Arşiv Haber

MALİ MÜŞAVİRİN MEVZUATLA İMTİHANI

HAKKI SEZEN yazıyor...rnrn rnrnMeslektaşlarımızın mevzuat sorunundan öncelikle bahsetmek isterim. Mali Müşavirlerin, başta Anayasa olmak üzere Vergi usul, Gelir, Kurumlar, KDV, Ötv, Harçlar, Damga vergisi, Belediye gelirleri ...

Abone Ol
BİR ÖNCEKİ YAZI…   ÜLKEMİZDE MUHASEBE KÖRÜN DEĞNEĞİ Mİ? Bizim odanın genel kurul davetiyesini görünce uzun süredir yazmak isteyip de bir türlü yazamadığım mesleki sıkıntılarımızı anlatan bir yazı kaleme almak imkânı doğdu. Meslektaşlarımızın yaşarak bildiği gibi, ülkemizde en çok sorumluluğa sahip en çok mesai harcayan, cirminin üzerinde yük taşıyan bizim meslektaşlarımızdır. O kadar çok problem ve sorunlarımız var ki, anlatmakla bitmez. Muhasebecilik adeta hamallığa döndü. Meslektaşlarımızın derdine yanacak, ölüsüne ağlayacak hali kalmadı. Sizleri sıkmadan kısa ama her konuya değinecek şekilde yazacağım. Ama bu konu bir tek yazı ile bitmeyeceğinden birkaç yazı konusu olacaktır. İnanın aslında kitaplar dolar. En büyük derdimiz muhasebe mesleğinin ve yapılan işin hala öneminin anlaşılamamış olması, hak ettiği konuma yükselememesidir. Asıl sorun burada başlamaktadır. Onlarca İktisat ve İşletme fakültesinden yüz binlerce mezuna ve binlerce meslektaşımıza rağmen muhasebe, hala devleti kandıracak kadar vergi ve sigorta ayarı yapılan bir iş düzeyinin ve algılamasının ötesine geçememiştir. Belki ağır gelen bu yoruma karşı bunun müsebbibi kim derseniz; başta kanunları yapan, uygulayan ve denetleyen devlet, ekonomik sistem, meslektaşlarımız ve sadece vergi mükellefleri değil bütün vatandaşlarımızdır. Bütün Halkımız diyerek abarttığımı zannetmeyin. Fişini almayan veya kdv. Pazarlığı yapan vatandaş 3 kuruş kar ettiğini zannederken muhasebe sisteminin köküne kibrit suyu döktüğünü bilmemektedir. Devletin vergi kaybının belki farkında olsa bile aynı zamanda o işyerinin muhasebe düzeninin bozularak, işyeri sahibinin kasasından para çalınmış olabileceğini, aynı zamanda kul hakkına girdiğini hiç düşünmemektedir. Muhasebenin dünya ahiret gerekli olduğunu ah bir idrak edebilsek! Fiş kesmeyerek, belge düzenlemeyerek vergi avantajı sağladığını düşünen vergi mükellefi, muhasebe sistemini felç ederek, bindiği dalı kestiğinin farkında bile değildir. Artık muhasebesiz bir işletmedir. Yani pusulasız bir gemidir. Bu tür uyanık işadamlarına sorarsanız her şey kafalarındadır! Hatta konuşmaz kafalarını bile işaret parmağı ile gösterirler. Yazılı medeniyete geçmemişlerdir. İşleri bozulduğunda bir sürü sebep bulurlar da kendi kafalarına güvenmenin sonucu olduğunu bir türlü idrak edemezler çünkü kurumsallaşmaktan haberleri bile yoktur. Bir işadamının “valla kardeşim biz Vergiden ve sigortadan kaçırdıklarımızla geçiniyoruz” demesine şaşırmamak elde değil ama gerçek payı da yok değil. Ağır ve pek çok çeşitli, gelire endeksli bir sürü karmaşık prosedüre bağlı vergiler ve yükümlülükler, kurumsallıktan da haberi olmayan, şiddetli rekabet altında ezilen insanları bu yola itmektedir. Bu durum yeni değil, oldum olası böyledir. Ama şimdi kurumsal çalışan işletmeler ekonomide ve pazarda ağırlığını koymaya başladıkça kurumsallaşamayan genellikle orta ve küçük işletmeler bu gün zor durumdalar. Bu zor duruma çeşitli bahaneler uyduranlar konuya birde bu yönden yani kurumsallık açısından baksalar, daha da açıkçası “gerçek muhasebe var mı yok mu?” sorusuna olumlu cevap verebilseler durum aydınlanacaktır zannederim. Küçük ve orta boy işletmeler derken, TÜSİAD ve TOBB’ nin yeni TTK. tartışmalarında kayıt dışını önlemeye yönelik maddelerinin değiştirilmesi için gösterdikleri ve muvaffak oldukları gayretleri de unutmamak gerekir. Demek ki büyük küçük bütün vatandaşlarımız kayıt dışı çalışmayı, yani minder dışında güreşmeyi seviyor. Biz habire muhasebe ilkelerinde açıklık şeffaflık ayniyet gibi kavramları sıralayaduralım. Körün değneği gibi muhasebe yapılınca istatistiklerimizin de yalan yanlış olduğunu anlatmaya ise hiç girmeyeceğim. Netice eğitim herkese şart!