Okullar açıldı.   Her gelen bakanı bırakın, genel müdüre göre eğitim sisteminin değiştiği ve yap-boza dönüştüğü ülkemizde umarız ki bu yeni sistem bazı eksiklikleri giderilerek ve yanlışlar düzeltilerek kalıcı olur. Zira, deneme tahtasına döndürülen eğitim sistemimizde çocuklarımız, hatta öğretmenlerimiz deneme tahtasının birer piyonu haline getirilerek harcanıyor.   İki de bir oynanan, değiştirilen sistem yerine kararlı, kalıcı ve uzun soluklu bir sistem daha olumludur, bir takım eksikliklerine ve yanlışlıklarına rağmen.   Umarız ki, yeni eğitim sisteminde müfredat, öğrenci, okul ve öğretmenler açısından görülen aksaklıklar kısa zamanda giderilir. *          *          *   Okulların açılmasıyla birlikte birkaç noktayı değerli öğretmenlerimiz ile anne-babalara hatırlatmak istiyorum.   Birincisi, minicik çocuklara her gün taşıtılan “ağır çanta” olayı. 6-7 yaşındaki çocuklarımızın sırtında içinde 4-5 tane kitap, defter ve diğer araç gereçlerin bulunduğu 3-4 kilogramlık çanta…   Buna bir çözüm bulmalıyız.   Okul idareleri ve sınıf öğretmenleri bu garabete bir çözüm bulmalı. Ufacık çocukların sırtlarını kambur yaparak taşımak zorunda kaldıkları çantalar gördüğümüzden daha büyük sorunlar ortaya çıkarabilir.   *          *          *   İkinci husus “ödev”…   Bazı velilerimiz, öğretmenlerimizin veli ve öğrencilere verdiği aşırı motivasyondan olsa gerek “ödev” olayını abartıyor. “Ödev” olayı çocukta adeta bir fobi haline dönüştürülüyor.   Burada görülen en büyük hata ise, çocuklarımız okuldan eve döndükten hemen sonra onlara yapılan “otur çabuk, hemen ödevini yap” dayatması.   Okulda yorulan çocuk eve gelip dinlenmek isteyecek ve bir süre sonra arkadaşlarıyla dışarıda oyun oynamak isteyecektir doğal olarak.   Ancak “ödev” olayını bir Tanrı buyruğu olarak gören anne hemen çocuğuna sert bir bakış atarak der: “Ödevin yok mu senin, otur, ödevlerini yap, ondan sonra dışarı çık…”   Değerli anneler… Değerli babalar…   Lütfen çocuğunuza izin verin, okuldan geldikten sonra biraz dinlensin, otursun televizyon seyretsin, otursun yarım saat bilgisayar oynasın, çıksın dışarı arkadaşlarıyla oynasın…   Göreceksiniz çocuğunuz bu şekilde ödev yapmayı sevecek ve hatta kendi kendine ödev yapma durumuna gelecektir.   “Yavrucuğum, okuldan yeni geldin, şimdi biraz dinlen, istersen televizyon izle. Ama akşam yemeğine oturmadan önce biraz ödevlerine bakarsın. Yemekten sonra da kalan etkinliklerimizi yapalım, olmaz mı?..” daha doğru bir dil değil mi?…     [email protected]