Afyonkarahisar'da başta tiyatro olmak üzere kültür ve sanatın her alanına ilişkin önemli konulara değinilen ve İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Tanır'ın önemli açıklamalarının yer aldığı söyleşinin tam metnini yayınlıyoruz.

SEYHUN SERTAN: Merhabalar. Öncelikle söyleşimizi kabul ettiğiniz ve nazik davetiniz için Tiyatro Gazetesi adına teşekkür ediyoruz. Sizi tanıyoruz ama hem okurlarımız hem de daha yakından tanımak isteyenler için kısaca kendinizden bahseder misiniz?

MEHMET TANIR: Merhabalar. Öncelikle hoş geldiniz Seyhun beyciğim. Bize de böyle bir fırsatı verdiğiniz ve Afyonkarahisar’da ilk röportajı bizimle yaptığınız için teşekkür ederim.

İnsanın kendinden bahsetmesi zordur ama Mehmet Tanır Muğla Fethiye Seydikemer ilçesinde dünyaya gelmiş bir Yörük evladıdır. Yörük kültürünün yaşandığı bir yerde dünyaya gelmiş bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Hayatımızda herkesin yaşadığı gibi birçok evreleri yaşadık. Öncesinde Mahalli İdareler Derneği’nde çalıştım. Hatta kendi beldemizi belediyelik yapma fırsatımız oldu. Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalıştım. Orada en alt kademeden tutun da en üst kademeler kadar öğretmenlikten okul müdürlüğü, halk eğitim merkezi müdür yardımcılığı, şube müdürlüğüne varana kadar değişik kademelerde görev yaptım. Bu süre içerisinde de bu alanla ilgili bazı kitapları yazma fırsatım oldu. Bazı makalelerim yayınlandı. Bir taraftan kendi işimi yaparken akademik yönümü de geliştirmeye, işime bilimsel boyutta da bakmaya çalıştım. Milli Eğitim Bakanlığı’nda tüm Türkiye’de okutulan ders kitaplarının yazılmış olduğu komisyonların başında şube müdürü olarak çalıştım. 151 kitabın çocuklarımıza kazandırılmasında rol oynadık. Ciddi bir projeydi, Milli Eğitim’in önemli bir projesiydi. Sonrasında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na geçtim. Burdur’a müdür yardımcısı olarak atandım, kısa bir süre sonra il müdürü olarak çalışmaya başladım. Yaklaşık 10 yıl kadar il müdürü olarak çalıştım. Bakanlığımızın takdiri üzerine Ankara’ya alındım. Arkasından Afyonkarahisar’a hizmet etmek üzere görevlendirildim.

Hem bürokratik anlamda çalışmalarımı sürdürürken hem de akademik alanda çalışmalarımı sürdürüyorum. Yönetim bilimleri alanında da yüksek lisans yapma şansım oldu. Yani kısaca biraz eğitimimizi aldık biraz kültürümüzü tamamlamaya çalışıyoruz.

SS: Eğitimci olarak da zengin bir geçmişiniz var. Afyonkarahisar’dan önce uzun süre Burdur’da görev yaptığınızı ifade ettiniz. Bizler yakın çevremizdeki illerde kültür ve sanat çalışmalarını takip eden insanlar olarak oradaki müdürlüğünüz döneminde oranın kültür, turizm ve sanatına aktif çalışmalarınızla yön verdiğinizi biliyoruz. Oradaki çalışmalarınız hakkında bize kısaca bilgi verebilir misiniz?

MT: Hem turizm hem kültür alanında çalışmalar yapılmış. Ancak ben bir takım eksiklikler olduğunu ve dolayısıyla bunun üzerinde durulması gerektiğini düşündüm. Kültür deyince çok geniş bir alanı kapsadığını, insanın ürettiği her şeyin kültür kapsamında yer aldığını ifade edecek olursak bu geniş alanda mutlaka bir takım çalışmalar yapmak gerekiyordu. Biz tarihimize, geçmişimize ulaşmak ve bunları gün yüzüne çıkarmak için önemli çalışmalar yaptık. Örneğin Kibyra antik kentinde ve 9 bin yıllık geçmişi olan Hacılar Büyük Höyük’te

