İYİ Parti İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

 Eğitim – Öğretim döneminde aileleri zorlayan okul ihtiyaçları, servis ücretleri, yıkılıp yenisi yapılmayan okullar ve giderek artan sınıf mevcutlarına değinen Mısırlıoğlu; “Koskoca bir yaz mevsimi geldi geçti, belediye Afyonumuza bir çivi dahi çakmadı” dedi.

Yeni eğitim – öğretim döneminde vatandaşların geçim sıkıntısına bir de okul masraflarının eklendiğine dikkat çeken İYİ Parti İl Başkanı Mısırlıoğlu, ekonomik krizin ortasında artan okul masrafları için vatandaşlara hiçbir destek verilmediğini söyleyerek sosyal devlet anlayışından uzak bir yönetim sergilendiğini belirtti.

Mısırlıoğlu, yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi: Dün akşam saatlerinde Mersin Mezitli Polis evine düzenlenen kalleş saldırıda şehit olan kahraman polisimiz Sedat GEZER’e Allahtan rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum.

“2022-2023 eğitim-öğretim yılı dertli açıldı. Fahiş zamlar nedeniyle okul ve kırtasiye alışverişi velilerin belini büktü. Pek çok veli okuldan verilen listeleri tamamlayamadı. Yeni eğitim öğretim döneminin başlamasıyla vatandaşın omzundaki yük iyice ağırlaştı. Zaten ekonomik krizin altında ezilen vatandaşlar, okulların açılmasıyla çocuklarının okul masraflarını nasıl karşılayacaklarını kara kara düşünür hale geldi. Kırtasiye, giyim, yemek, servis masrafları derken vatandaşlar çığ gibi büyüyen bir yükün altında eziliyor. Her öğrencinin ihtiyacı olan defter, kalem, pastel boya, sulu boya, A4 kağıdı gibi temel okul masrafları geçen yıla oranla yüzde 400 artış gösterirken, sadece kurşun kalemin fiyatı 3 kat, boya kalemlerinin fiyatı 4 kat arttı. Kırtasiyeden okul kıyafetine tüm masraflar artarken, öğrenci servis ücretlerine ise geçtiğimiz Nisan ayında yüzde 20; Eylül ayında 19.21 zam geldi. Artan okul maliyetleri velilerin diğer zorunlu harcamalarından kısmasına neden oldu. Kırtasiye ürünlerindeki fahiş fiyat artışları yetmezmiş gibi bir de yardımcı kitap dayatması velilerin dertlerine dert katıyor. Dağıtılan ders kitapları işe yaramıyorsa dağıtmayın. Hatta basmayın. Ne diye hem bunları dağıtıp hem de yardımcı kitap istiyorsunuz? Birilerine rant sağlayacaksınız diye vatandaşa külfet çıkarmayın. Bıktık usandık artık yanlış uygulamalardan. Okul kayıtları  sözde ücretsiz ama aidat, bağış adı altında soygun var. Yardımcı kitap soygunuyla aileler zor durumda bırakılıyor. Sözde ücretsiz eğitim var. Bu soyguna verecek parası olmayan veliler çocuklarının gözünde küçük düşüyor. Bir taraftan ücretsiz kitap veriyoruz diyerek propaganda yapılırken okullarda ailelere zorla aldırılan yardımcı kitaplara göz yumuluyor. Kaynak kitap talepleri had safhada, bir kitaba 80-100 TL para veriyoruz. Her ders için kaynak kitap isteniyor. Sahi siz neden kitap dağıtıyorsunuz ki? Hiç bir işe yaramıyor verdiğiniz kitaplar. Yardımcı kaynak ihtiyacı, Türkiye’de büyük bir sektöre dönüşmüş, veliler için ağır bir külfet haline gelmiştir. Bu durum sürdürülebilir değildir.

