İŞSİZLİK…   İki yıl önce işsizlik sorununa değinmek için şöyle yazmıştım;   “Kaç gündür o uzun kuyruğun yanından geçiyorum. Bugünlerde o kuyruktan kaç tane var memlekette bilemem. ‘Devlet eleman alacak’ haberi üzerine 30 kişi alınacak yer için dahi on binler kuyrukta. Yüzü solgun, umutsuz, kızgın gençler, ellerinde káğıtlarla öyle bekliyorlar. Kuyruk, bir kötü alın yazısı gibi kıvrılıp kıvrılıp uzuyor. Kuyruktaki genç, gözleri dolu dolu kameralara ortak sorularını soruyordu: ‘Ben niye işsizim…’ Bu iyi bir sorudur. Ama yanıtı bizde yok. Bunu soran genç, annesine-babasına sormalı. Yanıt alamazsa amcasına, dayısına, eniştesine, çevresinde yetişkin kim varsa onlara, boynunu büküp sormalı: ‘Ben niye işsizim?..’ Bakalım bilecekler mi? Demokrasi onlara ‘seçme’ hakkı verdiği halde, yıllarca neyi ve kimleri tercih ettiler?” Bugüne gelince…. 100 işçi alınacak diye anons yapılıyor. 81 kişi müracaat ediyor. İş var, çalışacak adam bulunamıyor. Kimsenin “oğlum işsiz, iş bulamıyoruz, kahve köşelerinde çürüyor..” demeye hakkı var mı? İşsiz ve ihtiyaç sahibi olanların iş beğenmeme hakkı yok. Çalışmak isteyen, varsa, iş orada… İşi beğenmeyenler ise kahvelerde okeye devam.. ********* ADALETİNLE SEN ÇOK YAŞA E Mİ?   Osmanlı döneminde yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı varmış.   Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş.   Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek var…   Karakuşi Kadı, fırıncıya “Ben bunu aldım” demiş.   Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.   Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: “Hani bizim ördek?”   Fırıncı boynunu büküp ‘Uçtu’ deyince iş kavgaya dönüşmüş.   Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış…   Gayrimüslim de peşinde kovalıyor…   Bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmüş.   Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş.   Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği  Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış…   Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşi Kadının karşısına çıkarmışlar.   Kadı sırayla sormuş…   Ördeğin sahibi,”Bu adam ördeğimi hiç etti” diye şikáyet etmiş.   Karakuşi Kadı, fırıncıya sormuş: “Ne yaptın bu adamın ördeğini?”   Fırıncı “Uçtu” demiş.   Kadı, kara kaplı defterini açmış:   Ördeğin karşısında tayyar yazılı.   Tayyar “Uçar” anlamına gelir.   O halde “ördeğin uçması suç değil” diyerek fırıncının beraatına karar vermiş.   Sonra Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş…   Onun şikáyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş:   “Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla…”   Davacı ‘Ne olacak?’ diye sorunca Karakuşi Kadı, “Şimdi” demiş,  “Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.”   Tabi gayrimüslim şikáyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.   Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da Karakuşi Kadı;   ‘Tamam’ demiş, “Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.”   Böyle olunca adam da şikayetini anında geri almış, fırıncı bu davadan da kurtulmuş.   Kadı dönmüş Yahudi’ye: “Senin şikáyetin ne? Bre..”   Yahudi ellerini açmış, “Ne diyeyim kadı efendi”  demiş;   “Adaletinle bin yaşa sen, e mi !”