Basın toplantısı öncesi Sandıklı ilçesi Yavaşlar köyünden diğer siyasi partilerden istifa ederek İYİ Parti ailesine katılan 17 kişiye İYİ Parti rozetleri İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu, Sandıklı ilçe Başkanı Av. Emir Erkalan ve eski kurucu ilçe başkanı Okşan Ulusoy Efe tarafından takıldı.

Başkan Mısırlıoğlu “Aldığımız şehit haberi ile ne yazık ki yine ocağımıza ateş düştü. Irak’ın kuzeyinde teröristlerle girilen çatışmada şehit olan kardeşimiz, evladımız Hakan Köroğlu, yüreğimizi yaktı… Kahraman Mehmetçiğimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve Türk milletine başsağlığı diliyorum. Allah’ın izniyle bu soysuzların kökünü kurutacağız.

Bizler teröre lanet ederken birileri söylediklerimizi farklı yerlere çekerek terör propagandası yapıyor. Bizi kah ırkçılıkla suçluyorlar kah terör örgütü ile ilişkilendiriyorlar. Ama Anayasa yaparken de gidip terör örgütüne sahip çıkan HDP’nin kapısını çalıyorlar. Bu ne yaman çelişkidir? Toplumu ayrıştıran, aramıza nifak tohumları serpen sizsiniz. Dil, din, ırk ayrımını geçtim artık siyasi ayrım yapıyorsunuz. Siyasi görüşüne göre insanları sınıflandırıyorsunuz…

Bakın buna bir örnek vereyim… Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in Giresun ziyareti sırasında kendisine çiçek veren öğretmen kardeşimiz maaşının yarısı kesilerek başka bir okula sürüldü… 21 yıllık öğretmene ‘çiçeği yanlış tarafa verdin’ mesajı verilerek kendisi cezalandırıldı. Toplumu asıl ayrıştıranlar bunlar işte güzel kardeşlerim… Bizi parça pinçik edip ötekileştiren AKP zihniyetidir.

Devlet herkese eşit olmalıdır. Herkese kucak açmalıdır. Güven vermelidir. Ama ne yazık ki ülkemizde artık bürokratlar bile bürokrasiden bihaber… Devlet ve hükümet ayrımını yapamayan, yansız davranamayan mülki amirler var ne yazık ki… Başmakçı kaymakamı, köy ziyaretleri sırasında AKP ve MHP ilçe başkanlarını da yanında götürüyor, İYİ Parti ilçe başkanına haber dahi verilmiyor. İYİ Parti, mecliste grubu olan bir partidir. İYİ Parti’yi yok saymak demek demokrasiyi yok saymak demektir. İYİ Parti’yi yok saymak demek, ona oy verenleri yok saymak demektir. İYİ Parti’yi yok saymak demek, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin hakimiyetini yok saymak demektir. Bu yapılan küçük hesaplar bizi yıldırmayacak tabi ki… Biz iktidar yolunda emin adımlarla yürürken önümüze hangi taşı koyarsanız koyun vazgeçmeyeceğiz…

Siz biz kavgasını toplumun her kesimine yansıtan AKP zihniyeti yüzünden çoluk çocuk genç yaşlı herkes herkesi ötekileştiriyor artık… Tüm bunların ardından Gebeceler olayından da bahsedeceğim… Bildiğiniz gibi yine siyasi hırslar nedeniyle Gebeceler’de bir belediye başkanı seçilemedi. Göz göre göre demokrasiye ket vurularak buraya kayyum atandı. Kayyum’un ilk gözle görülür icraatı ise ulaşıma %50 zam yapmak oldu. Gebeceler halkı demokratik özgürlüklerini kayyuma teslim etti ve Gebeceler artık Vali Yardımcısı tarafından yönetiliyor. İçlerinden birini başkan seçemeyen Gebeceler halkı maruzat bildirmeye Vali Yardımcısının kapısını çalabilecek mi bakalım… Ulaşıma zam yapılmakla kalınmamış, güzergahlar değiştirilmiş ve bazı güzergahlar kaldırılmış… Akıbeti biz de merak ediyoruz yaşayıp göreceğiz bakalım…

