Cumhuriyet Halk Partisi Afyonkarahisar Milletvekili Av.
Burcu Köksal, “Çok Baro Teklifine” karşı TBMM Adalet Komisyonu’nda yaptığı
konuşmada AKP’nin kendisine yeni bir meslek örgütü oluşturmak için düğmeye
bastığını belirterek, “AKP ele geçiremediği baroları etkisiz bir dernek
konumuna getirip, sesini kısmak istiyor” dedi.



Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Afyonkarahisar Milletvekili Av. Burcu Köksal,
FETÖ’nün projesi olduğu daha öncede dile getirilen “Çoklu Baro Sistemine”
karşı, teklifin TBMM Adalet Komisyonu’na getirildiği ilk günden bu yana CHP
grubu ile birlikte haklı mücadelesini sürdürmeye devam ediyor.

AKP KENDİSİNE YENİ BİR MESLEK ÖRGÜTÜ OLUŞTURMAK İÇİN DÜĞMEYE BASTI…

Baroların ve muhalefetin karşı çıktığı “Çoklu Baro Sistemini” öngören yasa
teklifinin TBMM Adalet Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında konuşan
Milletvekili Av. Burcu Köksal, “Evet, korporatizm hedefinize giden yolda yapmak
istediğiniz bir düzenlemeyle daha karşı karşıyayız. Burada korporatizm
hedefleniyor. Nedir korporatizm? Devletin işçi, işveren ilişkileri de dâhil
olmak üzere tüm çalışma yaşamını, bu alandaki örgütlemeleri belirlediği;
ücretler, özlük hakları da dâhil olmak üzere tüm hakların devlet tarafından
belirlendiği; hak örgütü olarak sendikalara, meslek odalarına ihtiyaç
duyulmadığı hatta meslek örgütlerinin bizzat devlet tarafından temsil edildiği
sistemdir. Nazi Almanyası, Mussolini İtalyası, Franco İspanyası bunun
örnekleridir. Bunun için parti devlet olarak tanımlanan toplumsal düzene
ihtiyaç vardır. Bugün otoriter iktidarların meslek alanlarını ve meslek
örgütlerini kendi görüş ve ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirmesinin,
toplumsal hizaya getirmek istemesinin yöntemi bu şekilde uygulanmaktadır.
Şimdi, bu uygulamaya karşı itiraz eden veya direnç gösteren olduğunda da o
meslek örgütünü güçsüzleştirmek, parçalamak, bölmek; o meslekleri
itibarsızlaştırmak, önemsizleştirmek yoluna başvurulmaktadır. Şimdiye kadar
gerçekleştirdiğiniz tüm değişikliklere rağmen meslek odalarını hizaya
sokamadığınız gibi, ne yaparsanız yapın o meslek odasında istediğiniz yönetimi
başa getiremediğiniz için o meslek odasını bölüp, parçalayacak, kendinize yeni
bir meslek örgütü oluşturacak bir kurgu için düğmeye bastınız. Barolarla ilgili
yapılmak istenen düzenleme tam da bu noktada. Bu düzenlemenin yargı
bağımsızlığını ortadan kaldırmadan, üniversitelere partizanca rektör atamadan,
medya üzerinde kurulan egemenlikten ve yasamanın etkisizleştirilmek
istenmesinden bir farkı yoktur arkadaşlar.” dedi.

ELE GEÇİREMEDİKLERİ BAROLARI ETKİSİZ BİR DERNEK

KONUMUNA GETİRİP, SESİNİ KISMAK İSTİYORLAR..!