Velilerin en büyük dertlerinden birisi de okul beslenmesi. Hemen her veli, beslenme çantasını neyle dolduracağının derdine düşmüş. Çocukları okula göndereceksin, neyle göndereceksin? Ne koyacaksın beslenmesine .Şimdi ben soruyorum; eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için, vatandaşın yükünü hafifletmek için ne yapılıyor?

Malum önümüz kış; yaz boyunca zam üstüne zam koyulan doğalgaz, afjet, elektrik bedellerinin kış aylarında faturaya nasıl yansıyacağını da henüz kestiremiyoruz. Yazın parça parça zam yapılan doğalgaz, bu kış cepleri yakacak. Vatandaşın ekonomik kaygılarına bir de faturalar eklenecek. Bizler git gide fakirleşen bir topluma dönüşürken zenginler servetlerine servet katmaya devam ediyor. Çiftçi tarım yapamazken, hayvancı hayvanına yem alamazken, sanayici elektrik faturasını ödeyemezken, esnaf satış yapamazken, işçi evine ekmek götüremezken saraylarda saltanat sürenler şatafatlı hayatlarına devam ediyor. Vatandaş kan ağlıyor diyoruz birisi bile dönüp bakmıyor. Okul masrafları ağır geliyor nerde eğitimde fırsat eşitliği diyoruz kulaklarını tıkıyorlar. Yaz mevsimi bolluk mevsimiydi eskiden. Çeşit çeşit meyve sebze şenlendirirdi mutfakları. Şimdi çiftçi üretemiyor, pazarcı satamıyor, vatandaş alamıyor. Vatandaşın içini her gün bir sonraki günün kaygısı kaplıyor. Eskiden 3 ay öncesini düşünür kaygılanırdık, şimdi yarınlar bizi korkutuyor.

Son olarak çiğ süt üreticilerinin mağduriyeti ile sonuçlanan bir adım atıldı. Zaten çok zor şartlar altında üretim yapan vatandaşlar, her şeyin fiyatı yükselirken çiğ süt fiyatının sabit bırakılması ve süt tozu ihracatına getirilen kısıtlama ile süt üreticilerine darbe vuruldu. Her şeye rağmen üretmeye çalışan vatandaşlarımızın elinden tutacaklarına darbe üstüne darbe vuruyorlar. Üreten bir toplumken tüketen bir toplum haline geldik.

Eğitimde fırsat eşitliği diyoruz ya, okullarda da kalite git gide düşüyor. Yıkılan okulların yerine yenileri yapılmadığı için sınıf mevcutları her yıl biraz daha artıyor. Plansız, programsız yürütülen projelerle geleceğimizin teminatı çocuklarımız, gençlerimiz mağdur ediliyor. Öğrenciler tıklım tıklım dolu sınıflarda eğitim görüyor. Afyonkarahisar eğitimde başarı sıralamasında her yıl biraz daha gerilerken sorunlar görmezden geliniyor. Ortak kaygımız olması gereken gençlerimiz için kimse elini taşın altına koymuyor.

Küçücük bir şehir olan Afyonkarahisarımızda bile servis ücretleri cep yakıyor. Büyükşehirleri düşünemiyoruz bile… Servisciye sorsanız yakıt pahalı, velilere sorsanız servis pahalı. Destek olmak, el uzatmak bu kadar mı zor? Ev kiraları da aynı şekilde, yurt ücretleri de… Çocuklarımız bu kaygıların gölgesinde büyürken gençlerimiz ekonomik sıkıntıların gölgesinde kendi kendine yetmeye çalışırken ülkeden umudunu kesmiş yeni nesiller yetişiyor. Gençlerimiz daha lise yıllarında yurt dışı hayalleri kuruyor. “Ne acıdır ki Türkiye’de mühendis olmaktansa yurt dışında garson olurum” diye düşünüyorlar. Ülkemizin, geleceğimizin teminatı gençlerimizi kazanmak için ne yapıyoruz?

Yeni başlayan eğitim-öğretim döneminde 105 bin 772 öğrencimiz okullarına kayıt yaptıramadı.

