Gazeteci eleştirir. Gazeteci gerekirse valiyi de, belediye başkanını da, milletvekilini de, kaymakamı da, kurum müdürünü de üslubuna uygun bir şekilde eleştirir. Elbette ki olumlu gördüğü yönleri de yazar, olumlu işler yapanları yüreklendirir. Amma… 30 yazısından 30’unda da “takdir ettim, beğendim, ağam, paşam, müdürüm, valim, kaymakamım, gurur duyduk, başarılı, gayretli, tebrik ederim, kutlarım… vs.” diyen bir gazeteciye gazeteci denmez, dense dense “yalınayak, yalaka, yağdancı” denir. İlla sana koca bir sayfa verildiyse bu koca sayfayı doldurmak için ona buna yalakalık, yalınayaklık yapmak zorunda değilsin. Eğer bu koca sayfayı doldurmak zorundaysa fıkra koy, şiir koy, hikaye koy… Özellikle “duayen gazeteciyim” diye ortalarda dolanıp, oradan buraya gezenler… Gazetecilik yapın, yalınayaklık değil… Bir not: Gazeteci hata yapar mı?.. Elbette yapar. Nihayetin de gazeteci de kuldur, insandır. Eğer gazeteci haksız yere, abartılı bir şekilde, delilsiz bir şekilde birini suçladıysa gereğini yapar. Yanlış yaptım der. Ama “hata yapma riskiyle” yalınayaklık yapmaz. Eleştirir, eleştirmeye devam eder…   NOKTA…