Saadet Partisi Afyonkarahisar Merkez İlçe Başkanı Orhan Arslan bİr basın açıklaması yaptı. Arslan açıklamasında "  Her zaman söylediğimiz gibi ülkemizin çözülemeyecek bir sorunu yoktur. Ehil ve dürüst insanlara görev verildiği zaman ülkemiz çok kısa sürede kalkınma sağlayacaktır." dedi.

Gözden kaçırmayın

İktidar Partisinin Çaresizliği Ortadaİktidar Partisinin Çaresizliği Ortada

 Saadet Partisi Afyonkarahisar Merkez İlçe Başkanı Orhan Arslan bİr basın açıklaması yaptı. Arslan açıklamasında "  Her zaman söylediğimiz gibi ülkemizin çözülemeyecek bir sorunu yoktur. Ehil ve dürüst insanlara görev verildiği zaman ülkemiz çok kısa sürede kalkınma sağlayacaktır." dedi.

İŞTE O AÇIKLAMA:




   BİR YANLIŞTAN DÖNÜLDÜĞÜ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ.
   Geçen hafta yaptığımız basın açıklamasında elektirik dağıtım şirketlerinin seyahat, ağırlama, reklam, oda aidatı gibi pek çok masrafın, resmi gazete tebliği ile  faturalara yansıtılacağını bildirmiş ve bunun yanlış olduğunu dile getirerek karşı çıkmıştık. EPDK Başkanı yaptığı açıklama ile dile getirdiğimiz bu hükmün kaldırıldığını bildirmiştir. Kendisine bir hatadan dönüldüğü için teşekkür ediyoruz. Buradan ortaya şu sonuç ta çıkmaktadır; her eleştiri zararlı değildir. Bu noktada sizlerden istirhamımız yaptığımız açıklamaları objektif olarak sonuna kadar okumanız ve bu okuma sonunda değerlendirme yapmanızdır.

   PCR TESTLERİ VE YÜRÜTÜLEN SÜREÇ GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR.
   Esasen biz yaptığımız hiçbir eleştiriyi kişiyi ve ya kurumları yıpratmak için değil, bir yanlışın düzeltilmesi, bir eksiğin giderilmesi için yapıyoruz. İyinin, güzelin, faydalının ve doğrunun yapılması, kötünün, yanlışın ve zararlının yapılmaması amacıyla eleştiri yapıyoruz. İşte içinde bulunduğumuz süreç ile ilgili eleştirilerimizin sebebi de budur. Zararlı olanı engellemek. Test kitlerinden çıkan sonuçların doğruluğunun güvenilir olmadığını daha önce de dile getirerek Portekiz Mahkemesinin testler % 97 oranında hatalı sonuç veriyor dediğini, testi icat eden kişinin bu test ile virüs tespit edilemeyeceğini, Avusturya meclisinde bir milletvekilinin kola ile yaptığı test sonucunun pozitif çıktığını ve bir ünlünün 4 defa test yaptırdığını ikisinin sonucunun pozitif, ikisinin negatif çıktığını dile getirmiştik. Geldiğimiz noktada Dünya Sağlık Örgütü 14 Aralık 2020 yayınlanan bir açıklamada COVID-19'u teşhis etmek için kullanılan PCR testi birçok yanlış pozitif sonuç vermektedir demiştir. Yetkililerin bu konuda acil bir açıklama yapmalarını ve sürecin yönetiminin gözden geçirilmesini talep ediyoruz.

