevindirici“Afyonkarahisar Belediyesi tarafından Afyonkarahisar’ın trafik ile ilgili bilimsel bir araştırma yaptırdığı, bu çalışmaya 200 bin lira ödendiği, ama bu araştırmanın sonucunda hazırlanan raporun bir siyasal bedeli işaret ettiği, bu sebeple bu bilimsel araştırmasının uygulanmada zorluklar yaratacağı” sonucu da çıkıyor. Türkiye’de her şeyi Devlet ‘ak’ gösterir, Medya ‘kara’ gösterir, ama sonuçta ‘gri’ zeminde buluşulur. Çünkü ‘gri’ zeminin alanı ‘ak’tan ve ‘kara’dan daha büyüktür… Hoş, son günlerde ortaya çıkan türedi basın da “Şimdi rağbet zenginle güzelden yana “ misali medya-devlet doğal reflekslerine fark atarcasına “hıhçıbaşı gibi” her şeyi tozpembe gösteriyor… Sadede gelecek olursak ortada “trafik sorununu halleden ama siyasal bedeli olan bir bilimsel rapor var”. Takke düştüğüne kel de göründüğüne göre Şekspir’in Hamlet’inin “olmak ya da olmamak” veya Zurnacı Himmet Ağa’nın “zurnanın zırt dediği yer” dediği gibi işte püf noktası burada: Bu rapor uygulanacak mı, uygulanmayacak mı? Turgut Özal’ın ben seçim zamanı zam yapacak kadar enayi miyim demesi gibi, mevcut karar vericiler siyasal sorumluluğu tek başına yüklenecek kadar enayi mi? Değil. Yükü karar merciindeki mevcut kişilere bırakırsak uygulanmaz. Öyleyse ne olacak? Bu sorun ilelebet sürgit devam mı edecek? Eğer “siyaset sorunları çözme sanatı ise” bu ilde yaşayan herkesi kapsayan bu sorunun bedeli paylaşılmalı, iktidar-muhalefet ittifakı; “Biz iktidar olursak biz de bu rapor doğrultusunda hareket edeceğiz” diyerek Afyonkarahisar’ın geleceği olan bu rapordaki bedele ortak olması gerekir. İşte sorun çözen siyaset budur, işte gerçek Afyon milliyetçiliği budur. Bununla birlikte bu sorun çözücü bilimsel rapor, kamuoyunun kahir ekseriyeti, yani gri alanlar ile paylaşılmalı, hıhçıbaşı medya ile fırsatı ganimet bilen Pappalı Kel Mehmet zihniyetli köşe yazarlarıda sorunun bir parçası olmaktan çıkarak, hem nalına hem mıhına vurma kurnazlığını bir kenara bırakarak ortaya iğneleyici, suçlayıcı değil herkesin kabul edeceği, yol açıcı yorumlar yazmalı… Sorunun çözüm önerilerinden bir tanesi budur… Eğer adımız yerel gazete ise, eğer yerele hizmet, yereli bilgilendirmek asli görevimiz ise gerçek yerel gazeteciler çözüme katkı sunan düşüncelerini ortaya koymalı, bu düşünceleri kitlelere taşımalıdır. DİNÇAY DOĞAR- DENGE GAZETESİ