Bugünlerde tuz tartışmaları yeniden gündemde. Kaya, Himalaya gibi tuzların organik ve sağlığa faydalı olduğu yönünde görüşler var. Oysa her iki tuzun da rafine tuzdan bir farkı yok. Dolayısıyla tuz tüketiminin çok fazla olduğu ülkemizde en sağlıklı yol, tuz tüketimini azaltmaktır.



İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Erk konuyla ilgili önemli bilgiler verdi. Erk'in açıklamaları şöyle: Dünyada ikinci sıradayız Prof. Dr. Osman Erk Tuz vücut için gereklidir. Suyun damar içinde tutulması, sinir iletileri ve kasların kasılması için de tuza ihtiyaç vardır. Tuz ayrıca besinlerin hücre içine girişini kolaylaştırır. Bu nedenle günde 3-5 gram tuza ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç için dışardan tuz alınmasına gerek yoktur. Başta sebze, meyve, tahıl, baklagiller ve kuruyemişler olmak üzere bitkisel besinlerde ihtiyaca yetecek kadar tuz bulunmaktadır. Hipertansiyon, kalp damar hastalıkları ve felçlerin en önemli önlenebilir nedenlerinden biridir. Hipertansiyonun en önemli risk faktörü ise aşırı tuz tüketimidir. Dünya Sağlık Örgütü 2010 yılında küresel ölümlerin %13'ünün hipertansiyona bağlı olarak geliştiğini, günlük tuz alımı ne kadar azaltılırsa, hipertansiyona bağlı felç ve kalp damar hastalıklarının o kadar çok azalacağını bildirmiştir. Dünya Sağlık Örgütü günde en fazla 5 gram tuz alımını önermektedir. Türkiye tuz tüketiminde Japonya'dan sonra dünyada ikinci sıradadır. Ortalama günlük tuz tüketimi 15 gramdan fazladır ve bu değer önerilen miktarın 3 katından daha fazladır.