AYLA
Sinemaya gitmeyi severim,fırsat buldukça da giderim. Ayla filmini merak ediyordum, Oscar’a da aday bir film, bu filmi izlemek için, eşimle birlikte sinemanın yolunu tuttuk. Gösterime gireli epey bir süre geçmesine rağmen ilgi çok yüksekti. Yirmi dakika bilet almak için kuyrukta bekledim. Bu işin can sıkıcı kısmıydı. Filme geçecek olursak; Ayla, Kore Savaşı'nda yaşanan gerçek ve çok dramatik bir hikayeyi beyazperdeye taşıyor. Yönetmenliğini Can Ulkay'ın üstlendiği savaş- dram filmi Ayla'nın senaryosunda ise Sınav, Uzun Hikaye, Kavak Yelleri, Doludizgin Yıllar'ın da senaristliğini yapmış Yiğit Güralp'in imzası bulunuyor. Başrollerini İsmail Hacıoğlu,Ali Atay, Çetin Tekindor, Murat Yıldırım ve Taner Birsel'in paylaştığı filmin müziklerini ise Fahir Atakoğlu üstleniyor. Filmin konusunu kısaca özetleyelim:
1950 yılında Kore’deki savaşta yer alan Süleyman Astsubay savaş meydanında, cesetler arasında küçük bir kız bulur. Beş yaşındaki bu Koreli kız yetimdir ve nereye gideceğini bilmemektedir. Astsubay kızı yanına alır ve arkadaşları ile birlikte isim ararken, Ayla ismini verir. Birliğin neşesi haline gelen Ayla ile astsubay kısa sürede baba-kız gibi olurlar. Ayla yaşadıklarından dolayı uzun süre konuşamamıştır ama dili bir açılmış, pir açılmıştır. Kore’da savaşta geçen onbeş ay sonunda birliğin Türkiye'ye geri dönme kararı çıkar. Ayla'yı bırakıp dönmek istemeyen Süleyman Astsubay her yolu denese de Kore kanunlarını aşamaz. Küçük kızı geride bırakmak zorunda kalan Süleyman ve yetimlere uygulanan sisteme dahil olarak yetimhaneye verilecek olan Ayla son vedalarında tekrar bir araya gelmeye söz verirler. Yıllar sonra ikilinin, özellikle Süleyman Astsubay’ın eşi Meryem’in de yardımıyla yeniden buluşma hikayesi anlatılıyor. Hasılı; kahramanlarının bazılarının hala hayatta olduğu 'Ayla' filmi, ( Süleyman Astsubay ve eşi Nimet hanımı birer gün arayla kaybettik) zamansız, mekansız, dil-din ve ırk tanımadan vicdanın nasıl da gerçek bir sevgiyle insanları buluşturabileceğini ve savaşa rağmen gerçek insanlığın nasıl da birleştirici olabileceğini Türk insanının güçlü gönlü ve ruhunu yansıtan bir gözle anlatıyor. Kore Savaşı sırasında, dünyanın öbür ucunda, anne ve babası ölmüş minik bir çocuğun hem Türkleri hem Güney Korelileri hem de Amerikalıları aynı duygularda, nasıl büyük bir içtenlikle buluşturduğunun hikayesini perdeye taşıyan Ayla filmi, savaşın acı koşullarında, ismi gibi ay yüzlü Ayla ile ay yıldızlı bir askerin tarihe mal olmuş 65 yıllık hikayesinin enfes yorumlanması.
Biz burada ne desek boş, filmi yerinde izlemedikten sonra özellikle de sinema ortamında bu enfes filmin tadını alamazsınız. Film her yönüyle mükemmel. Ali karakterinin kullandığı argo ve bazı küfürlü ifadeleri çıkarırsak son derece güzel. Maalesef hemen hemen her filmde bu ifadeleri kullanıyorlar. Bunlara gerek yok.
Film duygu seli şeklinde geçiyor.Özellikle ikinci bölüm gözyaşlarının aktığı bir bölüm oluyor. Filmi seyreden herkes ağlıyor ki, ağlamamak mümkün değil. Savaş sahneleri çok profosyonelce, gerçekçi çekilmiş, ses ve efektler çok iyi. Oyuncular özenle seçilmiş. Her oyuncu ,karakterin hakkını veriyor. İsmail Hacıoğlu,Ali Atay, Çetin Tekindor oyunculukta zirve yapıyor bu filmde. Filmde; Türkçe başta olmak üzere, İngilizce, Korece ve Çince dilleri kullanılıyor,alt yazı ile kullanılan dili anlayabiliyoruz.
'Ayla', Türkiye sinema sektörü temsilcilerinin oylarıyla dünyanın en prestijli sinema ödüllerinden Oscar'da “yabancı dilde en iyi film” dalında Türkiye'yi temsil etmek üzere seçildi.
Oscar'da "yabancı dilde en iyi film" aday adayı olan 'Ayla'nın, Akademi tarafından ödül için yarışmaya layık bulunup bulunmadığını öğrenmek için ocak ayını beklemek gerekiyor. Oscar adayları 23 Ocak 2018 tarihinde açıklanacak. Merakla bekleyeceğiz, bizim şimdiden birincimiz AYLA…
Lokman ÖZKUL-Eğitimci /Yazar
Görüş ve yorumlarınız için: [email protected]