Şimdi siz merak ediyorsunuzdur…   5084’le n’ooluyor?   Anlatmaya çalışayım ben size n’oolduğunu.   2003 yılında, milli gelir payından kişi başına düşen geliri bin 500 dolardan aşağı olan iller kalkınsın diye bazı iller “Kalkınmada öncelikli bölge” ilan edildi. Afyon’da bu iller arasındaydı.   Afyon’da bazı bölgelerde turizm noktası ilan edildi.   En önemli bölge TCDD’ye fabrika kurulacak diye yıllar önce ayrılan büyük arazi idi. Bu arazinin Milli Emlak’a devri gerçekleştirildi ve oteller kurulsun diye tahsisler yapılmaya başlandı.   Afyon için bulunmaz fırsat yakalanmış oldu.   Vesile olanlarda Allah razı olsun.   Anemon Otel, Afium Outlet, Güral Otel, Budan Otel bu tahsisler sayesinde yapılmaya başlandı, iki tesis de işletmeye açıldı..   Buraya kadar çok iyi…   Ancak; iki farklı uygulama dikkat çekiyor.   Birincisi;   Bu arazilerden 50 bin metrekareye yakın olanı bir firmaya tahsis ediliyor.   Projeye uygun inşaat yapılıyor ve işletmeye açılıyor. Ancak bu açılan işyerlerinin kiraya verilmesi kanunen mümkün değil.   Örneği de var;   Afyonlularında yakından tanıdığı büyük bir inşaat şirketi devre mülk sistemi ile Türkiye’nin en büyük termal tesisini kırmak için müracaat ettiğinde, tahsis edilen yerlerin satışı ve kiraya verilmesinin ilgili yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle tahsis talebi reddediliyor.   Yukarıda bahsettiğimiz tahsisi alan ve tahsis edilen araziye işyerlerini yapan kiraya veren firma bir süre sonra arazinin satışı talebinde bulunuyor.   Talebi uygun bulunuyor.   Arazi fiyat tespit kurulu oluşturuluyor ve komisyon fiyat tespiti yapıyor.   Ancak, çıkan fiyatı yüksek bulan firma komisyonun tespit ettiği fiyata itiraz ediyor.   Komisyon tekrar toplanıyor ve arsanın metrekare fiyatı onda bir fiyatına indiriyor.   Üst kullanım hakkını tahsis yoluyla alan firma satışa tek başına girip tapuyu alıyor.   Satış miktarını sormayın…   İnşallah, komisyon üyelerini ve satışa konu metrekare fiyatını kendileri açıklarlar.   Söylendiğine göre; toplanan 6 aylık kira parasıyla araziye sahip olunduğu…   Anlatım eksik-fazla olabilir, belgeleriyle bir açıklama gelirse aynen yayınlarız…   İkincisi;   En iyi konumda olan 252 bin metrekarelik arazi Milli Emlak tarafından, 8 Temmuz 2008’de tek tapu haline getirilerek Golf Otel yapılması için bir şirkete tahsis ediliyor.   Tahsis dört parça tapu halinde 26 Mart 2007’de verilmesine rağmen, tek tapu haline dönüşmesi 16 ay sürüyor.   Öğrendiğimize göre;   Yatırımcı firmanın; özerinde çeşitli bürokratik pürüzler olan arazinin problemlerini çözmesi çok aylar sürüyor.   Yani, tahsis edilen araziye hemen proje yapılıp, inşaata başlanması mümkün değil.   Bu arada yatırımcı firmanın yabancı ortakları, işlemlerin uzun sürmesinden şikayetle ve global krizi öne sürüp yatırım ortaklığından vazgeçiyor…   Ancak, firma işlemlerine devam ediyor.   DSİ’nin arsayı ikiye bölen kanalını kaldırıyor.   Elektrik için Karayollarından geçiş izni alınması ve TEDAŞ’ın elektrik bağlanması işlemleri ancak Ekim 2010’da bitirebiliyor.   ÇED raporu olmadan çivi çakması mümkün olmadığı için ÇED raporuna başvuruyor ve Mart 2011 de iznini alabiliyor.   Yeni bulduğu yabancı ortağının istediği doğrultusunda proje üzerinde değişiklikleri tamamlayıp, 16 Ağustos 2011’de Erkmen Belediyesine projelerini teslim ediyor.   Firma, işlemleri tamamlamak için 44 ay uğraş veriyor ve bugüne kadar harçlar dahil 5 milyon lira masraf ettiğini iddia ediyor…   Bu arada:   Uzatma taleplerine verilen ek sürenin bitimine yaklaşık bir yıla yakın süre kalıyor…   Üç gün önce Vali Bey bir basın toplantısı ile; tahsisin iptal edildiğini ve bugüne kadar olan gecikmelerden dolayı kamu zararının oluştuğunu ve ilgili firmadan tahsili için hukuk yollarına başvurulacağını açıklıyor.   Firma da karşı bir açıklama ile; “haksızlık var, hukuki haklarımızı kullanacağız..” diyor..   İki değişik uygulama gibi görünüyor…   Yorum sizin…