Alimoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı, İşadamı İbrahim Alimoğlu, özel yetenekli öğrencilerin öğrenim gördüğü ilimiz Dumlupınar Bilim ve Sanat Merkezindeki öğrencilerle iş dünyası ve yatırım konusunda söyleşi yapmak ve rol model etkinliğini gerçekleştirmek üzere merkeze ziyarette bulundu.

Gözden kaçırmayın

Afyonkarahisar'da Zafer Meydanı'nda İftar Çadırı KurulduAfyonkarahisar'da Zafer Meydanı'nda İftar Çadırı Kuruldu

Alimoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı, İşadamı İbrahim Alimoğlu, özel yetenekli öğrencilerin öğrenim gördüğü ilimiz Dumlupınar Bilim ve Sanat Merkezindeki öğrencilerle iş dünyası ve yatırım konusunda söyleşi yapmak ve rol model etkinliğini gerçekleştirmek üzere merkeze ziyarette bulundu.

 

İşadamı İbrahim Alimoğlu, kişisel ve mesleki gelişiminin olumlu örneklerini sunarak, öğrencileri olumlu yönde etkileyecek ve onlara ilham kaynağı olacak şekilde öğrencilerle keyifli bir sohbet ve röportaj gerçekleştirdi.



“4 kuşak mermerciyiz”

Doğduk, fabrikada büyüdük. Bizle birlikte bilgi de büyüdü. Tecrübelerimizi çalışanlarımızla paylaştık. Babamızı, dedemizi örnek aldık. Teknolojiden faydalandık. Dedem saatte 1 cm mermer kesiyordu, ben ise 30 cm kesiyorum. 

Türkiye dünyadaki tüm madenlerin %70ine, mermer rezervinin ise %40ına sahip. Türkiye’de yok yok. Ülkemizde mermerciler daha çok ihracata yönelmiş durumda, ihracat ülkenin büyük zenginlik kaynağı, döviz getiriyor fakat gönül ister ki bu madenlerin hepsini biz işleyelim. Bu konuda gençlere, işletmeler kurmak, işlenmiş ürün satışını artırmak ve istihdam alanları sağlamak gibi görevler düşüyor.



“İş hayatında ahlak önde gelir, bilgi çalışırken, gelişirken elde edilebilir”

Bilgi çalışırken elde edilebilen bir şey. Bazen çalışanlarım bana fikirler veriyor. “Bunu böyle yapmışız ama şöyle yapsak daha iyi olurdu” gibi ama bizim en çok dikkat ettiğimiz şey ahlak. Çalışanlarımda dürüstlük ve sadakate çok önem veririm. 



“Akvaryum, fosil derken kocaman bir müze oluştu”

Bir mermer fuarı nedeniyle gittiğim Endonezya’da denizin altında bulunan cam tünellerden çok etkilendim. Mimar bir dostumuzun aracılığıyla ofisin girişine, içinde 1,5 ton su bulunan deniz akvaryumu kurup, birbirine zarar vermeyen deniz canlılarından koyduk. Bu akvaryuma denizden eşyalar toplarken evlerimizden de eşyalar toplamaya başladım ve zamanla bende böyle bir hobi gelişmeye başladı. Evlerimizde kullanılan eski eşyaları toplamaya başladım. Bir hurdacıda gördüğüm eski bir radyo, gramofon ya da bir ütüyü bile aldım, önüme ne gelirse topladım, böylece zamanla fabrikada bulunan ofisim etnografik bir müzeye dönüştü. Bu arada Denizli’de bulunan mermer ocağımızdan da iki milyon yaşında fosiller çıkıyor; yengeçler, insan bacakları, insan ağzı gibi. Devamında da tek bir eşyaya odaklanmadım, her şeyi toplamaya başladım. Üç dönem önceki valimiz İrfan Balkanlıoğlu topladığımız eşyaları sergileyelim, halkımız bunları görsün, sosyal etkinlikler gerçekleşsin diye restore ettirilen Çeşmeli Konağını bize tahsis etti. Hizmet güzel oldu fakat orası yeterli olmayınca Afyon Kocatepe Üniversitesi ile çalışmaya başladık. Zaman içinde üniversitenin katkısıyla Alimoğlu Kültür Sanat Araştırma Derneği (AKSAM) diye bir dernek oluştu. O dernekle birlikte sanat müziği, halk müziği, tasavvuf müziği ve korolarımız oluştu. Bu eşyaların içinde 100 -150 kadar müzik aleti birikmiş. Konservatuar müdürü Uğur Türkmen hocamızın önerisiyle bu aletleri üniversiteye götürdük. Sosyal medyada bu haber paylaşılınca, Türkleri çok seven bir Alman 300 parça müzik aletini bize hediye etti. Üniversitemizde içinde 500 parça müzik aleti olan bir müzemiz var.

 

“Mutlaka bir yabancı dil öğrenin”

Benim için çok önemli. Bizim zamanımızdaki imkânlar şimdiki gibi değildi. Afyon’da yabancı dil öğreten okul yoktu. Yabancı dil bilmemenin ne kadar kötü olduğunu fuar nedeniyle yurt dışına gittiğim zamanlar daha iyi anlıyorum. Fuarlarda görüyorum ki insanlar Çince, Almanca, İngilizce biliyor ben ise çalışanlarım aracılığıyla iletişim kurabiliyorum. Bazen sırf yabancı dil bilmediğimden müşterileri kaçırdığımız bile olabiliyor.



“Geldiğimiz yeri bilirim, simit satar ekmek paramı kazanırım” 

Hayatta her şey insanlar için, bir gün gelse ve ben bütün her şeyimi kaybetsem bile ben simit satarım, gazete satarım ama yine de evime ekmeğimi götürürüm netice çoluğum çocuğum var. İyi anılmak önemli benim için.

 

İşadamı İbrahim Alimoğlu'nun Dumlupınar Bilim ve Sanat Merkezi öğrencileriyle gerçekleştirdiği sohbet ve söyleşi, Alimoğlu'nun öğrencileri kendi oluşturduğu etnografik müzeye davetiyle sona erdi.

 

 

 

AFYONGAZETE ÖZEL HABER