Yani mevcut iktidar, 105 bin 772 evladımızın eğitim hakkına, yeterli yurt ve burs imkânı sağlamadığı için engel oldu. Öğrencilerimiz, barınma ve maddi yetersizlikten dolayı okuyamıyor!

Gelelim Afyonkarahisar Belediyesi’nin çalışmalarına… Aslında çalışmalarına demek de pek doğru olmaz. Zira biz ortada bir çalışma göremiyoruz. Seçim öncesi havada uçuşan vaatlerden kaçı hayata geçirildi? Vatandaşla alay eder gibi kaldırım taşlarını söküp yeniden yapmakla belediyecilik yapılır mı ? Refüjlerde çiçek sulamakla, temel görevlerini yaparken yeni icraatmış gibi yaygara koparmakla belediyecilik olur mu ? Yollar çukurlarla dolu. Sivrisinek ve haşereler insanlara rahat vermiyor. Sulu alanlar yeterince temizlenmiyor. Tüm bunlar olurken temel sorumluluklar yerine getirilirken boy boy fotoğraf çektirilip reklam yapmak ne kadar doğru ? Kazılıp kazılıp yeniden yapılan yollara harcanan paralarla yeni yatırımlar yapılırdı. Şimdilerde henüz teslim edilemeyen pek çok TOKİ projesi varken yeni vaatler verilerek vatandaşların umutları sömürülüyor. Afyon’da 7 TOKİ projesi tasfiye edilmişken vatandaşlar yeni umutlarla avutuluyor. TOKİ'nin konut projesi, 100yılınkonutprojesi olamadan 100 yılın konut komedisi oldu! Konutları Emekli vatandaşa, Asgari ücretliye vereceksin ama artışı memur maaş zammına göre enflasyona göre ayarlayacaksın. Bu nasıl bir mantık.

TOKİ tarafından Afyonkarahisar’a yapılması beklenen 4 konut, 2 okul ve 1 millet bahçesi projesi yarım kaldı. Hıdırlık 1226 konut, Cami ve okul projesi Evciler 126 konut projesi, Gökçe 90 konut projesi, Sandıklı Ali Çetinkaya ortaokulu projesi, Güvenevler Mesleki teknik Anadolu Lisesi projesi maalesef tasfiye oldu.  B Müteahhitler piyasa şartlarını bahane ederek bu projeleri yarım bıraktı. Yeni açıklanan sosyal konut projesinde aynı şeyin olmayacağının garantisi yok. Ödemeler sözleşme imzalandığında başlayacak. Evlerin ne zaman teslim edileceği ise bilinmiyor. Mağduriyetler giderilmeden yeni mağduriyetler yaratılıyor. Vatandaşımızın aklıyla oynadıkları yetmezmiş gibi bir de onurlarını ayaklar altına alıyorlar. Güven sarsıcı, şüphe uyandırıcı sonuçlar doğuran ve hüsranla sonuçlanan projelerden sonra mahcup olmaları gerekirken yeni vaatler vermekten geri durmuyorlar. Şimdiden yaklaşık 4 milyon kişiden başvuru alan TOKİ, belli ki bir saadet zinciri misali kişi başı 500 TL alarak projelere başlayacak. Peki sonra ne olacak? Vatandaşlar ödeme yapabilirse TOKİ de konutları yapacak. Ödeme yapılamazsa ne olacak peki? Hiçbir şeffaflık içermeyen bir proje ile daha karşımızdalar. TOKİ konut şartları %10 peşinat 2+1 ev 608 bin TL, 240 Ay 2 bin 280, 3+1 ev 850 bin TL, 240 ay 3 bin 780 başlangıç taksitleri olacak, taksitlerde 6 ayda memur zammı oranında artış olacak. Bu şartlarda kim nasıl ev sahibi olacak?

TOKİ konusunu bir örnek vererek anlatmak istiyorum;

Diyelim ki talip olduğunuz evin sözleşme satış fiyatı 850 bin TL.

