NERDE KALMIŞTIK?rnrn rnrnÜç-beş gün yazı yazmayınca “işte bıraktı..” diye, göbek atanlara soruyorum:rnrn rnrnBırakıp gitmek var mı?rnrn rnrnNerde kalmıştık?rnrn rnrnVurduğu tefin önünde, maymunun bile oynamayacağı kişilere meydanı boş mu bırakalım?rnrn rnrnBoş ...

Gözden kaçırmayın

ERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYORERKMEN’DE SERA YAPIMINA BAŞLANIYOR

NERDE KALMIŞTIK?   Üç-beş gün yazı yazmayınca “işte bıraktı..” diye, göbek atanlara soruyorum:   Bırakıp gitmek var mı?   Nerde kalmıştık?   Vurduğu tefin önünde, maymunun bile oynamayacağı kişilere meydanı boş mu bırakalım?   Boş bırakıp da, size saltanat mı yaşatalım?   Kaldığım yerden başlıyorum…   Damat Efendi’den…   Ne demiş atalarımız?   “At olacak tay yürüyüşünden belli olur.”   Damat Efendi’nin tay olduğunu düşünelim:   Önce arka ayağı, ardından öndeki çaprazı; diğer arka ayak ve öndeki çaprazını atıyor ki; buna tırıs yürüyüş adı veriliyor.   Tırıs yürüyüşe alışan tay, dörtnala koşamıyor.   Tırıslarken de, kimseyi tırslamıyor.   Damat olduğunu inkar ediyor, koltuğuna sığındığı kişilerinde işbitiriciliğinden haberdar olduğunu anlatıyor.   Ortaklarının adlarını da açık açık söylüyor ki, korkulsun…   Ne demiş atalar“At olacak tay yürüyüşünden belli olur.”   Damatın başı ayrı, şeyi ayrı oynuyor…   Emsal’e sorun, anlatsın…   ***********   Başka bir konuya geçiyorum…   Sandıklı Belediye Başkanı İsmail Elibol’a…   İcraatlarıyla ilgili birkaç yazı yazmıştım.   Avukatı, noter aracılığı ile tekzip göndermiş.   Bu köşe ile ilgili, mahkemelerden alınacak kararlarla gelebilecek her tekzip metnini yayınlamakla mükellefiz.   Ancak, noter aracılığı ile gelen tekzipleri yayınlama mecburiyetimiz yok.   Oysa İsmail Elibol yazdıklarımıza belgeleriyle birlikte cevap verseydi, hatamız varsa düzeltir, hatta özür bile dilerdik.   Yargıtay Hukuk Genel Kurulu içtihadi bir kararında “Haber/yazının dayanağı olan olgular yadsınamaz temel gerçeklerse, bazı yan noktalar ve eleştirinin sert olması, haber/yazıyı hukuka aykırı kılmaz… Aksi takdirde tazminat sorumluluğu korkusu içinde basın işlevini yerine getiremez olur” demektedir.   Ayrıca;   Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 26 Haziran 2006 tarih ve Esas 2005/6753, Karar 2006/7795 sayılı kararı, dava edilen bütün gazeteciler, basın kuruluşları ve bizim davalara bakan mahkemeler açısından çok önemlidir. Kararı özetliyorum:   “Eğer (davacı) kişi konumu ve işinin sonucu olarak kamuoyunun dikkatini çekiyorsa (siyasetçi, belediye başkanı, bürokrat, artist vesaire gibi) basının onun hakkında normal kişilerden farkılı ve bu kişinin konumuna uygun olacak biçimde açıklamalar yapması doğaldır. Bu halde haber veya eleştiri hukuka uygun hale gelir. Eleştiri belirli bir davranış, olay, kişi ve eser konusunda yorumları içerir.   Siyasal eleştiri ve değerlendirmeler de aynı çerçevede düşünülür.   Özellikle toplumda her an göz önünde olan siyasal kişileri gerektiğinde eleştirmek basının görevidir. Basında yayın konusu yapılan haber objektif oldukça, doğru olaylara dayandıkça ve doğru amaca yönelik bulundukça, eleştiri sert, kırıcı ve (dava eden) kişiyi küçük düşürücü olabilir. Böyle durumlarda hukuka aykırılık ortadan kalkmaktadır.”   Ki, İsmail Elibol’la ilgili bu türden yazı da yazmadık.   Ayrıca; Adaletin vereceği karara da her zaman saygılıyız…   Şimdi Elibol’a tekrar soralım:   Kaplıca bölgesinde yeni yapılan 5 yıldızlı otelin çok yakınındaki bir araziye besihane açma izni verildi mi?   Eğer izin verildiyse, 5 yıldızlı otele gelecek misafirler kokusundan rahatsız olmayacak mı? Böyle bir uygumla dünyanın neresinde var?   Eğer verilmediyse zaten soru ve sorun yok…   Huzur evi yanındaki üçgen bir arsa imar değişikliği ile dörtgen hale getirildi mi?   İmar değişikliği, oy birliği ile mi yapıldı?   Eğer yapılmadıysa zaten soru ve sorun yok…   Belediye ve işletmelerine ait 2010 yılı kesin hesabına 6 üye itiraz etti mi?   Kesin hesap oy çokluğuyla mı kabul edildi?   6 üyenin kesin hesaba ret oyu kullanmalarının nedeni neydi?   Eğer, 6 üye ret etmedilerse zaten soru ve sorun yok…   Belgeleriyle cevap gelirse aynen yayınlarız.   Bekleyen, diğer sorulara geçeriz…   Kızmak yok…