Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Tıp Fakültesi’nde araştırma görevlileri için Temel Eğitim Kursu düzenlendi. Açılış konuşmalarını AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak ile AKÜ Tıp Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Ahmet Songur ve ANS Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mehmet Ünlü’nün yaptığı temel eğitim kursunda tıbbi ve mesleki konuların yanı sıra hasta hakları ve hastalarla iletişim konuları da ele alındı. Bu yıl beşincisi düzenlenen ve iki gün süren temel eğitim kursunun, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Altındiş yönetimindeki son oturumunda AKÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu “Kişilerarası Sağlıklı İletişim” konulu bir sunum gerçekleştirdi. AKÜ Tıp Fakültesi Dekanlığı Uzmanlık Sonrası Eğitim Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen seminerdeki konuşmasında genel iletişimin yanı sıra hastalarla ve hasta yakınlarıyla iletişim konularından söz eden Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu şunları söyledi: “İnsan, dünyadaki varlıkların en değerlisi ve onurlusu olarak yaratılmıştır. O yüzden insan yaşamı kutsaldır. Yaşama değer katan sağlık hizmeti de kutsal bir görevdir. Sağlıkçı, karagün dostudur! Doktor, sırdaştır. Hasta Latince ‘pati’, yani ‘acı çeken’ demektir. ‘Hekimden sorma, çekenden sor’ demişler. Derdi, çeken bilir. Doktorun görevi de o derde ortak olmak ve o derdi ortadan kaldırmaktır. Nasreddin Hoca ‘Damdan düşen gelsin yanıma’ derken derdine ortak aradığını söylemek istemektedir.” Medikal iletişimde temel hedefin hasta memnuniyeti ilkesi olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Nakilcioğlu bu konuda hastayla düzgün iletişim kurmanın pek çok sorunu çözeceğini belirterek şunları kaydetti: “Asıl amaç hastayı anlamaya çalışmaktır. Sağlıklı iletişim kurmak, öncelikle sizin görevinizdir, hastanın değil. İlk başta onunla selamlaşın, hal hatır sorun, hastayı rahatlatın ki, o da size açılabilsin. Önce hastaya kulak verin, onu iyi dinleyin, sonra sorular sorun. Hastanın korkularını öğrenin, yapılacak müdahale konusunda hastayı bilgilendirin, onunla işbirliği yapın ve onun derdini gerçekten paylaşmaya çalışın. Unutmayın, neşter tutan, gün gelir, neşter altına yatan olabilir. Doktor da hasta olur, çünkü o da insandır.” Hasta ve yakınlarıyla iletişimde empatik davranmanın önemine de değinen Doç. Dr. Nakilcioğlu, sağlık görevlisinin daima “Ben olsam ne yapardım?” diye düşünmesinin büyük yararlar sağlayacağını ifade etti. Konuşmasının son bölümünde sağlık görevlilerinin ne denli zor şartlarda, fedakârca hizmet verdiğinin bilinmesi ve takdir edilmesi gerektiğine işaret eden Doç. Dr. Nakilcioğlu, hastanın iyileşmesinde başrolü oynayan doktorlara da bazı önerilerde bulunarak, “Sağlık dünyasının baş aktörü sizsiniz. Yetki, otorite ve kuvvet elinizde. Mesleki gücünüzü kişisel tevazu ile dengeleyin. Hasta, canını size emanet ediyor. Kim bilir, belki hasta son nefesini sizin kucağınızda verecektir. Ona Kelime-i Şehadet’i söyletmek de size düşecektir. Sonuçta onun duasını alın, bu servet her iki dünyada da size yeter. Yaptığınız iyilik ve hizmet asla karşılıksız kalmaz. İnsanların takdir edip etmemesi çok da önemli değildir. Ne demişler: Yap iyiliği, at denize, balık bilmezse Hâlik bilir” diye konuştu.