kazı çalışmaları başlattık. Yine sadece Roma ve Helenistik dönemi değil, bu toprakların üzerinde yaşayan bizlerin aynı zamanda bu toprakların birikimine sahip çıkan insanlar olmamız gerektiğini, bizi ifade eden atalarımızın ürettiği eserlerin korunması gerektiğini düşünüyoruz. Bu kapsamda Bucak’ta bulunan İncirhan kazı çalışmalarını başlattık ve ortaya çıkardık. Bundan sonraki aşamalarda Burdur’daki görevimizden ayrılmamız nedeniyle restorasyon ve diğer çalışmaları arkadaşlarımız devam ettirdiler. Kültür sanat anlamında, bu antik şehirlerde kazılar yaparken hem tanıtım yapıyoruz. Bu kapsamda Sagalassos Antik Kentinde caz festivali yaptık. Çok ciddi anlamda ulusal ve uluslararası katılım oldu. Yine Burdur Belediyesi tarafından paslaşılarak kurulan tiyatro çalışmalarına destek verdik. İlk defa Burdur tanıtım günleri düzenleme şansımız oldu. İlk defa Ankara’da, üçüncüsü ise Feshane’de olmak üzere düzenlediğimiz Burdur Tanıtım Günleri ile yeme içme giyim kuşam ve diğer kültürel değerlere varıncaya kadar bu ortamlarda tanıtma fırsatımız oldu. Kültürel değerlerin kayıt altına alınması çok önemlidir. 21 civarında kültür alanında özgün ve birinci baskı eserleri kitap olarak kazandırdık. Mesela ben burada kültür ve turizm müdürlüğünün herhangi bir kitap basmadığını gördüm. İnşallah buna el atacağız. Akademik çalışma yapan konuya ilişkin duayen olan insanların kitaplarını hazırlattık ve istifadeye sunduk. Biliyorsunuz sadece kitaplar yeterli olmuyor, daha çok kişiye ulaştırmak adına bunları dijital hale getirerek cd ye kaydettik ve aynı zamanda kültür turizm müdürlüğünün portalında yayınladık. Yöresel müziklerden 5 tanesini seçerek bunu oda orkestrası tarzında “Burdur Suit” adıyla düzenledik ve üniversitemizin korosu bunu seslendirdi. Bir taraftan rutin görevleri yaparken diğer taraftan yeni ne yapabiliriz diye projeler üzerinde kafa yormaya çalıştık.

SS: Burdur’da caz festivalinden bahsettiniz. Afyon’da bir caz festivalimiz var. 17.si düzenlendi bu yıl. 17.si düzenlenmesine rağmen duyulduğunda şaşırılan bir festival. Biz de Burdur’dakini pek duymamıştık açıkçası. Bu düzenli bir festival mi yoksa bir kereye mahsus mu gerçekleştirildi?

MT: Bir defaya mahsus bir etkinlik olarak kabul edelim onu. Bir defalık tanıtım amaçlı gerçekleştirdiğimiz bir çalışmaydı.

SS: Afyonkarahisar’da genel olarak kültür ve sanata ilgi sizce ne düzeyde, gözlemleriniz nelerdir?

HALKA DAHA ÇOK ULAŞMAMIZ GEREKİYOR

MT: Sanatsal faaliyetlerde birebir hissetmek çok önemli. Hepimiz çağın araç gereçlerini etkin şekilde kullanıyoruz. Televizyonlar, bilgisayarlar, cep telefonları, internet gibi. Halk bu iletişim araçlarıyla kısmen kendi çapında kültür ve sanatla ilgileniyor. Ama Anadolu’da genel anlamda şöyle bir sıkıntı olduğunu düşünüyorum; “nasıl olsa tv’de izliyoruz”, “işimiz gücümüz var” diyen insanların olduğunu görüyorum. Tv’de veya cep telefonunda bir insanı görmek, dinlemek başka; yüz yüze temas çok daha başka. Çünkü duygularınızı, düşüncelerinizi alıp veriyorsunuz. Ancak başta da söylediğim gibi sanatta birebir etkileşimin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hissedebilmemiz için o ortamda bulunmamız gerektiğini düşünüyorum. Afyonkarahisar’da kültür ve sanat faaliyetlerini belediye, üniversite, kültür turizm müdürlüğü olarak bizler, dernek ve vakıflar gibi birçok kurum yapıyor. Ama burada ben bir eksiklik olduğunu düşünüyorum, bizim bir eksikliğimiz olarak değerlendiriyorum. Afyonlu halka bu sanatsal faaliyetleri nasıl duyuracağımız noktasında iletişim kanallarımızın açık olmadığını düşünüyorum. Yani kısaca ilgi var ama halka daha çok ulaşmamız gerektiği kanaatindeyim.

