Çok kişi bayılır patlıcana… Çeşit çeşit yemeği olur patlıcanın. Tutmazsan kendini, parmaklarını yersin. Ve parmaklarını yediğinle kalırsın. Çünkü vücuda hiç faydası olmaz, vitamin sıfırdır Birde kötü tarafı vardır, nikotin içerir patlıcan. Yavaş yavaş uyuşturur… “Patlıcan” gibidir medya… Hiçbir işe yaramasa da, yemesi çok lezzetli. Mesela iki gurup var iktidar süresince, bunlar bir nevi “imambayıldı…” Naylon gazeteleri var, onlarda “musakka”cı… Mesela; adam resmi yerlere gidecek kadar gazete basıyor. Piyasada gazetenin adını bilen yok, gazeteyi gören yok.. Ama, resmi ilandan payını kapıyor. Bunların bir kısmı güya gasteci, dernekleri var o da cabası… Ve maalesef nemelazımcı bunlar. Hallerinden memnun, “hünkârbeğendi”ler yani… En düzgünü internet basını… Devamlı “oturtma” var, bildiğiniz gibi… Bakın, Afyon merkezde 23 günlük gazete var. Kaç tanesini tanıyor, okuyor ve görüyorsunuz. Beş yerel gazeteden fazlasını görüyorum, okuyorum diyebilen var mı? Yok… Adam, 5 kişiyi sigortalı yapıyor, internetten kopyala yapıştır haber yapıyor ve en fazla 30 gazete basıyor. Gitmesi gereken resmi dairelere bu gazeteleri yolluyor. Ve ayda 5-6 bin lira resmi ilan parası alıyor. İşte bu tür gazeteleri basanlar ve sigortalıları da, basın mensubu sayılıyor. Oysa, nayloncu bunlar… Gazetede sigortalı görünenler gerçekte gazetenin çıkmasında emeği olanlar mı? Yoksa, sigortasını bile kendisi yatıran çaresizler mi? Şimdi… Naylon gasteciler bana ters çıkacaktır, çıksınlar… Cevabımız hazır, ağızlarının payını veririz.. Eskişehir, bizden kat kat büyük, 6 gazetesi var. Bu gazeteler, basın olarak vatandaşa karşı görevini layıkıyla yapıyor. Ya bizde? 23 gazete var, 5 kişiyle çarp, patronlarını ekle… Etti mi 138 medya mensubu… Radyo, televizyon çalışanlarını da koyarsan toplam 200 kişi… E tabi dernekler de kuruluyor. Amaç, gasteci üyelerine sahip çıkmak ve örgütlenmek için.. A be kardeşim, naylon gazetecinin neyine sahip çıkacaksın? Önce kendi aranızda birlikteliği sağlayın, sonra üyelerinize sahip çıkın. Olmuyor, olmuyor… Üstüne alınacaklara soruyorum; Sizler bu halinizle, bu tavrınızla topluma hangi mesajı vereceksiniz? Şimdi diyeceksiniz ki, “Ben bu patlıcandan bişey anlamadım…” Haklısınız. Çünkü, karnıyarığı unuttum. Şöyle dolgun bir karnıyarık, çeşnisi bol… Vitamin yok ama, cümleten afiyet olsun. Yarasın… ********   TEFECİYE DERS… Bak Hüseyin Efendi, tefecilik neymiş. Oku, eğer inancın varsa ne olduğunu ne halt ettiğini anlarsın… Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: “Ey inananlar! Allah’tan sakının, inanmışsanız faizden arta kalan hesaptan vazgeçin. Böyle yapmazsanız, bunun Allah’a ve Rasulüne karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin.” (Bakara: 278-279) “Faiz yiyenler, ancak kendilerine şeytan çarpmış kimse gibi (kabirlerinden) kalkarlar. Bu onların: “Alışveriş de faiz gibidir” demelerindendir. Halbuki Allah alış verişi helal, faizi haram kılmıştır. Kim Rabbinden kendine bir öğüt gelip de (faizden) vazgeçerse, geçmişi Allah’a aittir. Kim de tekrar ona dönerse onlar ateşin ehlidir. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.” (Bakara: 275) Allah’tan başka güç ve kuvvet sahibi var mı? Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Helak edici yedi büyük günahtan sakının.” Orada bulunan sahabeler: “Bu günahlar hangileridir?” diye sorunca Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle cevap verdi: ” Allah’a şirk koşmak, - Sihir, - Allah’ın haram kıldığı bir nefsi haksız yere öldürmek, - Faiz yemek, - Yetim malı yemek, - Savaş meydanından kaçmak, - Namuslu ve yapılanlardan habersiz mü’min kadınlara zina iftirasında bulunmaktır.”(Buhari, Müslim) “Allah faiz yiyene, vekiline, ona şahit olan iki kişiye ve onu yazana da lanet etmiştir.” (Tirmizi, sahih senetle rivayet etmiştir.) “Faiz olduğunu bildiği halde, faizi yiyen, ona vekillik yapan ve yazan kıyamet gününde, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in diliyle lanetlenmiştir.” (Nesei) “Bir dirhem faiz alıp vermek otuz zinadan günahtır.” [Taberani] İşin zor.. Sende hem faizcilik var, hem zina var… Aslında sana Efendi diye hitap etmek çok yanlış, Çünkü sen bir “dallama”sın. Diyebilirsin ki: “İt ürür, kervan yürür..” Hatırlatayım sana; kervan deve ile yürür… Sen değil deve, eşekle bile yürütemiyorsun… Eşekten düşüyor, eşek kadar sopa yiyorsun… Utanmak iyi bir duygudur, sende o bile yok.. Utanman gerekirken daha utanmaz olup, konuşuyorsun.. Utanmaz tefeci seni… Seni gidi seni…