Yüz yılda bir yaşanabilecek anormal bir sürecin içerisindeyiz. Covid-19 salgın sürecinden bahsediyorum anlaşılacağı üzere. Bundan önce büyük salgın olarak 1920 yılında İspanyol salgını yaşandı o da belirli ülkelerde etkili oldu, dünyanın tamamında değil. 100 yıl sonra bütün dünyayı etkileyen covid-19 salgını ortaya çıktı ve etkileri halen devam ediyor.

Ülkemizde de inşallah 1 Mart itibariyle normalleşme konusunda adımlar atılacağını ümit ediyoruz. Temizlik hijyen, maske ve mesafe kuralları doğrultusunda normalleşme sürecini iyi değerlendirip, aşılamanın da başlamasıyla bu  sıkıntılı süreçten bir an önce kurtulmak hepimizin temennisi.

Okullarımızda yüz yüze eğitim kısmen başladı 1 Mart itibariyle bu daha da genişleyecek. Vakalar düşük seyrettiği ve kurallara riayet edildiği takdirde kapsamın daha da genişletileceğini düşünüyorum. Sosyal hayata da yani kafe, restoran ve lokanta gibi.. işyerlerine de temizlik ve hijyen esasları doğrultusunda, normalleşme sürecinin yansımaları olacağını varsayıyoruz

. İnsanlarımız hakikaten çok bunaldı. Ailesiyle, eşi dostuyla, arkadaşları ile bir yerlerde oturup, bir şeyler yiyip içerek muhabbet etmenin yoksunluğu bu dönemde çok hissedildi. Doğal olarak, sağlığımız için alınan önlemler bu sonucu gerekli kıldı. Alınan tedbirler ve vatandaşlarımızın da riayet etmesiyle, vaka ve hasta sayılarında ciddi düşüşler yaşandı. Bu süreci daha olumlu seyredecek bir şekilde devam ettirmek gerekiyor. Bundan sonraki süreçte bölgelere ve illere bağlı olarak kararlar alınacağı yapılan açıklamalardan anlaşılıyor.

Afyonkarahisar özelinden hareket edersek; bu haftaya göre geçen hafta vaka sayları biraz daha düşüşteydi ve umut vericiydi. Yüz binde 22 olan geçen haftaki veriler, bu hafta yüz binde 31 olarak şekillendi. Biraz rehavet hemen oranları yükseltebiliyor. Aynı ciddiyetle kişisel olarak da önlemlere dikkat etmemiz gerekiyor. Normalleşmeyi sağlamak biraz da bizim elimizde. Afyon Haber’de gördüğüm verilere göre, komşu illere baktığımızda, Uşak’ta yüz binde 17, Isparta’da yüz binde 29 olduğunu müşahede ediyoruz.

Afyonkarahisarlılar olarak, bu durumu daha da iyileştireceğimize şahsen ben inanıyorum. Tedbirler gereği kısıtlamalardan etkilenen esnaflarımız da işyerlerini açtıklarında onlara destek olalım. Aile fertlerimiz, eşimiz dostumuz, arkadaşlarımız ile bu tarz işyerlerinde oturup, bir şeyler yiyip içerek muhabbet etmenin tadını yaşayalım tedbirler ve imkanlar ölçüsünde.


 
Öğrenci velileri de, yüz yüze eğitime tabi olacak ve sınava girecek çocuklarını gönül rahatlığı ile okullarına gönderebilir. Okullarda temizlik hijyen, mesafe konusunda bütün önlemler alındı. İdarecilerimiz ve öğretmen arkadaşlarımız özlemle öğrencilerini bekliyor. Öğrencilerimiz de evlerde çok sıkıldılar, onlarda okulda eğitim-öğretimin bir an önce başlamasını ve tam zamanlı geçilmesini bekliyor.

Bazı nimetlerin değeri kaybedildiğinde daha iyi anlaşılıyormuş. Zamanında bir arada olduğumuz anların kıymetini bilemediğimiz, kendimizi sanal dünyaya teslim ettiğimiz vakitlerin değeri şimdi daha iyi anlaşılıyor. İki kişi bile bir araya geleceği zaman endişeyle yaklaşılıyor. Acaba onda bir şey var mıdır, varsa bana geçer mi hissini haklı olarak yaşıyor.



     
Bu zamanlarda geçecek, sarsıntılar bıraksa da geçmeyen hiçbir şey yok. Nasip olursa bir vakit gelecek, ne günler yaşadıydık diyeceğiz. Bu günleri geçirip görürken, ömür sermayesinin kıymetini çok iyi bilmemiz gerekir. Dünya hayatı bir imtihan, bu süreçte ister yapay olsun ister doğal, imtihanın bir parçası. Önemli olan Allah’ın karşısına bu imtihanlardan alnımız ak olarak çıkabilmek.

Yazımı Abdulkadir  Özöğür’ün şiirinden bir dörtlük ile tamamlayayım:

‘’Hikaye kemale erişti

Söz bitince, ne gam kaldı ne tasa
Son sözü beklerken düştü
Ömürden bir yaprak daha..’’

Lokman ÖZKUL 
Eğitimci-Yazar                                                                                                                     [email protected]