SS: Bunları birazdan soracağım zaten. Neler yapılabilir bunlara değineceğiz. Ben biraz daha genelden (kültür ve sanattan) toparlayarak özele (tiyatroya) doğru gitmek istiyorum. Sizin genel olarak tiyatro sanatı ve tiyatro kültürü hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

SANATSAL BİR DOKUNUŞLA BAZI ŞEYLERİN FARKINA VARMAMIZ SAĞLANIYOR

MT: Tiyatroda biraz önce ifade ettiğim gibi bir nevi hissetme ile ilgili görme ile ilgili belki dokunamazsınız ama izleyerek bu havayı teneffüs edebileceğiniz sahne sanatlarından birisi tiyatro. Adeta hayatımızın bir kesiti oradan bize tekrar hatırlatılıyor. Sanatsal bir dokunuşla bazı şeylerin farkına varmamız sağlanıyor. Onu yazan kişi bize bir mesaj gönderiyor toplumdan aldığı mesajı bize gönderiyor bizim bu mesajı fark etmemizi sağlıyor. Tabii oyuncuların performansı çok önemli bu performansla bu mesajı alıp düşünüyoruz. Bize fikir oluşturmada etkili olduğunu düşünüyorum. Sanat sanat içindir sanat insan içindir gibi tartışmalar üzerinde durulur bence sanatın hem sanatsal yönü olması gerekir ama mutlaka sanatın insan için olması gerektiğini düşünüyorum.

SS: Sanat sanat içindir ve sanat toplum içindir düşüncesiyle bir bölünme yaşanıyor. Hâlbuki her ikisi içindir. Sanat toplum için olanı bir estetikle sunma biçimidir zaten.

SANATKAR AYKIRIDIR, RUTİNİ ÇARPICI ŞEKİLDE SUNAR

MT: Aslında sanatkâr aykırıdır biraz. Rutinleri aykırı bir şekilde, çarpıcı şekilde bize sunarlar. Rutini siz bakarsınız ama görmezsiniz. Sanatkâr baktığınız şeyi görmenizi sağlar. Sanata farklı açıdan da bakanlar vardır. Mesela Necip Fazıl “Anladım sanat Allah’ı aramakmış, gerisi yalnız çelik çomakmış” diyor. Mistik boyutuyla da sanatın bir yansıması olduğunu, kâinattaki ahengi, güzelliği sanatkârın aktardığını, aktarması gerektiğini, sanatta birliğin ve “BİR”in öne çıkması gerektiği üzerinde duran düşünürlerimiz de olmuştur. Bence sanatın hem kişinin kendini ifadesi hem de bizi yaradanla buluşturma boyutuyla ele alınması gerektiğini düşünüyorum.

SS: Genel anlamda tiyatro kültürü ve sanatı hakkındaki düşüncelerinizi öğrendik. 2017 yılının Ocak ayında Afyon’da göreve başladınız. Henüz çok olmadı ama gözlemlediğiniz kadarıyla Afyonkarahisar’daki tiyatro kültürü hakkında ve bu bölge halkının tiyatroya ilgisi hakkında ne söyleyebilirsiniz?

TİYATROYA İLGİ DAHA ÇOK OLMALI

MT: Zor bir soru (Kısa bir gülüşme). Tiyatroya ilgi var ama daha çok olmalı diye düşünüyorum. Televizyonda film izlemekle ile tiyatro arasında fark var. Tiyatroda hissederek, adeta dokunurcasına izliyorsunuz. Halka bunu sunmak gerekir. Halkın biraz daha tiyatro konusunda duyarlı olmasının kültür ve sanatın bu alandaki yaşamasında etkili olduğunu düşünüyorum. Çok yargılayıcı olmak istemem.

SS: İlgi var ama daha çok olmalı dediniz. Afyon’a geleli çok olmadı ama bu bağlamda sizin yaptığınız çalışmalar var mı? Varsa bunlardan bahseder misiniz? Afyon’da tiyatro sanatı ve tiyatro kültürünü yerleştirebilmek ve yaygınlaştırabilmek adına sizce neler yapılabilir? Mesela ilimizin bir tiyatro festivali olabilir mi?