Sandıklı’da bulunan Hüseyin Dereli Huzurevi’nde kalan misafirlerin durumları ile ilgili bazı bilgiler geldi elimize. Vicdan, merhamet yoksunu yönetici ve çalışanlar, yaşlılarımızı kaderine terk etmişler. Temizlik ve bakım yapılmadığını öğrendik. Buradan Sayın Valimize sesleniyorum; kendisi orayı bir ziyaret ederse huzurevi sakinleri belki bundan sonra daha huzurlu ve sağlıklı olurlar… Zaten bu ülkede herkes işinin gereğini yapsa yeterli olacak aslında ama ne yazık ki işi yaşlı bakım olanlar bile bakım yapmaktan aciz… Sanki karşılığında maaş almıyorlarmış gibi lütfeder gibi iş yapıyorlar…

Şimdi sizlerin huzurunda belediye başkanı Sayın Zeybek’e bir soru yöneltmek istiyorum. Öğretmenler günü dolayısıyla yaptırdığınız binlerce şişe parfümü nereden ve hangi bedelle satın aldınız? Ödemeyi hangi bütçe üzerinden yaptınız? Bu sorunun yanıtını açık yüreklilikle vermenizi istiyorum…

Öğretmenlerimiz baş tacımız, hakları hiçbir bedelle ödenmez… Önemli olan onlara senede bir gün hediye vermek değil. Üstlendikleri kutsal görevin yükünü hafifletmek, haklarını tam anlamıyla vermek, hak ettikleri değeri yılın her günü göstermektir. Çocuklarımızın geleceğini şekillendiren öğretmenlerimiz, her şeyin en iyisine layık ama her değeri maddiyat üzerinden belirleme huyumuzdan vazgeçmemiz lazım. Özellikle okulların okul aile birlikleri öğretmenler gününde çocuklardan yüksek tutarlarda paralar toplayıp öğretmenlere yüksek maddi değerli hediyeler alıyor. Günümüzde çocuğunu okula gönderirken vereceği harçlığı bile hesap eden anne babalar var iken yüksek meblağlar belirlenerek hediyeler almak ne derece doğru?

Kışlık montu, botu, ayakkabısı olmayan çocuklar, odun kömürü olmadığı için ısınamayan evler var iken bence bir öğretmene verilebilecek en güzel hediye, öğrencinin eksiklerinin tamamlanmasıdır.

Memleketimizin hali içler acısıyken, aziz milletimiz geçim sıkıntısıyla boğuşurken iktidar partisinin sadece kendi siyasi çıkarlarına hizmet etmesi olacak işi değil… Bakın bu fotoğraf bir markette çekildi. Market, çürük portakallara %50 indirim yapmış. Yaşlı teyzemiz de buz gibi taşın üzerine oturmuş, portakal seçiyor. Yenebilecek durumda birkaç portakal bulsa evine götürecek. Şimdi kendinden olanı kayıran AKP’ye, vatandaşa eşit hizmet götüreceğine particilik yapan belediyeye sesleniyorum: Buz gibi Afyon soğuğunda bu taşa oturup çürük portakalların içinden daha az çürük olanını bulmaya çalışan teyzemizin vebali önce sizin sonra da hepimizin boynuna bunu böyle bilin… Ya markete ne demeli? Kan emici gibi çürüyen meyveyi bile para dönüştürmeye çalışan markete ne demeli? Eskiden esnaf böyle durumlarda ihtiyaç sahipleri ücretsiz olarak alsın diye malını kapının önüne koyardı. Hatta karşı kaldırıma koyardı ki alacak olan kişi çekinmeden alsın diye… Biz ne zaman bu hale geldik? Ne zaman bu kadar körleştik, fakirleştik, nankörleştik arkadaşlar? Vallahi de billahi de üzülüyorum bu memleketin haline… Siyaseti falan bir kenara bıraktım. Bu ikiyüzlü yönetimi bir siyasetçi olarak değil bir baba olarak, bir eş olarak, bir evlat olarak, bir kardeş, bir vatandaş olarak eleştiriyorum… Yazıklar olsun böyle zihniyete, yazıklar olsun böyle belediyeciliğe, yazıklar olsun ayrıştıranliyakatsiz hallerinize yazıklar olsun! İşte bu fotoğraftan utanmanız lazım, bu fotoğrafa bakacak yüzünüz olmaması lazım… Ama gün gelir devran döner beyler… yaşattığınızı yaşamadan ölmezsiniz inşallah…

