Aslında, stadyumda çekilen fotoğrafların bir yerinde de benim kafam gözükecekti.. Ve Başkan Elibol’un arkası bana dönük, yüzü ise biraz daha ekşimsi olacaktı… Ama Başkan Elibol, maçta bizi yanında istemedi… Doğrusunu isterseniz bu görüşmeme çok yararlı oldu… Belediye Başkanı ile yapılan görüşmeler ilerde soluklaşıp, hafızalardan uçup gidiyor.. Bence, bu yararlı görüşmeme kalıcı… Nitekim gazeteci arkadaşlarımız soruyorlar: ‘‘Görüşmemeniz nasıl geçti?…’’ ‘‘Çok faydalı bir görüşmeme oldu…’’ ‘‘Bu görüşmemeden nasıl bir izlenim edindiniz?..’’ Başkanla görüşmememden edindiğim izlenim iyi… Vatandaşla görüşmeden edindiğim izlenim ise iyi değil. Mesela; Sandıklı’da tek düğün salonu var. Belediye salonu bir işletmeciye kiraya vermiş. Nasıl kiraya verildiğini sonra anlatırız. Anlatıldığına göre; Düğün salonunu kiralandığında, maliyeti 10 bin liradan aşağı düşmüyormuş. Fakir, fukara ne yapıyor? 10 bin liraya evini döşüyor, düğünü de sokakta yapmaya mecbur kalıyor. ************** Dokuz yıl önceydi. Afyon’da bir otelde düğün yapan aileye ağır bir fatura çıkmıştı. Adam bir kağıt parçasına yazılmış hesabı alıp maliyeye gitti. Maliye bunu ihbar kabul edip, belediyeden nikah listesini aldı ve o otelde düğün yapanlara ulaştı. Bir yıl içinde yapılan yüzden fazla düğüne fatura kesilmediğini tespit etti. Fatura kesilen üç-beş faturanın da çok düşük bedelle kesildiği anlaşıldı. Ne kadar vergi cezası kesildiğini düşünün… Nedense: Düğün salonları ile ilgili bir konu konuşulduğunda bu olay aklıma gelir. ************ Başkan Elibol’a bir soru: Belediye meclis üyesiyken, Sanjet abonelerine 4 yıl içinde yapılan yüzde 8 zamma karşı çıktınız mı? Siz, 3 yıla yakın görev başındasınız. Yüzde 60 civarında zam yaptığınız iddia ediliyor, doğru mu? Bakın, vatandaş ne diyor: “Suyu ısıtmak için mazot gerekmiyor, kömür gerekmiyor… Allahın verdiği sıcak su dağıtılıyor, bu zamlar neyin nesi?” Sorunun muhatabı ben olmadığım için cevap veremem. Başkan Elibol cevap verirse, yayınlarız. Sayın Elibol; kızmak yok… Vatandaş adına biz soracağız, siz cevaplayacaksınız. Bir yazar; kendi adına değil, okuyucuları adına sorar gerekirse onlar adına tenkit eder… Biz merak ettiğimiz için değil, sesini duyuramayan kitleler adına size sorulmak istenenleri soruyoruz. Sorular bitmiyor, onlarca e-posta geliyor. Sizin de, cevaplamaya niyetiniz varsa: [email protected] adresine e-posta yapabilirsiniz. Bizde görevimiz gereği vatandaşı bilgilendiririz… SÖZÜ TERAZİLE… Ayağında Şakir’in terliği, başında Süleyman’ın dantel işlemeli takkesiyle lokumcu boş keşkek kabının kenarına parmaklarını tın-tın vurarak mırıldandı: “Üç cins eşek, üç tavuk saldım İbrahim Efendi’nin yanına, Üç gün sonra üç katır, üç sarı piliç çıktı ortaya.. Zamanda mı, yerde mi, yoksa bende mi hata, Kuyusunu kazdığım adamlar kartal çıktı…” Durdu, gözleri daldı ve yine mırıldandı: “Mustafendi, her zaman engin ol dedi. Dost dediğinin arkasından konuşma dedi. Sözü terazile, öyle konuş dedi. Sattığım dostlar selamı kesti…” Keser tabi… Damat Efendi ile bir terazinin iki kefesi gibiler. Kesinlikle ağdırmazlar… Damat Efendiye sırtını dönenlerde aynı şeyi söylüyor. Damat’ın Sümbül Ağası, Serkan Efendi bile açık açık itiraf ediyor: “Damat Efendi’nin, eli, beli, dili çürüktür, çürük..”