EĞER BÖYLEYSE… Geçenlerde okumuştum,  Türkiye’de 10 milyon kişi, günde 4 dolar gelirle yaşamaya çalışıyormuş… 4 dolar eşittir 7 lira falan. Yani durum kel. Böyle bir yoksulluk rakamını evirip çevirip, “ülkenin haline bak” edebiyatı yapmak çok kolaydır. Hem milleti gaza getirirsin, hem de “vatandaşı düşünen adam” ayaklarına yatarsın… Hükümet’e de şöyle okkalı bir çakarsın, “bende 6 okka var” gibilerinden… Halbuki, günde 4 dolar geliri 44 dolar yapmak, sadece hükümetin görevi değildir. Başta onundur…Ama tek başına değil. Herkesin, her meslek kolundaki çalışanın görevidir bu. Çünkü ekonomi dediğin “bileşik kaplar”gibidir aslında. Birinin cebindeki azalıyorsa, birinin cebindeki çoğalır. Kimin cebindeki çoğalır? Siyasi istismar yapanların, rantcıların… **********  Dün konuştuğum biri dedi ki; “Bana taş atıyorsunuz, bakın hayatımı idame ettirmek için dağda, çamurda trafo değiştiriyorum.. Size yanlış bilgi veriyorlar ben orta halli bir esnafım..” Çok milyoner olmasını istemeyenin gözü çıksın… Çünkü biz, servet düşmanı değiliz… Ancak, herkesin bildiğini Sandıklı halkı da, biliyor; “Çok laf yalansız, çok para haramsız olmaz…” ***********   Dün yine bir başkanla konuştum; Hasan Mutlu’yla… Sordum; “Raşit Mutlu kim, Nacak Hafriyatla ne ilgisi var? Bir kuruma son iki yılda kestiği fatura miktarı nedir?..” Cevapladı; “Raşit benim oğlum, şirketle ilgisi yok, şirket sahibi kayınpederi olur, sağlık durumlarından dolayı işlerle Raşit ilgileniyor. Söylediğin kuruma kestiği faturalar birkaç bin lirayı geçmez.. Ayrıca, o iş yapmayacakta ne yapacak?..” Oysa; vatandaş gibi biz de biliyoruz ki, Hasan Mutlu’nun mensubu olduğu kuruma, oğlunun tek imzayla temsil ettiği şirket tarafından milyonlarca liralık fatura kesildiğini… “Bu yapılan iş etik mi, siyasi nüfuz kullandığınız düşünülmez mi” diye sorduk.. Tiz bir sesle “Yooo.. Ben araştırdım, hiç mahsuru yok…” dedi. Ancak konuşmanın sonunda söylediği şey çok enteresandı; “Biz kendi halimizde bir esnafız. Tencerede pişirip, kapağında yiyoruz… Bizimle bu kadar uğraşacağına, 2004 ten bu yana servetini bine katlayan M.G, H.K, M.Ö. M.Ü, S.E, E.M, gibi adamların nasıl servet sahibi olduklarını araştırsana. Ne kadar vergi verdiklerini sorsana, kolaysa bunları gündeme getirsene..” Açık açık hedef saptırmak istedi… Hep Mevlüt Özçınar’la beraber anıldığını, Mevlüt Özçınar öksürse Hasan Mutlu’nun neden zatürree olduğunu sorduk… “İkimiz en yakın oda başkanlarıyız. Yakın dostluğumuz, beraberliğimiz var, ayrıca aynı partide ve aynı kurumda üyeyiz… O yaşta o konumdaki birine engel olmam da imkansız..” Hasan Mutlu’nun konuşmasından hiç ikna olmadım… Zira, kesilen faturaların dökümleri hiçte birkaç bin lira değil, çok çok fazla.. Birkaç bin lira diye ısrar ederse, dökümünü yayınlarız… Aynı, ilçe başkanının dediği gibi… O da, iki yılda 45 bin liralık fatura kestim demiş, ancak etik olmadığını da kabul etmişti… Oysa iki yılda kestiği fatura miktarı 145 bin liraydı… Unuttum sormayı Mutlu Başkana… “Vekalet ettiğin zaman aldırdığın iki trafo hala boşta mı?” SESSİZLİK… Başkanlığı döneminde sahte iş bitirme belgesi düzenleyen Mustafa Özpınar ile bu belgeyle ihalelere giren Mustafa Ünsal’ın sessizliği sürüyor. Sahte belge, belgelendi… Belediyeden iş bitirme belgesi alan fakat Sanjet’e kablo faturası kesen Mustafa Ünsal, faturanın gerçek değerlerini bugüne kadar açıklayamadı… “Sükut ikrardan gelir” diye düşünmeye başladık… Eğer böyleyse, vay da vay…