Vade: 240 ay. Başvurunuz kabul edildi ve Kasım 2022 ayı itibarıyla bankaya sözleşme imzalamaya gittiniz.

 

Önce peşinat olarak 85.000 TL ödeyeceksiniz.

850.000 - 85.000 = 765.000 (TOKİ'ye kalan borcunuz)

765.000 ÷ 240 = 3.187 TL aylık taksit tutarınız ve ilk taksitinizi Aralık 2022 tarihinde ödeyeceksiniz.

Güzel değil mi?

Aralık 2022 tarihinde de ilk taksitiniz olan 3.187  Lirayı ödediniz.

765.000 - 3.187 = 761.813 TL (TOKİ'ye kalan borcunuz)

2023 İlk 6 ay;

Geldik Ocak 2023 ayına yani 2. taksitinizi ödemeye

TOKİ sözleşmesi gereği her yıl Ocak ve Temmuz ayında aldığınız konutun satış fiyatı memura verilen zam oranı kadar arttırılıyor.

2023 yılı Ocak ayında Memura verilecek tahmini zam oranı %25

Yani sizin evin kalan borcu da otomatik olarak %25 oranında artmış durumda..

Aralık 2022 tarihinde kalan toplam borcunuz: 761.813TL

761.813 x %25 = 190.453 TL (Evin kalan borcuna eklenecek tutar)

2022 yılından kalan borç: 761.813 TL

2023 Ocak ayı eklenecek tutar: 190.453 TL

761.813+190.453 = 952.266 TL (Evin yeni fiyatı)

6 ay için ödeyeceğiniz yeni aylık taksit tutarınız : 3.984.TL

Gelen artışla evinizin yeni borcu 952.266 TL oldu

2023 ikinci 6 ay:

Geldik 2023 yılının Temmuz ayına

İlk ödediğiniz taksit ve 6 ay boyunca her ay 3.984 TL taksitle TOKİ'ye 27.091 Lira daha para ödediniz.

Bir önceki dönemden 952.266 lira borcunuz kalmıştı

952.266-23.904= 928.362 Lira borcunuz kaldı

Memur maaşlarına % 25 daha zam yapıldı

Otomatikman sizin yeni borcunuz ve taksitlerinizde böylece yeniden değişmiş oldu.

928.362x%25= 232.090 TL

%25 artış ile 928.362+232.090 = 1.160.452 lira borcunuz oldu.

Yeni taksit tutarınız: 4.980 TL

2023 yılının Temmuz ayından 2023 yılının Aralık ayına kadar ödenecek olan taksit tutarı budur.

2022 yılının Kasım ayında imzaladığınız TOKİ sözleşmesi ile 850.000 TL'ye sahip olduğunuzu düşündüğünüz konuta ödenmiş, ödenmemiş toplam tutar ve güncel borcunuz Aralık 2023 itibarıyla;

Peşinat tutarı: 85.000 TL

Aralık 2022 taksit tutarı: 3.187 TL

2023 yılının ilk 6 ayında ödediğiniz taksit tutarı: 23.904 TL

2023 yılının ikinci 6 ayında ödeyeceğiniz taksit tutarı: 29.880 TL

Toplam ödenen tutar: 141.971 TL

Evi satın aldığınız fiyat: 850.000 TL

1 yılda ödediğiniz tutar: 141.971 TL

Aralık 2023 itibarıyla TOKİ'ye kalan borcunuz ve 2024 yılı ocak ayında, üzerine memur zammı kadar yeniden zam yapılacak olan konut ana borcunuz: 1.130.572 TL

Özetle; AKP iktidarının seçim masraflarını karşılamak amacıyla başlattığı kampanya ile TOKİ'den 850.000 Liraya 20 yıl vadeli bir ev satın aldınız ve 1 yıl içinde 142 Bin Lira para ödedikten sonra borcunuz düşmediği gibi 280.572 TL daha artmış oldu.

