Makedonya neresi, Moğolistan nere? Birbiriyle alâkasız bu iki ülkeyi bir arada anmak, her ikisini aynı anda yan yana düşürmek, kısmen benim zihnimin bir fantezisi!.. Kısmen de geçmiş uzun bir tarihin katı realitesi!..   Makedonya’da meydanları, çarşı ve pazarları dolaşırken, ister istemez gözüme İskender’in heybetli heykeli çarpıyor. Sanki saat kulesi gibi yüksek, devâsâ bir kaidenin üzerine, atlı bir İskender heykeli kondurmuşlar. Boyu bu binalardan fersah fersah yüksek, heybeti de bu meydanlara sığmaz bir eda ile göklere ser çekiyor sanki. Dolayısıyla bu büyük anıta uzaktan ve yakından bakarken, aynı anda Çin’e, Hindistan’a kadar genişlemiş eski bir imparatorluğu hatırlamamak mümkün olmuyor. Bu bakımdan İskender’in hükümranlığı, tarihin ve yeryüzünün en büyük imparatorluklarından birini ifade ediyor. Bu heykelin heybeti ile, o eski tarihî imparatorluğun haşmeti yan yana şu anda. Fakat şu günkü Makedonya realitesi ile ne o heykelin, ne de o eski emperyal genişliklerin bir uyumu söz konusu. Dolayısıyla aradaki tezat ve büyük boşluk insanın içine ürpertiler salmaya yetip de artıyor.
Çünkü yarıdan çok fazlası başkent Üsküp’te toplanmış bir ülke nüfusu!.. Yüzde 20-25’i Arnavut, yüzde beşi Torbeş, yüzde dördü Türkler olmak üzere, topu topu bir milyon 800 bin nüfuslu bir ülke burası. Komşu ülke sınırları içinde kalan fazla bir nüfusu da bulunmuyor. İşte o evrensel genişliklere hükmeden İskender İmparatorluğu’nun geride kalan bakiyesi bu kadar!.. Yani tarihlere sığmayan bir imparatorluğun izdüşümü bu ülke ve nüfus: Bugünkü Makedonya işte bu kadar!.. Ve ben burada, Üsküp’te, hem Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’nin hem de Türkiye ile derin bağları bulunan Makedonya’nın misafiri konumundayım!.. Hayır, sırf oradaki Türklerin ve Makedonların değil, aynı zamanda Makedonya’da önemli bir nüfusa sahip olan Arnavutların, Arnavut kültürünü geliştirmekle görevli bir merkezin de misafiri durumundayım.
İşte bu küçük, fakat gönülleri geniş insanlarla bir arada, Üsküp’te Mehmet Akif Ersoy’u konuşuyoruz. Aramızda Arnavut aydınlar, Makedon yazarlar, basın ve televizyon görevlileri, bir hayli de Makedonyalı Türkler ve Torbeş nüfuslar!..
Tabii bütün bu farklılıkları bir araya getiren, derleyip toparlayan, inci gibi bir gerdanlığa dizen bir irade de yok değil. O da doğrudan doğruya Yunus Emre Türk Kültür Merkezi!.. Bu önemli merkezin güler yüzlü, gönlü geniş, aynı zamanda ciddi bir organizasyon tecrübesine de hâiz değerli müdürü Tayfun Bey!.. Etrafında da bu enerjiyi durmaksızın çoğaltan bir ekip.
Çalışıyorlar, didiniyorlar: Geçmiş bir tarihi ve kültürü beraberce kurduğumuz bu insanlara ve ülkeye yeni Türkiye’nin heyecanını taşıyor, her geçen gün artış kaydeden Türkçe öğrenme ihtiyacına cevap vermeye çalışıyorlar. Dolayısıyla buralarda daha yakından görüyor ve izliyoruz ki, Yunus Emre Türk Kültür Merkezleri Türkiye adına ikinci bir TİKA hüviyeti kazanmış. Alınan mesafeyi gördükçe, bu kanaatimiz daha bir pekişiyor ve bundan bayağı kıvanç duyuyoruz. Netice olarak bu küçücük ülke, Türkçe öğrenmek ve öğretmek heyecanıyla dopdolu bu kadrolar vasıtasıyla genişliyor da genişliyor. Burada hem bu arkadaşların hummalı çalışmalarından, hem İstiklâl Marşı şairimiz Mehmet Akif’e ait çeşitli konuşmalardan geniş geniş bahsetmek isterim.
Bunları bir başka yazıya bırakarak, sözün başında zikrettiğim Moğolistan hakkında da size üç-beş cümle kurmam gerekiyor:
Bugünkü Moğolistan, aynen Makedonya gibi bir ülke!.. Az bir nüfusu, fakat geride bıraktığı büyük bir tarihi mevcut. Tarihten tanıdığımız büyük Cengiz imparatorluğu işte bu ülkeye ait!.. Nitekim Büyük İskender’in batıdan çıkıp, en uzak doğulara kadar imparatorluğunu genişletmesi gibi; o büyük cihangir de Moğolistan’dan çıkarak bütün Asya’yı, (Orta Asya, Çin, Hindistan Ortadoğu ve hemen kâmilen bugünkü Rusya’yı) işgal etmiş. Diyebilirim ki Timur imparatorluğundan daha büyük bir fütuhattır onun yaptığı!..
Fakat o büyük cihangirden geriye kalan ne?
İskender imparatorluğunun kısa sürede tuzla buz olması gibi, Cengiz iktidarının da ömrü uzun sürmüyor ve dağılıp gidiyor. Fakat gene tekrar edeyim: Geriye kalan ne? O kadar garip ki, İskender’in ardında bugünkü küçük Makedonya’nın kalması gibi, Cengiz’den de sadece ve sadece bugünkü Moğolistan miras kalmış. Makedonya’dan tek farkı ise, topraklarının çok geniş olması. Fakat nüfusa gelince, o kadar az, o kadar küçük!..
Buradan çıkarak şuraya varmak istiyorum.
Çağımızda yeterli bir nüfusa dayanmadan ne büyük bir ekonomi ne de büyük bir ülke olmanın imkânı kalmamış gibi gözüküyor.