RUTİNİN DIŞINA ÇIKMAK İSTİYORUZ

MT: Çok güzel ifade ettiniz. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü rutin işlerini yapıyor. Ancak birincisi, yaptığımız çalışma halka ulaşıyor mu ya da halkın ihtiyaçlarına cevap veriyor mu? Bu diğer çalışmalarımız için de geçerli, tiyatro için de geçerli. Geçmiş dönemlerde buna yeterince bakılamadığını ve bunu kendi eksikliğimiz olarak görüyoruz. İkincisi İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ne yapar algısıyla ve halkın bizden ne beklediği ile ilgili. Kendi kapasitemiz ve sınırlarımız içinde bunu çalışmak istiyoruz. Bu kapsamda da bir anket çalışması yaptırıyoruz. Anket çalışmasıyla halkla bizim aramızda hangi kanallar tıkalı, hangilerini açmamız gerekir, halkın bizden beklediği kültürel faaliyetler ve etkinlikler nelerdir, bununla ilgili bir geri dönüt alıp bilimsel bir analiz yaparak elde ettiğimiz verilerle önümüzdeki çalışmaları daha da şekillendirmek istiyoruz. Rutinin dışına çıkmak istiyoruz.

Şunu da dile getirelim. Kültür ve Turizm Bakanlığımız sizin de katıldığınız 3-5 Mart tarihlerinde bir Kültür Şurası düzenlemişti. Geçen hafta içerisinde Bakanlığımız tarafından eylem planına dökülmüş hali geldi. Bunu da çoğaltıp size takdim etmek isterim ve sizi de o komisyon içinde görmek isterim inşallah.

SS: Şura konusuna birazdan geçeceğiz zaten. Ben sizin Kültür ve Turizm Müdürlüğü olarak değerlendirmenizi istedim.

TİYATRO ÜZERİNE BİR YOL HARİTASI BELİRLEMEYİ İSTİYORUZ

MT: Şöyle değerlendiriyoruz. Bir, burada tiyatro çalışmalarını kimler yapıyor. Bu kişiler bu işe gönül ve emeklerini veriyor, kafa yoruyor demektir. Bu kişi, kurum, dernek, vakıf ne varsa tespit ederek onlarla bir araya gelmeyi düşünüyoruz. Dolayısıyla beraber yaptığımız çalışmalar kapsamında sizle, diğer taraftan ilimizdeki özel ve belediye tiyatrosuyla en azından üç kişilik bir ekiple bir ön çalışma yapabiliriz. Özetle buradaki değerleri tespit edip, tiyatro anlamında kafa yoran, yazan, çizen, oynayan kişilerle Afyonkarahisar’da tiyatro üzerine bir yol haritası belirlemeyi istiyoruz.

SS: Ben de tam bunu soracaktım size. Siz daha erken davrandınız. Henüz sormadan çok güzel cevaplar aldık. Ancak sorum yalnızca tiyatroyu içermediği için yine de sormak istiyorum. Belki eklemek istediğiniz başka şeyler olabilir. İlimizde genelde kültürel ve sanatsal alanda, özelde ise tiyatro alanında çalışma yapan STK’lara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü olarak herhangi bir katkıda bulunuyor musunuz? Ortak çalışmalarınız var mı? Varsa bunlardan bahseder misiniz? Ayrıca daha başka neler yapılabilir? Tiyatro için Risus Sanat ve ilimizdeki özel tiyatro ve belediye tiyatrosuyla işbirliği içinde bir çalışma yapmak istediğinizi söylediniz. Bunun için teşekkür ediyoruz. Ama burada TSM, THM, resim, fotoğrafçılık vb çalışmalar yapan STK’lar var. Bunlar sizden ne talep edebilir, siz ne verebilirsiniz?

KURUMUMUZ BÜNYESİNDE KÜLTÜR SANAT KOMİSYONU OLUŞTURACAĞIZ

MT: Özellikle şunu belirtmek istiyorum. Plansız çalışmalar yapmaktansa bunu bir yol haritasıyla genel hatlarıyla ortaya çıkarmanın çok daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bunu kim yapacak sorusuna da cevap vermek gerekiyor. Sadece İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün ben bunu yaptım demesi yerine bu alanda faaliyet gösteren kurum ve şahıslarla kolektif bir çalışmayı yürütmek gerektiğine inanıyoruz. Bunun için de kurumumuz bünyesinde kültür sanat komisyonu oluşturacağız. Bu komisyon müzikle ilgili ayrı, sahne sanatları ile ilgili ayrı çalışma yapacak. Halktan sürekli geri bildirim alacak. Kurmak istediğimiz yapı karşılıklı fikir alış verişleri, istişarelerle olgunlaştıracağımız bir yapı olacak. Diğer taraftan yardımlar hususunda Bakanlığımız yapılan çalışmaları destekliyor. Mesela bir dernek kültürü yayıcı ve