 

Türkiye Merkez Bankası, politika faizini %13'ten %12'ye indirdi.

Tam bir senede politika faizi %19dan %12ye indirildi; enflasyon 4 katına, cari açık 2 katına, kur neredeyse 2.5 katına çıktı. Bunun adı halkın kasıtlı fakirleştirilmesi ve göreve ihanettir.

Türk ulusu göz göre göre fakirleştiriliyor. Merkez Bankası Kanunu çiğnenerek bankaya zorla faiz indirme kararı aldırılıyor. Erdoğan seçimi kazanacak diye milyonlarca insanımızın hayatı kayıyor.

Tüm dünya ulusal para birimini korumaya çalışırken biz paramızın pul olması için adeta seferberlik ilan etmiş durumdayız.

Ülkemizde yaşanan sorunlar saymakla bitmiyor. İlaç yokluğu krize dönüşüyor!!

Kurdaki dalgalanma hastayı da eczacıyı da mağdur etti!. Türkiye son 20 yılda ilaç da tamamen dışa bağımlı hale geldi. İlaç fiyatlarında sabit kur uygulanıyor. Piyasanın çok altında sabitlenen döviz kuru nedeniyle birçok ilaç ülkemizde satılmamaya başladı. İlaç krizi, Akp'nin yanlış makroekonomi politikaların, ve özellikle de ilaç fabrikalarını ve Hıfzıssıhha'yı kapatmasının sonucudur.

İlaç krizi büyüyor. Eczanelerde birçok ilaç bulunamıyor, hastalar eli boş dönüyor, eczacılar ile tartışmalar yaşanıyor. İlaç yokluk seviyesi yüzde 17'lere çıktı! Eczacılar, böyle giderse karne ile ilaç alma dönemi yakındır diyor

 Hastaların eczanelere ödediği fiyat farkları aşırı arttı. Basit bir reçetede en az 30 -40 tl fark çıkıyor.

Sayın Başkan Afyonkarahisar halkına verdiği seçim vaatlerini erken unuttu. Akıllı otopark yapılacak diye eski Bağkur binası yıkıldı, yerine bir çivi dahi çakılmadan öylece bırakıldı. Katlı, asansörlü otopark yapılacaktı, kentin trafik ve park sorunu ortadan kalkacaktı… Bu proje ile de resmen vatandaşın aklıyla dalga geçtiler. Yine trafik çilesine son versin diye raylı sistemler vaadetmişlerdi, o da yalan oldu. Teleferik projesi desek o da yılan hikayesine döndü… Millet Bahçesi yapılacak dediler, bir adım dahi atmadılar.

Eski Bağkur binasının yıkılıp öylece bırakılması konusuna değinmişken, Sinanpaşa Belediye Başkanı’nın makam aracının da o otoparktan hiç çıkmadığını duyduk. Sayın Başkanın şahsi ticarethanesinin tam önü olan bölgede Sinanpaşa Belediyesi’ne ait makam aracı hemen her gün görülüyor. Sinanpaşa Belediyesi Afyonkarahisar merkeze taşındı da bizim mi haberimiz yok ? Her gün sabah mesaiye gelip akşam evine dönen sayın başkan belediye işlerini kendi ticarethanesinden mi yürütüyor ? Makam aracını her gün kendi ticarethanesinin önüne park eden sayın başkan Belediyeye otopark ücreti ödüyor mu ? Ödüyorsa bile hangi zaman diliminde kendi ilçesinde kendi seçmenlerine, kendi ilçesinin vatandaşlarına hizmet ediyor ? Kafamızı kurcalayan bu sorular da yakın zamanda cevaplanır diye umuyoruz.

