Dünyada sıcak, soğuk savaşların yerini biyolojik savaşlara, saldırılara  bıraktığını düşünenlerdenim. Birçok insan ve stratejist de bizim gibi düşünüyor.Biyolojik saldırı ne demektir önce tarifi ile başlayalım:

 

Biyolojik saldırı, biyolojik ajanların (virüslerin vb..) insanlarda, hayvanlarda ve bitkilerde hastalığa ya da ölüme sebep olmak için kasten çevreye yayılmasının sağlanmasıdır. Bu ajanlar doğada mevcut olup hastalık yapma kabiliyetlerini arttırmak, mevcut ilaçlara dirençli hale getirmek ya da çevrede yayılma yeteneklerini arttırmak üzere değişikliğe (mutasyona) uğratılabilmektedir. Tespit edilmeleri son derece zor olduğundan ve hastalığa sebep olmaları zaman aldığından (biyolog) teröristler tarafından tercih edilmektedirler (1).





 

Twitter’dan takip ettiğim, Stratejist Abdullah Çiftçi, dünyayı kasıp kavurmakta olan bu koronavirüs illeti için “Dijital Dünyaya Entegre için sosyal öncü bir deney olduğunu düşünüyorum” diyerek biyolojik bir saldırı olabileceğine dair kanaatini paylaştı ve analizleri ile destekledi. Kendisi 2016 yılında bu saldırının ipuçlarını veren bir stratejist. Tv kanallarında da görüşlerini paylaşıyor. Takip etmenizi önerim.

 

Kanaatimce dünyayı yönetmeye kalkan üst akıl! ve ekibi yeni bir dünya düzeni kurmaya çalışıyor. ‘Dijital Dünyaya ve 4.Sanayi Devrimi’ne geçişin denemelerini yapmaya çalışıyor.





 

Dijital Dünya’da kağıt ve madeni para geçmez. Çin’de önce kağıt paralarla virüs bulaşacağı açıklaması yapıldı şimdi dünya düzeyinde yer alıyor bu açıklamalar. Dünya Sağlık Örgütü “Temasssız ödeme sistemleri” kullanılmasını tavsiye etti.” Yani önce elektronik para arkasından kripto para sürecine insanları yönlendiriyor. Dijital dünyada nakit para geçmez. Nakitsiz bir dünya hedefleniyor , dijital ve sanal paraya dayalı bir sistem.

 

Virüsün ilk çıktığı Çin’de vatadandaşların “Bigdata” verileri ile bir “Dijital Kast Sistemi” geliştirildi. Kırmızı, Yeşil, Sarı ile vatandaşlar kodlandı. Sokaktaki yüz tanıma sisteminde ‘kırmızı’ olanlar anında karantinaya çekildi. Bu sayede, sadece Çin’de değil diğer ülkelerde de istenmeyen! kişilerin safdışı bırakılması mümkün olur mu? Bu soru ciddi ve cevap bekleyen bir soru.





 

Koronavirüs öldürücü olduğu hallerde, yüzde 81 oranında 65 yaş üstünü öldürüyor. Aşağıdan gelen “dijital nesil” ile “Dede/Nine”lerin bağını kesecek bir öncü deney mi yapılmak isteniyor?

 

Genelde babalar çok meşguldür, emekli olmuş dedeler/nineler torunlarla ilgilenir. Dede/Nine demek, tarih/din/kültür vs..  demektir. Alttan gelen neslin bu birikim dolu nesille bağı mı koparılmak isteniyor? Şahsen böyle olduğunu düşünenlerdenim.

 

Dijital Dünyanın ve 4.Sanayi devriminin önemli bir parçası da robotlardır.

 

Şu anda Çin’de robotların çalıştığı lokantalar açık. Robotlar insanlara teslimat yapıyor. Robotlar hastaneleri temizliyor.



4.Sanayi Devrimi otonom üretimledir. Yani Robotlarla. Koronavirüs bize şu anda robotların ne kadar yararlı olduğunu göstermeye çalışıyor, insanların zihin altında böyle bir düşünce oluşturulmaya gayret ediliyor üst akıl ve ekibi tarafından..





 

Koronavirüs ile 5G arasında bir bağ olduğu düşünülüyor. Virüs’ün ilk çıktığı yer Wuhan, 5G için önemli bir şehir. Dijital Dünya’nın dayandığı zemin 5G’dir. 5G, 4G’ye oranla 1000 kat daha hızlı olacaktır. 5G’ye geçildiği takdirde, dünyada toplu ölümler gerçekleşecektir, tıpkı 2015’te Kazakistan’da bozkırlarda yapılan deneme sonucunda  60 binin üzerindeki Sayga antilobunun öldüğü sırlı! ölümler gibi. Bu şekilde de dünya nüfusu giderek düşürülecektir. 5G bir teknolojidir,dijital dünyanın anahtarıdır lakin öldürücü bir teknolojidir.

 

2019 yılında 5G sunumu için seçilen şehir hangisiydi biliyor musunuz? Koronavirüsün çıktığı şehir: Wuhan.

 

Wuhan, 18-27 Ekim 2019 tarihleri arasında Military World Games’e  (Askeri Dünya Oyunları) ev sahipliği yaptı. Ve etkinlik için 5G’yi ilk kez kullandı. Aralık 2019 da da koronavirüs aynı şehirde çıktı. Ne tesadüf değil mi?

 

İnsanlar üzerinde hedeflenen bir başka olay da, “Biyometrik Çip” takmak. Dünyada şu anda derialtına “Biyometrik Çip” taktıran yaklaşık 150 bin kişi olduğu varsayılıyor. Normalde insan “Hacklanebilir insan” korkusu ile biyometrik çip taktırmaz. Ama virüsten ölüm korkusu olur ve biyometrik çip bunu engelliyor denirse taktırır mı? Burada ciddi düşünmek lazım. ABD’li tanınmış bir model, gezegenimizi kaybetmektense, dünya nüfüsunun yarısını kaybetmeyi tercih ederim diyor veya birileri dedirtiyor. Bu ve bunun gibiler her halükarda bu biyometrik çipi de takarlar.

 

Oyun büyük sevgili okurlar. Üst akıl? ve ekibi dünyada yeni bir düzen kurmaya çalışıyor, bunun için de ellerindeki en büyük güç biyolojik saldırılar. Hiçbirşey plansız değil, bunlar en az elli yıllık, yüz yıllık planlar yaparlar ve bunları da uygulamaya koyarlar. Rabbim bunlara fırsat vermesin oyunlarını bozsun, ülkemizi ve insanlığı da bu virüs belasından tez zamanda kurtarsın..

 

 

 

Lokman ÖZKUL

 

Eğitimci-Yazar

 

[email protected]

 

 

 

Faydalandığımız kişi ve kaynaklar:

 

1) https://www.afad.gov.tr/kbrn/biyolojik-tehditler

 

2) Abdullah ÇİFTÇİ (Stratejist) tweetleri.

 

3)Cengiz DEMİRCİ (topr@k) Tweeter.