yaşatıcı bir faaliyet yapmışsa projesini hazırlıyor ve bize sunuyor. Biz de bakanlığa gönderiyoruz ve ekonomik anlamda desteklerimizi sağlıyoruz. Gerçekten kültürü yayıcı ve yaşatıcı bir çalışma mı diye kendimiz de denetleyerek raporlarımızı hazırlıyoruz ve bakanlığa gönderiyoruz. Bunun dışında müdürlüğümüzün böyle bir bütçesi yoktur. İkinci olarak kültür merkezimizi kültür ve sanata katkı verdiğini düşündüğümüz kurum ve kuruluşlarla yapacağımız protokollerle birlikte yapacağımız çalışmalar şeklinde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Her faaliyeti kendimiz yapmak yerine bunları koordine etmek istiyoruz. İşbirliğine açık bir kurumuz.

SS: Bizler de bu sene hazırladığımız Derya Gülü adlı tiyatro eserini sayenizde salon tahsis edildiği için ücretsiz sahneleme imkânı bulduk. Bu işbirliğine bir örnektir. Eğer salonu ücretsiz alamasaydık salon bedelini karşılamak için bunu ücretli hale getirmek durumundaydık. Hem bize hem izleyici açısından çeşitli zorluklar çıkaracaktı karşımıza. Bu açıdan teşekkür ediyoruz.

MT: Evet, doğrudur. Rica ederim, ben teşekkür ederim. Kolay değil tabii.

SS: İlimizde sahne sanatları alanında gerçekleştirilen faaliyetler için salon sayısının yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Özellikle STK ve gönüllü kimselerin kendi imkânlarıyla hazırladıkları tiyatro, konser gibi çalışmaları salon sıkıntısı sebebiyle halkla buluşturamadıklarını gözlemliyoruz. Bu konu hakkındaki düşüncelerinizi öğrenmek istiyoruz. Özellikle bu salonlar ne şekilde kullanılıyor, özellikle kültür sanat çalışmalarına mı kullanılıyor yoksa farklı faaliyetlere ayrıldığı için mi kültür sanat çalışmalarına salon bulunamıyor?

MEVCUT SALONLARIN YETERLİ OLDUĞU SÖYLENEMEZ

MT: Kültür ve sanat çalışmalarına mevcut salonların çok yeterli olduğu söylenemez. Daha fazla olmasında fayda var. İkincisi, kültür sanat çalışmalarının yanında toplantılara, panellere, konferanslara ya da okulların yılsonu etkinliklerine bunu paylaştırmaya çalışıyoruz. Kültür ve sanat çalışmaları yapan kişi ve kuruluşlarla bir araya gelerek bir takvim belirlenirse bunun temel bir problem olmaktan çıkacağını düşünüyorum.

SS: Bu yıl Risus Sanat’ın Karahisar Gençlik Merkezi ile ortaklaşa gerçekleştirilen İpekçi Merhum isminde vodvil türünde bir oyunu vardı. Sahne bulunamadığı için yalnızca bir defa ve Devlet Hastanesinin konferans salonunda oynandı. Tiyatro için hiç uygun bir ortam değildi ama şartları uygun hale getirmeye çalışarak orada oyunu sahnelemeye çalıştık. Gönüllü gençler yaklaşık dört aylık bir emek vermişti ve onların tek beklentisi yaptıkları işten keyif almak ve bunu karşı tarafa yansıtabilmek, onlardan da o olumlu reaksiyonu alabilmekti. Salonlarımızda bir anaokulunun yapacağı mezuniyetten daha önemsiz değil bir tiyatro oyunu. Bu salonların asli amacının bu olduğunu düşünüyoruz.