Aldığımız bir duyuma göre Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, İYİ Parti'nin sahada olmasına, vatandaşla iç içe olmasına tahammül edemiyormuş. 2019 yılında Afyonkarahisar'da İYİ Partiden Belediye Başkan adayı olan Dr. Mahmut Koçak'ın muhtarları ziyaret etmesi Başkan Zeybek 'i rahatsız etmiş olmalı ki; Muhtarlar Dernek Başkanı Suat Uygur'a ambargo uygulamaya kalkmış. Uygur'un nezdinde bütün muhtarları boyunduruğu altına almaya çalışan Zeybek'e sesleniyorum. Sizi rahatsız eden şey İYİ Parti'nin iktidara yürüyen ayak sesleri mi ?

O sevdalısı olduğunuz makam koltuğunun elinizden gitme ihtimali mi ?

Yoksa Sayın Koçak'a oy veren   Afyonkarahisarlının gücüne güç katarak size sandıkta gereken cevabı vermesi mi ?

Muhtarlar yerel yönetimlerin bel kemiğidir. Muhtarlar kimsenin maşası ya da kuklası değildir. Bu yaptığınız devlete, millete, milli iradeye saygısızlıktır.

Başkan Zeybek'in baskıcı tavrı bununla da sınırlı kalmamış ve dernek başkanının sosyal medya hareketlerini mercek altına almış. Getirip bir rapor halinde önüne koymuş. Şu tarihte su paylaşımı beğenmişsin, buraya yorum yapmışsın diyerek dernek başkanının seceresini çıkarmış. Kendine fişleme ekibi kuran başkan Zeybek böyle boş işlerle uğraşacağına vatana millete hayırlı işler yapsaydı, vaatlerini yerine getirseydi seçmenlerini pişman etmeseydi daha iyi olmaz mıydı?

İnsanları fişlemeye, aba altından sopa göstermeye harcayacağı enerjisini projelerine harcasaydı tamamlanmayan projesi kalmazdı. Sivil toplum kuruluşlarına, esnaflara nasıl baskı kurarım diye düşüneceğine icraatlarına kafa yorsaydı milletin parasıyla milleti zor durumda bırakacak işler yapmazdı. Sayın Zeybek'e sizin vesilenizle sormuş olalım; insanları sosyal medya paylaşımlarına göre fişleyen, kim kiminle nerede ne yapmış diye magazin takibi yapan arkadaşlara acaba ne kadar maaş ödüyor? Belediyede fişleme birimi kuruldu da bizim mi haberimiz yok ?

Bir yanda ekonomik krizin altında ezilen vatandaşlar, bir yanda vatandaşın parasıyla aynı yolları kazıp yeniden yapan belediye, diğer yanda kamuya ait makam aracını şahsi işlerinde çekinmeden kullanan belediye başkanı derken ülkemizin içler acısı durumuna dikkat çekmek istedik. Haksızlıklara karşı çıkmaya, yolsuzluklara karşı sesimizi yükseltmeye, vatandaşımızın içler acısı haline dikkat çekmeye devam edeceğiz. Kim ne derse desin Türkiye Cumhuriyeti'nin değerlerine sahip çıkacağız. Vatandaşın aklıyla dalga geçenleri, saman altından su yürütenleri su yüzüne çıkarmaya devam edeceğiz.

Geçtiğimiz günlerde ilimiz Dumlupınar mahallesinde bir ağaç katliamı yaşandı. Yıkılan İmam Hatip Okulu bahçelinde bulunan onlarca ağaç bir günde dozerlerle, kepçelerle sökülerek parçalandı. Mahalle sakinleri bu  katliamı ağlayarak izledi ve çektikleri görüntüleri bizlere ulaştırdılar. Görüntüleri izlerken tüylerimiz diken diken oldu. Her türlü teknolojik imkanın bulunduğu bir dönemde ağaçların sökülerek taşınması yerine gidilmemiş ve yılların ağaçları katledilmiştir. Bu kentin Belediye Başkanı ne iş yapar, belediye zabıtası ne iş yapar. Bu katliama kimler izin verdi. Buradan Afyonkarahisar Valimizden olayın sorumluları hakkında gereğinin yapılması talimatını vermelerini beklemekteyiz. Olay üzeri kapatılmayacak kadar vahimdir. Katliamın görüntüleri bizde mevcuttur, yetkililerin talep etmesi halinde bu görüntüleri vermeye hazırız. Sayın Başkan Zeybek’i başkalarının sosyal medya hesaplarını kimlerin beğendiğini, ne yorum yaptıklarını takip ederek kişileri fişletmek yerine kentin sorunlarına çözüm bulmaya davet ediyoruz.