Gerçi AKP’ye sorsanız ekonomi şahlanıyor… Toplumun her kesimi çok iyi durumda… halkın refah düzeyi o kadar yüksek ki insanların geçim derdi, ekonomik sıkıntısı yok… Biz hep söylüyoruz onlar başka bir evrende yaşıyor diye… Tok açın halinden ne anlasın arkadaşlar? Kendi söyledikleri yalanlara kendileri de inanıyorlar. Kendi cepleri dolu ya, vatandaşa ekonomi iyi diyorlar. İnanmadı mı? Enflasyon rakamları ile oynuyorlar, işsizlik rakamları ile oynuyorlar, yap boz gibi kafalarına göre sayılar açıklıyorlar. Siz hangi veriyi hangi sahtekarlıkla açıklarsanız açıklayın, az önce gösterdiğim çürük portakalları seçen yaşlı teyzemiz, ülkemizin özetidir. Artık itibar etmiyoruz açıkladığınız rakamlara… Size bir örnekle açıklayacağım bunu… 2023 yılı mali bütçesi hazırlanırken yeniden değerleme %123 oranında artırılmış. Yani vergi, harç, ceza ne varsa bu oranda zamlanacak. Peki burada arka planda oynanan tiyatro ne biliyor musunuz? Cumhurbaşkanı bu oranı düşürme yetkisine sahip… Yani Cumhurbaşkanı elinde koz bitince diyecek ki bakın bu oranlar yüksekti, ben düşürüyorum… Bütçe aslında sarayda hazırlanıyor, meclise onaylatılıyor… biz bu yüzden tek adam rejimine karşıyız. Ülkede ne yazık ki denetim mekanizması yerle bir oldu. Şeffaf bir yönetim anlayışından bahsetmek imkansız hale geldi… Yasama, yürütme yargı ayrı organlarken, şimdi hepsi tek elde toplandı. Kendileri yazıp kendileri oynar hale geldiler… Bakın bütçe konusunda bile oyun oynuyor, göz boyamaya çalışıyorlar. Önce kötüsünü gösterip kötünün iyisine razı olalım istiyorlar…

Gidişatımız değişecek arkadaşlar, size söz veriyorum, gidişatımız değişecek… Millet egemen bir devlet olacağız yeniden. İYİ Parti, Türkiye’mizi hak ettiği konuma yeniden getirecek.. Tek adam rejimi, demokratik yöntemlerle değişecek…

Bu sözleri ben size boşuna vermiyorum… Göreve geldiğim günden bu yana, köy köy, kasaba kasaba, ilçe ilçe geziyorum. Tek tek kapıları çalıp meramımı anlatıyorum. Allah izin verirse devam edeceğim. Bu güne kadar yüzüme kapanan kapıları bile yeniden çalacağım. Çünkü bu vatan bizim, bu ülke bizim, bu gençlik bizim arkadaşlar… Ben bunu kendime bir görev biliyorum. Allah izin verirse 11 Aralık’ta İl Kongremizi yapacağız ve ben yeniden il başkanlığına aday olacağım. Gücüm yettiğince, elimden geldiğince bu zihniyetle savaşacağım… Çünkü devir mücadele devri… Çocuklarımız için, geleceğimiz için, işçilerimiz, çiftçilerimiz, üreticilerimiz için… Yaşlılarımız, emeklilerimiz için mücadele zamanı…