ÖNÜMÜZDEKİ ZAMANLARDA PLANLI ÇALIŞMAYI HEDEFLİYORUZ

MT: Akan bir su var ve akışını, debisini kontrol edebilmiş değiliz. Bu süreci kontrol etmek, planlı hale getirmek istiyorum. Bu sebeple Afyonkarahisar’ı ve tarafları tanımaya çalışıyoruz. Sizin bu konuda çalışmalar yaptığınızı biliyoruz. En azından haberdar olduğumuz, bildiğimiz insanlarla önümüzdeki zamanlarda planlı çalışmayı hedefliyoruz. Tabii ki program dışında bir takım gelişmeler olabilir. İlin en yüksek mülki amiri valimizdir. Protokol gereği valiliğe bu hizmeti vermek zorundayız. Ama bizim bunu planlamaya ihtiyacımız olduğu ortada.

SS: Kültür politikaları üzerine bir kitap çalışması yaptığınız bilgisini edindik. Bunun içeriğinden kısaca söz eder misiniz? Ayrıca mutlaka vardır ama tiyatro konusuna değinecek misiniz?

KÜLTÜR POLİTİKALARININ YENİDEN ŞEKİLLENMESİ GEREKİYOR

MT: Görev yaptığım süre içerisinde bakanlığımızın kendi çalışmalarıyla ilgili kamu politikalarının olduğunu gördüm. Bu konuda bir il müdürü olarak daha derinlemesine bilgi sahibi olmak kanaatim oluştu ve tecrübelerimi de biriktirerek bir makale çalışması yapmak istedim. Daha sonra bu alanın çok geniş olması sebebiyle bunu kitap haline getirmeye karar verdim. Bunların bir kısmı turizmhaberleri.com adlı internet sitesinde yayınlandı. Kültür alanında bir bakış açısı yakalamak çok önemli. Bütün faaliyetleri devlet mi yapacak, özel sektör ve STK’lar mı yapacak, yoksa devlet ve özel sektör birlikte mi yapacak. Geçmişte başarılı çalışmalar yapılmış ancak daha geniş kesime nasıl hitap edilebilir noktasında bu kültür politikalarının yeniden şekillenmesi gerektiği kanaati oluştu. Bu çalışmamızda özellikle bunu gördük.

SS: Kitabınızda sanırım kültür politikalarını tek tek saymaktan ziyade nasıl bir bakış açısına sahip olunmalı, bunu vurguluyorsunuz.

MT: Aynen evet. Çok güzel ifade ettiniz. Bana da bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Kültür ve sanatın kendi milli kültür ve değerlerimiz üzerinden yeniden kurgulanması gerektiğini, merkezini kendi milli kültür ve değerlerimiz üzerinde ama diğer ayağıyla bütün dünyayı kucaklayan, dünyadaki gelişmelerden haberdar olan, faydalanan ve dünyaya katkı sunabilen bir konuma getirmemiz gerektiğine inanıyorum. Aksi takdirde kendi kültürel değerlerimizi, kendi rengimizi sunamazsak dünyaya bir katkı verme şansımız olmayacağını, yük olmaktan öteye gidemeyeceğimizi düşünüyorum.

SS: Bu yıl 27 yıldır toplanamayan 3. Milli Kültür Şurası gerçekleştirildi. Bakanlığımızın da bu konuda özverili çalışmaları var. Sayın Bakanımız Nabi Avcı’ya tekrar teşekkür ediyorum. Ülkemizin kültür, sanat ve turizmi adına önemli konuların istişare edildiği bir Şura oldu. Afyon’dan 7 kişilik bir ekiple katıldınız. Bir de sivil olarak ben katıldım.

MT: Tebrik ediyorum sizi. Orada bulunmuş olmanız bizim için de büyük bir şanstı.

SS: Ben de Bakanlığımıza teşekkür ediyorum. Peki bu Şura’yı ve özellikle okurlarımız açısından önemi olan sahne sanatları komisyonu açısından değerlendirebilir misiniz?