AKP’nin baroları adeta âdeta etkisiz bir dernek konuma getirmek istediğini
kaydeden Milletvekili Köksal, “Baroların sesinin kısılması, etkinliklerinin
azaltılması için yasal düzenleme yapmak istiyorsunuz çünkü ele geçiremediniz o
baroları. Oysa tam da geçtiğimiz yıl büyük bir şaşayla bir yargı reformu
açıklamıştınız ve o yargı reformunda da savunmanın etkinliğinin artırılmasından
bahsetmiştiniz. Geçen yıl bunu söylediniz, şimdi getirdiğiniz düzenlemeyle
bunun tam tersini yapmak istiyorsunuz. Konuşan baroları susturmak için önce
ekonomik tedbirlere müracaat etmek istediniz ama sert duvara çarptınız çünkü
değerli arkadaşlar, barolar ihalelerle ayakta duran yerler değildir. Barolar,
güçlerini ekonomiden almazlar; barolar, güçlerini, hukukun üstünlüğüne inanan,
hak, hukuk, adalet için mücadele eden, yargı bağımsızlığı için mücadele eden,
bağımsız güçlü savunmadan, avukatlardan alırlar. Dolayısıyla, burada amaç, işte
o bağımsız ve güçlü savunmayı yok etmek; her yıl yüz binlerce kişiye ücretsiz
avukat görevlendiren baroları değil, halkı cezalandırmak, halkın sesini kısmak
çünkü bu düzenlemeyle barolar âdeta etkisiz bir dernek konuma getirilmek
isteniyor, 5 binin üzerinde avukatı olan illerde 2 bin avukatın bir araya gelip
kendi barosunu kurması hedefleniyor. Peki, bu olursa ne olur? Barolar,
görevlerini yapamaz, gücü zayıflar çünkü kamu görevi niteliğinde olan yerlerdir
barolar. Avukatlık kamu hizmetidir; kamu hizmetlerinde bütünsellik esas alınır,
kamu hizmetlerinde bütünsellik önemlidir. Eğer siz bu bütünselliği bozarsanız,
o zaman avukatlığın kamu niteliği de ortadan kalkar. Dedik ya "Avukatlık,
kamu hizmeti." diye, buradan bahisle şunu söylemek istiyorum: Kamu görevi
siyasi görüş, dinî inanış, etnisite ya da başka bir sebep gözetilmeksizin
yerine getirilmesi gereken bir görevdir. Bu teklifle siz 2 bin avukatın kendi
barosunu kurmasını istiyorsunuz; bu durumda da avukatlar arasında farklılaşma,
ötekileşme artacak. Siyasi, dinî veya başka kriterler üzerinden kurulan barolar
birbirleriyle yarışmaktan, çatışmaktan ya da kavga etmekten dolayı hukukun
üstünlüğünden, yargı bağımsızlığından, yani onun için mücadele etmekten
uzaklaşacaklar.” ifadelerini kullandı.

ÇOKLU BARO SİSTEMİYLE BAROLAR AYAKTA KALMA MÜCADELESİ VERECEK

“Çoklu Baro Sistemiyle barolar âdeta ayakta kalma mücadelesi verecek.” diyen
Köksal, “Şimdi, düşünün, 2 binin avukatı olan bir baro var; bu baro 1 üyesini
kaybederse yani 1999 üyeye düşerse kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak;
birlik tarafından malvarlığına, her şeyine el konulacak. Bu, ayrı bir garabet
zaten; baroyu şirket olarak görme zihniyetinizin bir uzantısı olarak
yorumluyorum. Şimdi, orada o baro, 1 üyesini dâhi kaybetmemek için, meslek
etiğine uygun davranmayan, yerle yeksan eden, hatta meslekten menedilmesini
gerektiren bir suç işlese dâhi bu avukatla ilgili bir disiplin soruşturması
dâhi açamayacak. Hatta ben tabiri caizse şöyle yorumluyorum: barolar, avukat
transferleri için, ayakta kalmak için yarışacaklar çünkü üyeye ihtiyaç duyacak.
Siyasi görüş etrafında bir araya gelen barolarda bu sefer iktidara yakın olan
avukatlar, iktidara yakın olan baroya üye olan avukatlar yasaya uygun kararlar
alsa dâhi vatandaşın gözünde "Ya, ben iktidara yakın baroya, iktidar
barosuna avukat tuttum, kararı aldım, davayı kazandım. Eğer oradan avukat
tutarsan bu davayı kazanırsın." imajı oluşacak. Bu da nedir? Yarın, bakın,
her iktidar değişiminde avukatların ticari kaygı yüzünden, ekmek davası
yüzünden para kazanmak zorunda bu insanlar, geçimlerini sağlamak zorundalar
para kazanma kaygısı yüzünden âdeta göçmen kuşlar gibi baro değiştirmelerine
sebep olacak; bu da başka bir tehlike.” şeklinde konuştu.

AKP BAROLARI BÖLÜP ZAYIFLATMAK İSTİYOR

“Çoklu Baro Sistemi” ile baroların bölünüp, zayıflatılmak istendiğinin önemle
altını çizen Köksal, “Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak baroların
temel görevlerindendir. Şimdi, yapılmak istenen bu değişikle baroların bu
görevleri ellerinden alınmak isteniyor; bunun için de baroları bölüp,
zayıflatmak ve bu şekilde "çoklu baro" kurulmak isteniyor. Şimdi, ben
on altı yıllık avukatım ve şunu biliyorum: Mesleğe başlamadan önce biz
avukatlar bir yıl staj yapıyoruz. Hemen hemen her baroda staj eğitim merkezleri
vardır, Anadolu barolarında da büyükşehir barolarında da; o staj eğitim
merkezlerinde biz eğitim görürüz. Ayrıca, baro yönetim kurulları tarafından
oluşturulan staj komisyonları vardır; bu komisyonda öğrencilere yani stajyer
avukatlara dersler verilir, mesleğe hazırlanır bu avukatlar. Ve şimdi, çoklu
baro sistemine geçildiği takdirde bu staj eğitimleri de sekteye uğrayacak,
ciddiyetini ve kalitesini kaybedecek; avukatlar daha rahat ruhsat
alabilecekleri baroları tercih edecekler, yani böyle bir rekabete ve böyle bir
eğitim kalitesinin düşmesine de yol açacaksınız. Barolar aynı zamanda kadın ve
çocuk haklarının korunması için de mücadele eder. Bakın, barolarda kadın
hakları, çocuk hakları komisyonları vardır; bu komisyonlardaki avukat
arkadaşlarımız ki ben de zaman zaman meslek hayatımda bunu yapmıştım kadına
şiddet, kadın cinayeti, çocuk istismarı davalarında müdahil olurlar, gerekirse
o ailenin ücretsiz avukatlığını yaparlar.” diye konuştu.