   ACİL KULLANIM ONAYI (AKO) KABUL EDİLEMEZ.
   Ne yazık ki bu söylenenlere dikkat etmek yerine yetkililer insanımızı bir an önce aşılama telaşına düşmüş durumdadır. İçeriği bilinmeyen, koruyuculuğu bilinmeyen en önemlisi yan etkisi bilinmeyen bir aşıyı bir an önce vurma telaşı nedendir?  18 Aralık 2020 tarih ve 31338 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmeliğe göre ruhsatlandırmaya esas etkililik, güvenlilik ve kalite ile ilgili kapsamlı verilerin henüz sağlanamadığı aşılar için bu veriler sağlanıncaya kadar Kurum tarafından AKO verilebileceği bildirilmiştir. Allah aşkına bu kabul edilebilir mi? Etkinliğine bakılmayacak, güvenilirliğine bakılmayacak ve kalitesine bakılmayacak. Tarihten bir örnek vermek istiyorum; Contergan adlı ilaç hamilelerde uyku problemlerini ve sabahları duydukları kimi rahatsızlıkları gidermek için üretildi. Reçetesiz satılan Contergan prospektüsünde “hamile kadınlar, anne ve çocuklar tarafından güvenle kullanılabileceği” yazıyordu. Oysa yeterli testler yapılmamış hatta kimi denemelerde toksit durumlar fark edilmişti. İlaç yine de piyasaya sürüldü ve dönemin en çok satan ürünlerinden oldu. Zamanla sayılar artmaya başladı. Bebeklerin elleri ve ayakları gelişemiyor, kasıktan ya da omuzdan kolsuz – bacaksız deforme uzuvlar ortaya çıkıyordu. Bebeklerde körlük ve sağırlığa da rastlanıyordu. 1957’den 1961’e kadar Batı Almanya’da piyasada kaldı, ilaç Avustralya’ya kadar kıtalar arası bir dağıtım ağına çıkmıştı. 50 ülkede satılan Thalidomide etkin maddesine sahip farklı ilaçlar vücutlara yayılmaya başlamıştı. Sonuç ağır oldu: 90.000’den fazla düşük, 10.000’den fazla sakat ve ölüm. Ülkemizde bu ilaçtan dolayı bir olumsuzluk yaşanmadı. Çünkü Thalidomide etkin maddeli ilaçlar tüm dünyada farklı isimlerle aspirin gibi satılırken, Ord. Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün Sağlık Bakanlığı’nı ilaca karşı uyarıyor ve ülkeye girişine engel oluyor. Tarihe baktığımızda pek çok ilaçta bu gibi durumlar yaşanmıştır. Bu vakıalar ortada iken böyle bir yönetmelik nasıl çıkartılır? Bu yönetmeliğin halk sağlına mı yoksa küresel ilaç şirketlerine mi faydası var? Yapılacak aşının zararı olursa kimden nasıl hesap sorulacak? Sonra bu kadar acele etmenin sebebi ne? Bilim Kurulu üyesi Prof.dr. Mehmet Ceyhan katıldığı bir televizyon programında şu cümleyi sarf etmiştir; ‘böyle durumlarda aşıyı acilen bulmanız lazım, gecikirseniz pandemi biter zaten’. Burada söylenen ‘pandemi biter zaten’ ifadesi neyi anlatmaktadır?  Kanaatimize göre pompalanan korku ve paniğin etkisi gün geçtikçe azalmaktadır. İnsanımızın  virüsün bulaşıcılığı ve öldürücülüğü konusundaki şüpheleri her geçen gün artmaktadır. Bir an önce aşı yapılmaz ise virüse karşı sorgulamalar artacak ve vatandaşımız yapılan dayatmalara karşı çıkacaktır.

   MUTASYON GEÇİRMİŞ VİRÜSTE AŞI NASIL ETKİLİ OLACAK?
   Ayrıca İngiltere Sağlık Bakanı koronavirüsün mutasyon geçirdiğini ve  aşılanan kişinin daha sonra enfeksiyon kapması ya da başkasına bulaştırması ihtimalini ortadan kaldırmadığını belirtiyor. Burada aklımıza iki soru geliyor; 1-Mutasyona uğramadan önceki haline göre yapılan aşı, mutasyona uğrayan virüste etkili olabilir mi? 2- Enfeksiyon kapmasına ve bulaştırmasına etkili değilse neden aşı yapılıyor?

   DIŞ BORÇ BİTTİ İSE 180 MİLYAR FAİZİ NEREYE VERECEĞİZ?
   Son olarak kısaca 2021 bütçesine değinmek istiyorum. Bütçede faize ayrılan miktar yaklaşık 180 milyar iken, yatırma ayrılan pay 104 milyardır. İktidar IMF’ye son ödeme çekini canlı yayında verirken dış borç bitti diyordu. İnsan merak ediyor dış borcumuz bitti ise 180 milyar faiz neyin faizi?

   TARIMA AYRILAN PAY KANUNDA BELİRLENEN PAYIN YARISI.
   Tarıma ayrılan miktar ise 22 milyar. Ak partinin 2005 yılında çıkardığı kanuna göre tarıma ayırması gereken pay 43 milyar iken ayırdıkları pay yarısı kadar. Öte yandan Millet Bahçeleri için ayrılan tutar 16 milyar. Ülkemizde çiftçimiz üretimden çekilirken, kredilerini ödeyemeyip icralık olurken, neredeyse bütün tarım ürünleri ithal edilirken Millet bahçelerine ayrılan bütçe tarıma aktarılmalı, üretim desteklenmeli idi. Ancak görülüyor ki bu iktidarla üretim mümkün değil. sorunları çözmek mümkün değil.

   EHLİYET VE LİYAKAT OLMADAN OLMAZ.
   Çünkü bu iktidar sorunları görmüyor, görecek ehil insanları da görevlendirmiyor. Ehliyet ve liyakata önem vermiyor. Bir örnekle açıklamamızı bitirelim; Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nin Türk Dili Ve Edebiyatı Bölümü için araştırma görevlisi ilanı açılıyor. Yazılı yapılan sınava 6 aday katılıyor. ALES puanı yüksek olan adaylar 30-50 arası puanlar alıyor. ALES puanı en düşük olan aday sınavdan 80 puan alıyor ve asil olarak sınavı kazanıyor. Nasıl oluyor. Çünkü onun tez danışmanı Ak partili. 

   Her zaman söylediğimiz gibi ülkemizin çözülemeyecek bir sorunu yoktur. Ehil ve dürüst insanlara görev verildiği zaman ülkemiz çok kısa sürede kalkınma sağlayacaktır. Bu düşüncelerle hepinize teşekkür ediyor, hayırlı günler diliyorum.