MİLLİ KÜLTÜR ŞURASI ÜLKENİN KÜLTÜRE BAKIŞINI YENİDEN GÜNCELLEYECEK

MT: Kültür ve Turizm Bakanlığının fikir fırtınası yapmak, kültür ve sanatla uğraşan kişilerin düşüncelerini, görüşlerini alarak yaşamış olduğu problemleri tespit edip onlara çözüm üretmek, ülkeyi kültür ve sanat alanında daha öteye taşımak adına çalışmalar yapması gerektiğini, kültür şuralarının gerçekleştirilmesi gerektiğini değişik platformlarda dile getirdik, bakanlığımızla paylaştık. Sayın Bakanımız göreve gelir gelmez bu konuyu çok önemsedi. Sayın müsteşarımız Ömer Arısoy bu konuyu yakından takip etti. Bizzat toplantılara katıldı ve yönlendirdi. Güzel bir çalışma olduğunu, çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Komisyonlarda alınan kararları yakından siz de gördünüz, biz de gördük. Bu ülkenin kültüre bakışını yeniden güncelleyecek ve Türkiye’yi daha öteye götürmek noktasında önemli bir rol

oynayacağını düşünüyorum. Hem düşüncelerimizi dile getirdik hem de faydalanmaya çalıştık. Geçen hafta da eylem planına dönüştürülmüş hali elimize ulaştı.

Sahne sanatları ile ilgili olarak; sanat kurumlarına ve sanatçılara ilişkin mevzuatın güncellenmesi, sahne sanatları için nitelikli performans mekânlarının inşa edilmesi, sahne sanatları eser antolojisinin oluşturulması ve yerli eserlerin yurt dışında tanıtılması, yurt dışında yaşayan vatandaşlar için turneler düzenlenmesi ve bizi yakından ilgilendiren sahne sanatları alanında yerli eser üretiminin teşvik edilmesi ve yeni destekleme mekanizmalarının oluşturulması gibi önemli kararlar var. Ayrıca sanat ve sanat eğitimi kurumlarına vergi avantajları sağlanması ve sanat sponsorluğu teşviklerinin geliştirilmesi konusu var. Benim de Türkiye’de kültür sanat kurumları aynen özel okullar gibi kurulmalı, vergi muafiyetleri getirilmeli, hatta devletin hizmet alımı yaparak desteklemesi şeklinde düşüncelerim vardı. Savunduğum düşüncenin de buraya yansımış olmasından dolayı mutluyum.

SS: Şu anda sahne sanatları komisyon raporu benim de elimde. Eylem planına dökülmüş olması bunun ilk somut hali diye düşünüyorum ve devamının geleceğine inanıyorum. Sizin de söylediğiniz gibi devlet her şeyi kendi yapmak yerine yapan kişi ve kurumları destekleyebilir, teşvik edebilir. Bu şekilde daha sağlıklı bir aşama kaydedeceğimizi düşünüyorum.

MT: Devlet diyor ki, evet benim devlet tiyatrolarım var, opera ve balelerim var ama kültür ve sanatla ilgili desteklemeye değer faaliyet yapanları da destekliyorum diyor. Yeterli mi, ülkenin bütçesi ile alakalı bir şey.

SS: Sizinle küçük bir oyun oynayacağız. Ben size birer sözcük vereceğim. Siz de bu sözcüklere karşılık olarak aklınıza gelen ilk şeyi söyleyeceksiniz.

MT: Çok zor bir oyun! (Karşılıklı bir gülüşme) Çocukken beyaz beyaz beyaz bir meyve ismi derlerdi aklımıza elma gelirdi öyle olmasın da…

SS: Kültür?

MT: Benlik, kimlik, halk, insanlığın ortak mirası, insanlığın ürettiği her şey.

SS: Sanat?

MT: Sahne sanatları

SS: Şimdi bu gazetemize jest oldu. Tiyatro Gazetesi adına teşekkür ediyoruz. (Yine bir karşılıklı gülüşme) Gerçekten sanat deyince yalnız sahne sanatları mı geliyor aklınıza?

MT: Hayır değil tabii ki (Gülüşme). Birkaç kelime kullanabiliyorum değil mi?

SS: Normalde birer sözcük alacaktık ama diğerine üç tane yazdığımız için serbest kabul ediyorum. Buyrun?

MT: Duygu ve düşüncenin estetikle dışa vurumu. Hayatımızın bir kesiti diyelim. Görsel sanatlar, hat, tezhip…

SS: Afyonkarahisar?

MT: Aşk (Uzunca bir karşılıklı gülüşme) Nedense aklıma ilk bu geldi. Latife olsun diye söyledim.

SS: İlmi siyaseti iyi biliyorsunuz. Afyonkarahisar deyince aşk, başka?

MT: Mevlevihane, Afyon Kalesi.

SS: Şimdi bizim sucukçular lokumcular diyecek ki müdürümüzün aklına hiç gelmemişiz.