Gelelim Şuhut Belediye başkanı Sayın Recep Bozkurt’a. Bir belediye başkanımız muhtarlardan rahatsız olur bir diğeri İYİ Partinin sosyal medya paylaşımlarını beğenenlerden rahatsız olur. Tabi bu arkadaşlar gidici oldukları için korku dağları her yeri sarmış. Bu beyefendiler İYİ Partinin gölgesinden bile korkar oldular.

Şuhut Belediye Başkanı Sayın Recep Bozkurt’ta 1O Yıldır aynı yerde duran Şehir kamerası İYİ Parti yeni ilçe binasını ve Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in posterini görüyor diye, kameranın yönünü değiştirmiş. Bu mantığı anlamakta zorlanıyorum. Yazıklar olsun size.

Tabi Başkan beyin rahatsızlığı bu kadar değil. Protokolün katıldığı toplantılarda fotoğraf karesinde İlçe başkanımız Sayın Müzahir Özaşkın’ın olmasından hiç hoşnut değilmiş. Artık fotografçısı arkadaş muhtemelen almış olduğu talimat gereği ilçe Başkanımızı fotoğraf karesine almamaya özen gösteriyormuş. Gülelim mi ağlayalım mı. Ne yaparlarsa yapsınlar milletimizin gönlünden ve kalbinden İYİ Partiyi silemeyecekler. Korkunun ecele faydası yok Sayın Başkan sana bu yakışmadı.

Cumhuriyetimizin en değerli kazanımlarından biri şüphesiz ki fırsat eşitliğidir. Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün milletle bütünleşen Cumhuriyet anlayışı; Yoksulu zenginden, köylüyü şehirliden, yaşlıyı gençten, kadını da erkekten ayırmamıştır. Bu eşitlik mücadelesini sağlamak için de, öncelikle eğitimde fırsat eşitliğini garanti etmiştir.

Eğer bugün ülkemizde; gençler, yurt dışında yaşamanın yollarını arıyorsa; kadınlar, kendilerini güvende hissetmiyorsa; çocuklar, derin bir yoksulluk ile sınanıyorsa; sebebi, eğitim politikalarımızın vasatlığıdır.

İşte tam olarak bu yüzden İYİ Parti olarak; gençlerin güvenini, kadınların huzurunu, çocukların mutluluğunu kazanmak için öncelikle “Eğitimde Nitelikli Fırsat Eşitliği” hedefimizi hayata geçireceğiz.

Cephede eşitlenen bir milleti, hayatın tüm alanlarında eşitlemek için tüm imkânlarıyla mücadele veren Cumhuriyetimizin 100. yılında; ona yakışan, yaraşan ve onu yaşatan politikalarımızla; güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye’yi inşa edeceğiz.

Yoksulluğu ortadan kaldırıp tüm çocuklarımızı nitelikli fırsat eşitliğine ulaştırmak için; Eğitim harcamalarında KDV’yi kaldıracağız. Okullu Kart, Genç Kart ve Hayat Kart ile öğrenme yolculuğunda milletimizin yanında olacağız.

Öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin, velilerimizin içinde bulunduğu tüm sıkıntıları görüyor, Bu toprakları hepimiz için umut etmeye geliyoruz.

Basın toplantısı sonunda İYİ Parti ailesine katılan emekli devlet memuru Hülya Özdemir’e İl başkanı Muhammet Mısırlıoğlu tarafından İYİ Parti rozeti takıldı.