KAPLICA OTELLERİ…
Sandıklı Hüdai Kaplıcasında iki yeni otel açıldı.
İkisi de 5 yıldızlı, lüks oteller.
Kaplıcada belediyeye ait biri çok eski diğeri ise yenilenmeye muhtaç iki otel vardı…
İki otelin yenilenmesi, modern hale getirilmesi çok büyük masraftı.
Belediye Başkanı İsmail Elibol, yürekli davrandı ve otelleri kiraya verdi.
Kiraya verilmeseydi; siyasilerin, bürokratların, partililerin çiftliği gibi kullanılmaya devam edilecek, belediyenin sırtında kambur olarak kalmaya devam edecekti.
Zaten, belediyelerin bu tür işletmelerden para kazanması çok zordu.
Personel alımından, işletme problemine kadar bir yığın sorun belediyenin diğer zorunlu hizmetlerini aksatabilirdi.
Başkan Elibol, muhaliflerinden gelecek eleştirileri göğüsleyeceğine inanarak, eski başkanların çiftlik olarak kullandığı otelleri kiraya vermekle büyük bir devrim yaptı.
Yine bu otellerde çalışacak personel Sandıklı’dan istihdam edilecek, otel ihtiyaçları da, Sandıklı esnafından karşılanacaktır.
Başkan Elibol’u bu güne kadar eleştiri bombardımanına tutmamıza rağmen bu cesaretli davranışı dolayısıyla hakkını teslim ediyoruz..
Afyon Belediyesine ait Gazlıgöl’deki tesislerinde özel teşebbüse devredilmesi gerektiğine inanıyorum.
Zira Gazlıgöl tesislerinin de, aynı durumların yaşandığını sanıyorum.
Başkan Çoban’ın da, cesaretli bir adım atarak belediyeyi işletmecilikten kurtarmasını ve asli görevlerine daha çok ağırlık vermesi gerektiğine inanıyorum.
Devlet özelleşmeye önem ve hız verirken, kamu kurumu olan belediyelerin neden özelleşmede geç kaldığına anlam veremiyorum.
Özelleşen KİT’ler, iktidarların arpalığı gibiydi.
Olmayacak, kadrolar yaratılır on kişinin yapacağı işe yüz kişi istihdam edilir ve KİT’ler zarardan kurtulamazdı.
Özelleşmeye önem vermeyen belediyelerin sonuçta KİT’ler gibi olacağı kaçınılmazdır.
Özelleştirme, siyasi riski göze alarak yapılır. Sandıklı Belediye Başkanı siyasi riski de göze alarak, geçmiş belediye başkanlarının arpalık ve çiftlik olarak kullandığı kaplıca otellerini kiraya verme cesaretini göstermiştir.
Okurlar, bu yazıdan sonra “ya bu adamın fikri ne çabuk değişti?” diyebilirler.
Böyle düşünenler şunu bilmeliler ki; haksız gördüğüm her konuda eleştirilerime devam ederim, haklı gördüğüm her konuda da alkışlamayı ve teşekkür etmeyi bilirim…
MUTLU BAŞKAN…
Geçen hafta, Sandıklı Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Hasan Mutlu ile ilgili iddiaları yazmıştık.
Başkan Hasan Mutlu; iddia edildiği gibi 8 bin lira maaş almadığını, yasal olarak üç asgari ücret karşılığında maaş hakkı olmasına rağmen sadece 150 TL maaş aldığını ve bu bedeli de yüksek okul öğrencilerine burs olarak gönderdiğini, 2010 yılında yapılan seçimlerle Afyonkarahisar Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği başkan vekilliğine seçildiğini, görevine başlar başlamaz Sandıklı Esnaf Odasından aldığı 150 TL maaşın yasa gereği kesildiğini, Afyon Esnaf Odaları Birliği Başkan Vekilliği maaşının 1.470- TL. olduğunu bu maaş içerisinden 12 ayrı öğrenciye aylık toplamda 750 TL. burs gönderdiğini, maaştan artan kısmı da Afyon’daki birlik toplantılarına katılmak için kendi aracıyla ayda bir çok kez gidip geldiğini ve yakıt parası olarak kullandığını, zira Esnaf Odaları Birliğinden toplantı yol harcırahı ve herhangi bir mazot masrafı işleyip para almadığını bildirdi.
Kaplıca civarında tarla topladığı iddialarının ise dedikodudan ibaret olduğunu, kendi adına veya yakınları adına hiçbir şekilde arsa ve bina bulunmadığını, aksini ispat ederlerse derhal görevinden istifa edeceğini de açıkladı.
Sorumluluk gereği, açıklamaları aynen yayınladık…
Başkan Mutlu’dan, Uğuray ve diğer şirketlerle ilgili bir açıklama gelmedi, gelirse onu da değerlendiririz…
Biz Mutlu’nun açıklamasını aktardık, kamuoyu mutlu oldu mu, bilemem…
İYİLİK…
Çölde yolculuk eden iki arkadaş hakkında bir hikaye vardır..
Yolculuğun bir aşamasında iki arkadaş tartışırlar, biri ötekine bir tokat atar. Tokadı yiyenin canı çok yanar ama tek kelime etmez ve kum üzerine şu sözleri yazar
“Bugün en iyi arkadaşım bana bir tokat attı..”
Yıkanabilecekleri bir vahaya rastlayana dek yürümeyi sürdürürler. Tokadı yiyen yıkanırken bir batağa saplanır, boğulmak üzereyken arkadaşı tarafından kurtarılır. Boğulmak üzere olan adam, kurtulduktan sonra bir kaya parçası üzerine şu sözleri kazır:
“Bugün en iyi arkadaşım benim hayatımı kurtardı..”
Tokadı vuran ve sonra arkadaşının hayatını kurtaran kişi ona sorar;
“Senin canını yaktığımda bunu kum üzerine yazdın, şimdi neden kayaya kazıyorsun?..”
Arkadaşı ona şöyle cevap verir:
“Biri bizi incittiğinde bunu kum üzerine yazmalıyız ki bağışlama rüzgarı estiğinde onu silebilsin. Ama biri bize iyilik yaparsa onu kayaya kazımalı ki onu hiçbir rüzgar yok etmesin.”