MT: Çok şey var. İlave edin o halde lütfen. Frig Vadisi, Kocatepe, Akdağ, Lokum, Sucuk ve Seyhun bey geliyor. (Gülüşme)

SS: Tiyatro?

MT: Nejat Uygur. Sahne. Duyguların etkili olarak birebir aktarılması. Oyun. Performans.

SS: İdarecilik?

MT: Birlikte çalıştığı personelinin önünü açan, problemlerini çözen ve hizmet verdiği halkın ihtiyaçlarına cevap verebilen. Halktan aldığı geri dönütlerle kurumunu halka etkin bir şekilde hizmet edebilecek biçimde yeniden düzenleyebilen. Biz klasik bürokrasi anlayışından halka hizmet anlayışına dönmek istiyoruz. En önemli gündemimiz bu.

SS: Son olarak gazetemiz okurlarına ve halkımıza vermek istediğiniz mesajlar var mı?

HAYALLERİMİZE “HAYAL ORTAĞI” OLACAK AFYONKARAHİSARLILARA İHTİYACIMIZ VAR

MT: Ben öncelikle Seyhun beyciğim bize bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Ciddi anlamda ben de sizden yararlandım bu söyleşiyi yaparken. İhtiyaçlar sonsuz ama devletin ve milletin imkanları sınırlı. Kültür ve sanat alanında gidecek çok yolumuz var daha, yapacak çok işlerimiz var. Hayallerimize “hayal ortağı” olacak Afyonkarahisarlılara ihtiyacımız var. Biz birlikte kolektif çalışmalarla bir şeyler üretebileceğimize inanıyoruz. Yoksa rutin idari işlemlerden öteye gidemeyiz. Görevimizi yaparız ama halka çok verimli olamamış oluruz yani görevimizin hakkını tam vermiş olmayız.

KÜLTÜR VE SANATLA İLGİLENİRKEN HAZ DUYARSINIZ

Bu nedenle ben kültür ve sanat alanında sizlerin yapmış olduğu çalışmalarda başarılar diliyorum. Tiyatro Gazetesi’nin Afyonkarahisar’a, Türkiye’ye hayırlı olmasını diliyorum. Özellikle gençlere şunu söylemek istiyorum. Kültür ve Turizm müdürlükleri ile çalışmak gerçekten keyiflidir. Kültür ve sanatla ilgilenirken haz duyarsınız. Gençlerimiz meslek seçerken lütfen kültür ve sanatı unutmasınlar.

SANATLA, SANATÇIYLA KOLEKTİF ÇALIŞMA YAPMAYA İHTİYACIMIZ VAR

Sanatla, sanatçıyla kolektif çalışma yapmaya ihtiyacımız var. İlin enerjisini bir noktada toplayarak. Ben sizde bu enerjiyi gördüm. Faaliyetleri Afyonkarahisar’a nasıl daha faydalı, nasıl daha ulaşılabilir yaparız diye düşünüyoruz. Bu gibi düşünen ve çalışan dostlarımızı, fikirleri, tecrübeleri, enerjiyi bir araya getirerek bir şeyler yapabileceğimizi ümit ediyoruz.

Bir de şu var. Siz mesela bir oyunu sahnelerken oyuncular var, dekor var, müzik var, ışık var, seyirci var ama ayrıldığınız zaman bir şey kalmadı. Sadece seyirci izlediğini aldı. İnsanların kültür varlıkları deyince daha çok binalara, gözle görülebilen şeylere baktığını zannediyorum. Kültürün taşınmaz kültür varlıkları dışında göremediğimiz ama hayatımızın her aşamasında olan bir boyutu var. Düşünce yapımızı etkileyen bu kültür ve sanatı görmek gerekir. Giyim kuşamımızdan, keçecilik yemenicilikten hanımefendilerin oyalarına varıncaya kadar değişik şekillerde yansıyor. Somut olmayan kültürel mirasa da çok daha fazla yer verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıca yeni bakanımız sayın prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un kültür ve sanat alanında ülkemizi olması gereken seviyeye taşıyacağına ve kültür alanını yeniden kurgulayacağına inanıyorum.

Sizin vasıtanızla derginizin tüm okuyucularına selam ve hürmetlerimi sunuyorum.

SS: Çok keyifli bir söyleşiydi. Okurlarımızın da keyifle okuyacağına inanıyoruz. Çok teşekkür ediyoruz. İyi çalışmalar diliyoruz.