BAROLAR ÜYE KAYGISI YÜZÜNDEN KAMU HİZMETİ NİTELİĞİNİ KAYBEDECEK

Milletvekili Av. Burcu Köksal, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:

“Şimdi, çoklu baro sisteminde baro, üye kaygısı yüzünden, mali destek bulma
çabası yüzünden, kamu hizmeti niteliğini kaybedeceğinden kadın ve çocukların
korunmasına yönelik görevlerini de yerine getiremeyecek. Üye bulma ya da mevcut
üyeyi kaybetmeme korkusuyla hareket eden bir baro, görevlerini doğru dürüst
yerine getiremez arkadaşlar. Bu da sadece avukatların değil; hak, hukuk, adalet
mücadelesinde hak arayan vatandaşların da zarara uğramasına neden olur. Avukatlık
Kanunu'nun 1'inci maddesi avukat arkadaşlarımız var burada, hepiniz çok iyi
biliyorsunuz der ki: "Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız
savunmayı serbestçe temsil eder." Avukatlar, yargının üç sacayağından
savunma sacayağıdır ama adaletin tecellisi ve hukuk kurallarının uygulanması
için mücadele ederler, uğraşırlar. Dolayısıyla, adaletin tecellisi için de,
hukuk kurallarının uygulanması için de bağımsız ve güçlü bir savunmaya ihtiyaç
vardır; bu, her yerde böyledir. Şimdi, bakıyorum, 2017 referandumuyla getirmiş
olduğunuz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi yüzünden yargı bağımsızlığı zaten
yitirilmiş durumda. Bunu nereden biliyorum? Bugüne kadar açılan mahkemelerde
verilen kararlardan ya da açılıp açılmayan soruşturmalara bakarak bunu söyleyebiliyorum.
Eğer bugün birazcık, küçücük bir hukuk kırıntısı kalmışsa bu da, emin olun,
bağımsız ve güçlü kalabilmiş olan savunmanın sayesindedir.”

AKP GÜÇLÜ SAVUNMAYI GÜÇSÜZLEŞTİRMEK, BÖLMEK, AYRIŞTIRMAK İSTİYOR

AKP’nin “Çok Baro Teklifi” ile güçlü savunmayı güçsüzleştirmek, bölerek
ayrıştırmak istediğini dile getiren Köksal, “Bağımsız kalabilen son kaledir
savunma. Şimdi siz bu bağımsız ve güçlü savunmayı güçsüzleştirmek istiyorsunuz;
bunu da bölerek, ayrıştırarak yapmak istiyorsunuz. Çünkü on altı yıl boyunca bu
mesleği yapmış bir avukat olarak söylüyorum: Ben avukat olarak siyasi, dinî,
etnik ve benzeri görüşteki bir baronun üyesi olmak istemiyorum; ben mesleğim
üzerinden örgütlenmek istiyorum. Bakın, Afyonkarahisar Baro Başkanı sizin
siyasi görüşünüzde bir arkadaşımız, bir avukat. Dün buradaydı, içeriye
giremedi; yani, daha doğrusu, avukat meslektaşlarının, baro başkanlarının
yanına zar zor alabildik, on dakikalığına. Biz birlikte Afyonkarahisar
Barosunda AKP'li, MHP'li, CHP'li, değişik siyasi partilere mensup olan avukat
arkadaşlarımızla omuz omuza hukuk mücadelesi veriyoruz; farklı siyasi
görüşlerdeyiz ama temelde, meslek etiğinde, mesleğimizle ilgili konularda,
hukukun üstünlüğünde paydaşlaşabiliyoruz. İşte, bu yüzden, ben bir avukat
olarak bir siyasetçi olarak demiyorum, bir avukat olarak mesleğim üzerinden
örgütlenmek istiyorum; benim, mesleğim üzerinden örgütlenme hakkımı lütfen
elimden almayın diyorum. Bu düzenlemeyi geri çekelim; gelin, bu yanlıştan hep
beraber dönelim.” dedi.